Bölüm 20

3.3K 239 15
                                    

Merhaba ejderha okuyucularım. Umarım bölümü beğenirsiniz. Multi de bir şey yok. Çünkü bölüme uyan bir şarkı bulamadım. Siz artık hüzünlü bir şarkı ile okursunuz veya şarkı ile okumazsınız. O sizin kararınız. Neyse hepinize iyi okumalar. Bölümler her hafta Pazar günü gelecek. Neyse hoşçakalın. Bu arada bir yeri ben yazarken çok duygulandım. Eğer sizde benim kadar duygusal biriyseniz, benden size şimdiden uyarı birkaç mendil alın. Belki bir de peluş bir oyuncak. Neyse yine çok konuştum size iyi okumalar.

Miray

Mert nedense böyle dememden sonra gitmişti. Neden bana öyle bakmıştı? Bana sanki beni tanımıyormuş ama yine de kalbini kırmışım gibi bakmıştı. Ben ise onu çok iyi tanıyordum. Tanıyordum, değil mi? Evet, evet tanıyordum.

Mert'in gitmesinden sonra Can içeri girdi. "N'aber?" dedim sakin ama biraz da üzgün bir şekilde. Saçmalıktı hislerimi saklamak ama nedense o an Can'dan hislerimi saklamak zorunda olduğumu hissettim.

"Miray, sen iyi misin?" diye sordu hemen yanıma gelerek.

"İyiyim, Can ama neden bunu soruyorsun ki? Daha yeni konserde herkese şarkı söyledim ya." dedim gülümseyerek.

Can'ın gözleri önce kocaman açıldı, daha sonra ise kaşları çatıldı ve yutkundu. "Şaka yapmıyorsun değil mi?"

"Hayır, neden şaka yapayım ki? Yani benim çıkarım ne olacak? Ben neden şaka yapacak olayım ki?" diye sordum kaşlarım çatık biraz sinirli bir şekilde. Benden başka herkes delirmiş miydi? Yoksa ben mi delirmiştim? Neden Mert'te, Can'da bana grip davranıyordu?

"Hiç." dedi ve gözlerini kaçırdı benden. "Sen iyisin ya önemli olan bu." dedi garip bir ses tonu ile.

"Can sen iyi misin? Neden ben az önce ölecekmişim gibi davranıyorsun? Sanki az önce ölmüşüm de dirilmişim gibi davranıyorsun resmen bana." dedim hafif şaşkın bir gülümseme ile.

O an Can'ın rengi attı ve gözlerini yine benden kaçırdı. Bu da ne demekti?

"Can, çok garip davranıyorsun. Sen de, Mert'te çok garip davranıyorsunuz." dedim sinirle ve o anda yanımda duran kalp sayacım hızlandı.

"Benim gitmem lazım." dedi aniden ve kalkıp koşarcasına çıktı odadan.

O anda kalbime nedense büyük bir acı saplandı. Neden böyle davranıyorlardı? Ne saklıyorlardı?

Aklımı dağıtmak için yavaşça etrafıma baktım. Beni ateşin küllerinin durduğu bir yatağa yatırmışlardı. Sanırım ateşe vermişlerdi beni. Neden? Anlamıyordum. Etrafımda kalp atışlarımı sayan bir alet ve kollarımda iki tane serum vardı. Ben neden bu haldeydim? Bana ne olmuştu? Mert ve Can neden öyle davranmıştı?

Ben bunları düşünürken gözlerim istemsiz olarak ellerime dalmıştı. O anda bileklerimde garip bir şey fark ettim. Bileklerim mora dönmüştü. Bu ne anlama geliyordu? Bana bir şey mi olmuştu? Kafamı hızla salladım ve düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım. Daha sonra yavaşça başımı çevirip, camdan dışarı baktım.

İki ayda ortaya çıkmıştı ve parlıyordu. Yavaşça gözlerimi kapatıp açtım ve yansımamama baktım. Karşımda bana benzeyen ama nedense biraz solgun, hırpalanmış birisi vardı. Gözleri hüzünle bakıyordu bana. Ne anlama geldiğini bilmediğim, çözemediğim, garip bir bakış vardı gözlerinde.

Gözlerimi tekrar kapatıp açtım ve karşımda benimle alakası olmayan çok güzel bir kız buldum. Gözleri menekşe rengiydi. Sarı-kahverengi arası garip bir saç rengi vardı. Saçları hafif dalgalıydı. Boynunda yıldız şeklinde bir kolye vardı. Bana pis bir sırıtış ile bakıyordu. Nedense o an bütün vücudum ürperdi ve geri çekildim.

Ejderha Kız 2: Ejderha DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin