Derin Düşünceler

81 6 2
                                    

O geceden sonra Nick'le uzun bir süre konuşmamıştık. Ta ki yolda karşılaşana kadar...
"Olivia selam.." Doğru bir zamanda karşılaştığımız söylenemezdi, yanında bir bayanla birlikteyken mesela.
"Selam." Dedim sessizce.
"Im bu Olivia,benim eski eşim ve bu da.."
"Sara,biliyorum." Dedim küçümser ifademi takınırken. Nick elini başına götürdü.
"Bebek nasıl?" Dedi sonra da sessizce.
"Gayet iyi. Dün gece ilk kez tekmeledi." Gülümsememi engelleyememiştim. Her gün beni biraz daha heyecanlandırıyordu. Nick elini karnıma getirdi ama şu an tekmelemiyordu. Başımı iki yana salladım.
"Belki başka sefere. Siz ikiniz başka bir zaman konuşsanıza." Dedi yanındaki kız. Adını biliyor olmam onu o şekilde anmamı gerektirmiyordu değil mi?
"Ah çok iyi söyledin Sara,neden sen gitmiyorsun ve biz de Olivia'yla konuşmuyoruz?" Kız Nick'e ters baktıktan sonra tıslayarak konuşmaya başladı.
"Eğer şimdi bunu yaparsan bir daha beni göremezsin."
"Ah peki. Zaten buna senin yüzünden mecbur kalmıştım. Güle güle!" Kız sinirle yanından uzaklaşırken öylece Nick'e baktım.
"Hiçbir şey bilmiyorsun Olivia."
"Bilmek istediğimden emin değilim. Ayrıca işlerim var. Şu an seninle takılmaya müsait değilim malesef." Nick derin bir nefes alıp verdi.
"Pekala,o zaman akşam sekizde seni evden alırım olur mu?"
"Şunu yedi yapsak olur mu? Erkenden uykum geliyor da." Nick bütün içtenliğiyle sırıttı. O sırada aceleyle elini tutup karnıma koydum.
"İşte yine!" Dedim. Nick'in gözleri kocaman oldu ve gülümsemesi en sevdiğim hallerden birini aldı.
"Merhaba bebeğim. İşte burdasın,merhaba." Gülümseyerek ellerimi Nick'in ellerinin üzerine koydum.
"Imm Nick?"
"Evet?"
"Bu andan nefret ediyorum diyemeyeceğim ama cidden gitmem gereken bir toplantı var."
"Peki,akşam yedide görüşürüz." Saçlarımı arkaya ittirdim ve diğer tarafa doğru yürümeye başladım.
"Olivia?" Arkamı döndüm ve ona baktım.
"Dikkat et olur mu?" Gülümseyerek başımı salladıktan sonra uzun bir aradan sonra rahatlayarak işe gittim. Ama sürekli Nick'i düşünüyordum liseli aşıklardan bir farkım kalmamıştı belki de. Bu durum düşüncelerimi değiştirmişti, sanırım hormonların etkisinden dolayı Nick'e bazen kızgın olurken bazen gereğinden fazla hassas oluyordum. Belki boşanma kararını almam da bu kızgın anlarımdan birine denk gelmişti ama kararlılığım da buna eşlik etmişti. Kafamdaki derin düşünceleri silmek istercesine derin bir nefes alıp aynada kendime baktım. Aydan aya hızla değişiyordum ve bu durumdan memnundum,anne olmayı sabırsızlıkla bekliyordum. Gülümseyerek karnımı okşarken kapı çaldı.
"Ah,baban geldi tatlım." Diyip kapıyı açmaya gittiğimde karşımdakinin Nick olmadığını gördüm. Bugün karşılaştığımız o kızdı. Kendimi birdenbire duvara yaslanmış bir halde buldum. Elim ister istemez karnıma gitti. Bana bağırıp çağırıyordu ama kendimi kaybediyordum. En sonunda yere yığılıp kaldığımı hatırlamayacak kadar kendimden geçmiş olmalıyım ki gözlerimi hastanede açtım.
"Nick?" Nick ellerimi tutup öptü. Sonra tek elini saçlarıma götürüp okşadı.
"Beni çok korkuttun. Ama iyisin,iyisiniz. Geldiğimde kapının önünde yığılmış yatıyordun. Ama doktor vücudunda tırnak izleri gördüğünü söyledi Olivia. Ne oldu?" Bunu Nick'e söyleyeyim mi derken doğru olanın söylemek olduğuna karar verdim. Başka bir seçenek yoktu.
"Buna inanmayacaksın, ama Sara geldi. Bana seninle ilgili bir şeyler hakkında bağırıp çağırıyordu ve beni sarsırıyordu. Ama kendimden geçtim. Herhalde sonra da kaçmış olmalı." Nick elini alnına koyup şaşırıp kaldı.
