Merhaba ejderha okuyucularım. Evet daha dün bölüm yayımladım ama şimdi de yayımlıyorum. Bunun nedeni kardeşimi kıramamış olmam. Yani ona teşekkür edin. Tabi etmek isterseniz. Çünkü bölüm kısa oldu. Bu arada bir mesajım var: Benim gibi kardeş zor bulursun E.C.A. buradan sana selamlar.
Neyse. Bu bölüm de size ikinci bayram hediyem olsun. Yeni bölüm ne zaman olur bir fikrim yok ama yazar yazmaz ve düzenler düzenlemez yayımlayacağım. Bölüm şarkısı olarak multi de Beni sevdi benden çok var. Bölüme uyuyor. Lütfen okurken bu şarkıyı dinleyin özellikle de çok acıklı yerlerde, o kadar uyuyor ki, neyse eğer biraz daha konuşursam ağlayacağım. Bu bölüm beni biraz kötü etkiledi. Umarım sizi de kötü etkilemez ama yine de kitabın içinde hissedersiniz kendinizi. Neyse yine çok konuştum. Umarım artık çok konuşmalarıma alıştınız. Neyse size iyi okumalar.
Not: Lütfen şarkı ile okuyun, çok güzel oluyor ama şarkıyı en özel yerlerde dinleyin, ben o yerleri sizin için işaretledim. Neyse vote ve yorum atmayı unutmayın.
Mert
Kendimi garip hissediyordum, sanki ölüyor gibi. Sanki ruhumu kaybediyordum. Medecrius’a biraz daha eğildim. Onun üzerinde Lanetliler bölgesine gidiyordum. Tabi arkamdaki Miray’ın ordusu ile birlikte. Tabi onlar dönüşmüşlerdi ama benim Medecrius ile bütün bir formum olmadığı için onun sırtına biniyordum. Talha da garip bir ejderhaya dönüşmüştü. Turuncu renkli bir ejderhaya.
Medecrius sanki ne yapmak istediğimi, ne hissettiğimi anlamış gibi daha da hızlanmıştı. Orduda bunu görmüş ve hızlanmışlardı. O anda nedense parçalanmaya başladığımı hissettim. O anda saf ve katıksız korkuyu hissettim. Miray’a bir şey olmuştu. Çığlık atmak istiyordum ama kendimi sıktım. Sanki bedenimi parça parça kesiyorlardı. Medecrius daha da hızlandı ve sonunda görüş alanımıza karla kaplı bir bölge girdi. Bu o kadar garibime gitti ki, sonuçta Ejderha Dünyası’nda gördüğüm hemen hemen her yerde yeşillik veya ateş vardı ama burada sadece kar vardı.
“Lanetliler Bölgesine geldik.” dedi Talha beynimden. Bu nasıl olmuştu ama o an umursamadım. Şu an ki en önemli önceliğim Miray’ı kurtarmaktı.
Hızla aşağı inmeye başladık. Yere konduğumuzda hemen Medecrius’un sırtından indim ve etrafa baktım. Etrafta birkaç kulübe vardı ama hiçbir varlık görünmüyordu. Sinirle soldum. Nerdeydi o lanet olasıca, aşkıma işkence eden kadın? O anda ne bedenime değen dondurucu havanın farkındaydım, ne de sırtıma atılan yün pelerinin.
“Nerede bu lanet olasıca yaratıklar?” diye bağırdım sinirle. Masal burada bazı ruhani kişilerin olduğunu söylemişti ama ben hiç kimseyi göremiyordum.
Talha etrafı inceledi ve birden bana döndü. Tam ağzını açmış bir şey söylüyordu ki kadınsı bir ses, “Mert, aşkım. Hoş geldin. Ne hoş bir ziyaret.” dedi.
Kadın biraz daha yaklaşırken Talha orduya savaş konumu emrini verdi. Ben de kılıcımı elime aldım ve o lanet olası işkenceci kadını öldürmeye hazırlandım ama onu görmemle şok olmam bir oldu.
“Valery?” diye sordum şaşkınlıkla.
“Ah aşkım. Sesimden de mi tanımadın?” dedi sırıtarak. Onun sırıtmasını hep bir tazıya benzetmişimdir.
“Seni-“
“Ah tatlım, konuşmana gerek yok, gözlerinden bile beni özlediğini anlayabiliyorum. Eminim o iskelet ve aptal olan Miray’la birlikte olur olmaz beni özledin. Eminim onun yanında da sadece o bebek için kalıyorsun. Bebek doğar doğmaz bana geri döneceksin.” dedi sinsi bir sırıtışla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 2: Ejderha Dünyası
FantasyMiray kalbinin yarısını Mert'e vermiş, arkadaşlarını, ailesini geride bırakmış, Mert'i gelecekte kendisi yüzünden başına başka gelebilecek kötülüklerden korumak için Ejderha Dünyası'na gitmişti. Acaba o dünyada onu neler bekliyordu. Peki kehanet ne...