Merhaba evet, yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Multimedia da şarkı olarak Beth Crowley- Warrior var. Beki bölüme uygun bir şarkı değil ama bence çok güzel bir şarkı. Bir dinlemelisiniz. Lütfen emeğe saygı için vote verin ve yorum atın. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Neyse size iyi okumalar.
Biz hala bekliyorken Mert inleyerek uyandı. Hemen onun yanına gittik. Neden inlediğini anlamamıştım. Gayet sağlam görünüyordu. Bir süre sonra başını sudan çıkardı ve daha sesli inledi.
"Mert sen iyi misin? Neden inliyorsun?" diye sordu Rüzgar.
Mert hala inlemeye devam ediyordu. Kasıklarını tutarak inliyordu. Ne olmuştu ki kasıklarına?
"Mert ne oldu?" diye sordum.
O ise, "Senin kardeşin var ya. Çok pis tekme atıyor." dedi arada inleyerek.
"O öyledir. Bana kızdığında bacağıma bir tekme atardı tam 3 gün morarırdı. Tekmeleri çok güçlü." dedim sakince ama bunun onunla ne alakası vardı.
"Öyleymiş. Bende bunu yeni anladım." dedi inleyerek.
"Ne oldu ki?" diye sordu Emre.
"Bana tekme attı. Hem de kasıklarıma." dedi sinirle. O zaman durumu fenaydı.
"Ben hemen buz getiriyorum. İyi gelir." dedim ve hemen mutfağa gidip buzdolabından buzları alıp bir poşete doldurdum ve geldim.
Onu hemen Mert'e verdim ve, "Bunu bastır." dedim. O da bastırdı.
"Ee bize neler olduğunu anlatmayacak mısın?" diye sordum merakla klozete oturup.
"Tamam, anlatayım." dedi ve bir süre sustu.
"Evi ateşe vermiştim. Bunu hem intihar etmek için hem de Miray'a ulaşmak için yaptım. Çünkü Miray ateşi çocuğu gibi benimsemişti. Biliyordum ki ateş onu bana getirecekti. Neyse işte. Bir süre bekledim. Daha sonra o ortaya çıktı. Üzerinde garip bir kıyafet vardı. Aynı halasının giydiği gibi. Ve iplerle bağlanıyordu. Buna neden dikkat ettim anlamadım ama sanırım o ipin uzadığı yer beliydi ve orada dövmeleri tamamen belli olduğu için ilgimi çekmiş olmalı. Neyse saçları ise açıktı ve ateşle dans ediyordu sanki.
"Miray?" dedim
"Mert?" dedi şaşkınca.
"Biliyordum. Seni ateşte göreceğimi biliyordum." dedim sakince gülerek.
"Senin burada ne işin var? Sen Su'sun burada ölürsün. Ateş sana zarar verir." dedi. "Aynı benim sana zarar verdiğim gibi." diye ekledi içinden.
"Sen bana asla zarar vermedin." dedim içinden söylediğini duymuştum.
"Neyse Mert. Hemen buradan çıkman lazım." dedi sinirle.
"Ben gayet iyiyim. Zaten bu yangını da ben çıkardım." dedim sakince ona bakarak. Hala onun karşımda olduğuna inanamıyordum.
"Demek o salak sensin." dedi sakince.
"Ne salağı?" diye sordum şaşkınca. "Bu kız neden bahsediyor?" dedim içimden.
"Hiç. Kendi içimde bir hesaplaşma." dedi sakince. Sanki oturuyorduk da sohbet ediyorduk.
"Hesaplaşma demişken bana bir açıklama borçlusun. Bu mektupta neyin nesi? Beni öylece bırakıp gidemezsin." dedim sinirle.
"Ben- Mert beni boş ver hemen buradan çıkman lazım. Ateş sana zarar verir." dedi sinirle gözünde yaşlarla.
Ben ise ona ve ateşe daha çok yaklaştım. "Ateş bana zarar vermez. Çünkü sen bana hiç zarar vermedin, asla vermeyeceksin." dedim sakince.
"Ama-" dedi ama sözünü benim onu öpmem ile bölündü. Onu özlemiştim. Onun kokusunu, sarılışını, öpüşünü, konuşmasını, inekliğini, ders çalışırken dudağını dişlemesini... her şeyini özlemiştim. O benimdi, bana aitti. Biz Ateş ve Su'yduk ama birbirimize aittik. O beni seçmişti. Öpüşünde acıyı hissettim. Çektiği acıları öpüşmemize aktarıyordu. Ben de ona olan özlemimi aktardım. Bu öpüşmeyi olabildiğince uzatmaya çalışıyordum. Onu daha çok kendime çektim. O da kollarını boynuma dolayıp saçlarımı okşadı. Yavaşça dudaklarımı dudaklarından ayırdı ve bana baktı. Gözlerim bulanık görmeye başlamıştı. O bana bakarken aniden bayıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 2: Ejderha Dünyası
FantasyMiray kalbinin yarısını Mert'e vermiş, arkadaşlarını, ailesini geride bırakmış, Mert'i gelecekte kendisi yüzünden başına başka gelebilecek kötülüklerden korumak için Ejderha Dünyası'na gitmişti. Acaba o dünyada onu neler bekliyordu. Peki kehanet ne...