"Buraya kadar Olivia. Sana saygı gösterdim ama bu kadar. Bundan sonra benim yanımda kalıyorsun. En azından bebek doğana kadar. Benimle konuşmak,muhattap olmak zorunda değilsin ama en azından bu anlarda yanında olmalıyım."
"Düzenimi tekrar değiştirmeyeceğim. İstiyorsan sen benim yanıma taşın." Dedim düz bir ses tonuyla. Ama bu bir şeyleri saklamanın ifadesiydi,sevinç gibi.
"Seni inatçı kız,asla büyümeyeceksin di mi?" Deyip eğilip yanağıma bir
Öpücük kondurup geri çekildi. İçimden bir şey daha fazlasını istiyordu ama o ses hormonlar dolayısıyla saçmalamakla meşguldü Nick'in taşınma olayı başta iyi gibi gelse de zamanla yaşadığım iç karışıklıklardan dolayı bana dünyanın en katlanılmaz şeyi gibi gelmeye başlamıştı. Bunun bir sebebi de doğumun gün geçtikçe yaklaşması ve benim iyice gerilmem olabilirdi tabi ki. Ama yine de Nick memnundu. Bütün vaktini ben boş olduğumda benimle geçirmeye çalışıyordu. Her gün düzenli olarak bebeğin tekmelerini hissetmek için karnıma dokunup onunla konuşuyordu. Nick'in kötü bir baba olacağını düşünmüyordum. O en iyisi olacaktı. Ama bu durumla nasıl başedeceğimizi düşünüyordum. Sonra bir ses yine bunu susturup umursamamaya geçiyordu ve günler bu şekilde geçmeye devam ediyordu.
"Olivia? Nereye?" Hazırlanıp dışarı çıkacaktım ki Nick bana baktı.
"Dışarı çıkıyorum."
"Tek başına? Geleyim mi?" Saçlarımı düzelttim.
"Bir arkadaşımla aslında."
"Erkek mi?" Kaşları havaya kalktı.
"Farkeder mi?" Tek elimi belime koyup ona ters ters baktım.
"Çocuğumun annesinin bir erkekle beraber olmasını istemiyorum."
"Biz boşandık. Bu konuda söz hakkın kalmadı." Omuz silktim.
"Yine de.." Sözünü böldüm.
"Endişelenecek bir şey yok Zoey biraz kafamı dağıtmam için bir kızlar gecesi ayarlamış."
"Özür dilerim. Seni bırakmamı ister misin?" Başımı iki yana salladım.
"Pekala. Kendine dikkat et. Bir şey olursa ara." Başımı tamam anlamında sallayıp evden çıktım. Zoey'le restoranda buluştuk. Son görüştüğümüze göre iyice büyümüş olan karnımı görünce şaşırdı. Sonra gülümseyerek okşadı.
"Sen,küçük prenses ve Nick'le işler nasıl gidiyor?"  Zorla gülümsedim.
"Nick hakkında soru sorma." Diyip gözümün kenarını sildim.
"Olivia,sormak zorundayım. Onu hala eskisi gibi seviyorsun. Onun çocuğunu taşıyorsun ve birlikte yaşamaya devam ediyorsunuz. Hayatında hiçbiri yok,onun da. Niye buna devam ediyorsun ki?"
"Beni aldattı."
"Olivia,kavga edip evden ayrıldığın gün Nick senden özür dileyip seni ihmal ettiğini ama bunun farkında olduğunu ve telafi edeceğini söylememiş miydi?"
"Ama yine de aldattı Z." Z kaşlarını çattı.
"Ne olmuş yani? Sen de onu sevdiğini bile bile Matt'le evleniyordun. Ayrıca bunu Nick'ten dinlemeyi bile hiç tercih etmedin. Tamam kimse kusursuz olamaz biliyorum ama Nick bunu yapacak tarzda biri değil tatlım."  Derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım. Ne zaman bu konuları tekrar düşünsem içim sıkışıyor ve böyle kötü hissediyordum. Zaten bunun bütün sorumluluğunu kendimde hissediyordum. Bu yeterince kötüydü.
"Ne yapmamı önerirsin? Onunla konuşmamı mı?" Dedim sessizce.
"Konuş onunla. Sor. O devamını getirecektir."
"Sonra? Sonra yine kızımla birlikteyken bizi umursamamaya başlasın ve biz de yalnız kalalım he? Bunu tekrar yaşamayacağım Zoey,hayır. Bekleyerek geçirecek bir ömrüm yok."
"O zaman her zaman böyle karmaşık bir hayatınız olacak. Kızını düşün ve tekrar bu konu hakkında düşün Olivia. Tek söylediğim şey bu." Elimi sıktı. Ben de gözlerimi kırptım. Ve evet sonra hep bu konu hakkında düşünmeye başladım. Sanki hiç düşünmüyormuşum gibi...

InseparableHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin