Merhaba. Yb hazır ve yayımlandı. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm uzun değil ama bu hafta başka bir bölüm daha yazacagim. O nedenle kısa yazdım.bu sefer sizi fazla tutmayacagim. İyi okumalar.
Miray
Kendimi garip hissediyordum. Hani bazen üzüldüğünüzde olur ya kalbinize bir şey saplanıyormuş gibi veya mutlu olduğunuzda hava uçtuğunuzu söylersiniz ya ama birden yere çakılırsınız... Ben ne havada uçuyordum ne de yere çakılmıştım, arada duruyordum. Sanırım havada düşüyordum. Sanırım anlatamıyorum. Belki de arafta kalmıştım. Belki yine ölmüştüm ve yine can çekişiyordum. Belki ölmüştüm. Belki de yaralanmıştım ve şu an onun acısını çekiyordum. Veya...bilmiyorum ama tek bildiğim garip hissettiğim. Hissettiğim duyguyu tanımlayamıyordum.
Ama birden yere indiğimi hissettim ve gözlerimi açtım. Soğuk bir mermerde yatıyordum. Yavaşça yattığım yerden kalktım. Etrafım da garip bir ateşten duvar vardı. Nedense bana tanıdık geliyordu ama bir türlü nereden tanıdık geldiğini anlayamıyordum.
Ben ateşten duvara doğru ilerlerken o ateşten duvarda yansımamı gördüm. Gözlerim garip ve boş bir ifade ile bana bakıyordu. Dudaklarım düz bir çizgi halindeydi. Saçlarım elektriklenmiş gibi hafifçe kabarmıştı. Üzerimde ise mor uçuş uçuş bir elbise vardı. Ben kendimi incelemeyi bitiremeden duvarın arkasında bir görüntü oluşmaya başladı.
Ben hastanedeydim. O günü hatırlıyordum, sanırım. Etrafıma bakmadan yürüyorum. Birden duruyorum ve geri dönüyorum ama tam bu sırada arkamdaki iki adam bana yaklaşıyor. Adamlar geçmişteki bana yaklaşırken, "Arkana bak."diye bağırdım ama tabi ki de kendimi duymadığım için beni yakalayıp bayılttılar.
Görüntü birden değişti ve karşımda Mert'e sarılmış onu taşımaya çalışan Valery'i gördüm. Giydiği elbise o kadar da ve kısaydı ki her hareketinde her yeri belli oluyordu. Mert'i taşıyarak odasına götürdü ve yatağa attı.
Eğilip Mert'in ayakkabılarını çıkardı. Sonra yavaşça Mert'in yanına yatağa çıktı ve uzanıp onu izlemeye başladı. Bir an düşündü sanırım ve sonra uzanıp Mert'in tişörtünü çıkarmaya çalıştı.
O an içimdeki öğle o kadar arttı ki ben sonunda dayanamayıp duvara yumruk atarak, "Ona sakin dokunma!!!!" diye bağırdım.
Ama tabi ki beni duyan olmadı. Valery Mert'in tişörtünü çıkarırken Mert bir an "Miray!" dedi.
O an kalbim çıkacak sandım. Valery durdu ve sinsice sırıttı. Mert gözlerini açtı ve Valery'nin boynuna sarıldı.
"Miray!" dedi Mert tekrar. Mert, Valery'nin boynunu öpmeye başlamışken Valery sinsice sırıttı ve Mert'i ittirip yatağa geri uzamasını sağladı. Kalbim bu görüntü ile ortadan ikiye ayrıldı. Sesini duydum resmen.
"Mert canım acele etme ama." dedi yapmacık bir ses ile. Mert yarı kapalı gözlerini Valery'e dikmişti.
Valery hızla Mert'in üzerine çıktı ve tam erkekliğinin üzerine oturdu. Mert inledi. Kalbim daha da kırıldı. Valery hızla arkaya uzandı ve elbisesinin fermuarını açtı. Yavaşça üzerinden çıkardı.
O tam Mert'i eğilmiş öpecekken ateşten duvara hızla yumruklarımı geçirdim ve, "Kapat şunu. Kapatın şunu." diye bağırdım. Bu sırada gözlerim kapalıydı. Ne yaptıklarını görmek istemiyordum. Gözlerimi kapatmıştım ama içimdeki başka Miray açmam için beni zorluyordu ve sonunda ben o Miray'a direnemeyip gözlerimi açtım. Karşımda hala Valery ve Mert vardı ve hala aynı durumdaydılar. Valery direk bana bakıyor ve sırıtıyordu. Gözlerimin içine bakarak yavaşça eğildi ve Mert'i öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 2: Ejderha Dünyası
FantasiaMiray kalbinin yarısını Mert'e vermiş, arkadaşlarını, ailesini geride bırakmış, Mert'i gelecekte kendisi yüzünden başına başka gelebilecek kötülüklerden korumak için Ejderha Dünyası'na gitmişti. Acaba o dünyada onu neler bekliyordu. Peki kehanet ne...