Kenan, başına gelecekleri bilmeden İstanbul'un bunaltıcı sıcağından kurtulmak ister gibi gaza basıyordu. Aslında kurtulmak istediği bunaltıcı sıcak değil, sevgilisi Aslı'ya ulaşmaktı..Çalıştığı bankadan izin alarak, günlerdir hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirmek için arabasında sevdiği kadının evine doğru ilerliyordu. İlişkilerinin henüz ilk yılıydı ve bunu düşününce yaptığı şeyin çılgınca olup olmadığını kafasında tartmadan edemiyordu. Yine de zamanın geldiğini düşündüren birkaç şey vardı. Güzeller güzeli sevgilisi Üniversite'nin son sınıfında Gazetecilik okuyordu, yani okulu sona erecekti. Ve O da kendine yeni bir yaşam kurmak istiyordu. İzmir'e ailesinin yanına giderek başlayabilirlerdi. Yepyeni bir yaşam, güzel bir ev, güzel bir eş.. diye düşündü Kenan.
Evet, ona evlenme teklifi edecekti.
Okulunu bitirir bitirmez hemen bir işe girmişti, yaşının geç olmamış olması evliliği kendinden uzak tutacağı anlamına gelmiyordu. Yirmi beş yaşındaydı ve sevdiğine inandığı kadınla bir yaşam kurmak istiyordu. Peki bu duruma Aslı ne diyecekti? Cebindeki yüzüğü aldığından beri bunu düşünüyordu, yani yaklaşık bir haftadır.
Onun davranışlarını gözlemlediğinde aslında evliliğe uzak olduğunu görebiliyordu. Okulu bitmemişti ve iyi bir gazetede çalışmak istediğini, gerekirse işin içine zengin ailesini de sokacağını söylemeden sanki bir günü bile geçmiyordu. Babası Karadeniz'de bir çay işletmesine sahipti. İşletme demek belki kulağa hafif gelebilirdi, ama ilerde kazanılan bu paralar Aslı'nın üç kardeşinin cebine bir hayli ağırlık yapacaktı.
Mesele tabi ki para değildi. Mesele Aslı'nın ona iyi ve güzel gelmesiydi. Sarı saçlarını kendine has bir havayla etrafa savursa da, giydiği elbiselerin içinde tatlı bir kız gibi görünse de, o gerçekten şımarıktı. En azından Kenan'ı çok eğlendiriyor, mutlu ediyordu. Her yönden.. O halde onunla evlenme mevzusunu gerektiğinden fazla düşünerek hata yapıyordu. Gidip teklif edecek ve sevgilisinin 'Evet!' diyerek haykırdığı o dudaklardan doyasıya öpecekti.
Bugün dersinin olmadığını bildiği için arabayı bir arka sokağa park etti. Yoldan aldığı üç buket gülü bu şekilde görmesine izin veremezdi. Sokağı dönmeden Aslı'nın tek kaldığı öğrenci dairesine baktı. Genç kız şöyle bir etrafı gözledikten sonra perdeyi kapatmıştı. Bu Kenan'ın işine gelmişti. En azından perdenin oynamasıyla önünden geçeceği kasap ya da manavın içine kaçabilirdi. Evet, yirmi beş yaşındaydı ve bu gülünç durumlara düştüğünü fark ettiğinde o da içten içe kendine kahkaha atıyordu.
Üçüncü kata çıktığında kafasında birçok senaryo oluşturmuştu bile. Sanki bir haftadır hiçbir şey düşünmemiş gibi.. Ama işi pratiğe dökmek, düşünülenlerin üç katını düşünmeye sebep oluyordu. Üst üste derin nefes alarak kendini, planladıklarından farklı bir gerçeğe doğru hazırladı.
Ve zili çaldı.
Kapı açılmadan yüzünü güllerle kapadı ve karşıdan gelecek bir tepki bekledi. Beklenilen tepki gelmeyince utandığını hissetti ve başını yavaşça içeriden süzülen ışığa çevirdi.
Aslı şaşkın bir suratla ona bakıyordu. Yakalamak istediği bir andı onun için. Gülümseyerek cebinden yüzüğü çıkardı ve dizinin üzerine çöktü. Aslında bunu kapının önünde yapmayı istemezdi, ama onun yüzündeki şu şaşkın ifadeyi tekrar bulamayacağını düşündü.
"Aslı.. Bunu kapının önünde yapmak benim için de biraz tuhaf biliyorum, ama istiyorum." Kadının gözlerinin içine baktı ve sözlerine derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Şu an bunu yapmak istediğim gibi, seni de istiyorum. Benimle evlenir..." sözlerini bitirmeden karşıdan bir çığlık geldi. Daha çok, kendi adını haykırır gibiydi. Belki bir sevinç nidası ya da mutluluktan deli olduğunu gösteren başka bir şey diye düşündü adam.
Aslı'ya baktı. Yüzü.. Yüzü sanki başka bir şeyi ima ediyordu. Deli gibi şaşkın görünen suratı, şimdi dehşetle bakıyordu. Sanki Kenan, onun köpeğini ezdiğini söylüyordu. Aslı'nın bir köpeği yoktu, ama olsaydı ve genç adam onu ezseydi, tıpkı böyle bakacağından emindi.
"Kenan!"
Genç adam soran gözlerle ona baktı, ardından flulaşmış bir görüntü fark etti. Başını yavaşça sağa yatırdı. Neler olduğunu bir süre anlamasa da, içeride bir adam duruyordu ve görünüşe göre.. Görünüşe göre.. Çıplaktı. Ve Kenan için flulaşan şey her yerdi.
Çatılan kaşlarla içeri girdi ve kapıyı ardından kapatarak sordu.
"Bu kim Aslı?" Hala adama bakıyordu.
"Kenan, lütfen önce dinle. Bir süredir sallantıda olduğumuz bir gerçekti, seninle de konuşacaktım."
"Bu kim dedim sana Aslı?!" diye bağırdı.
Ürken kadın sustu ve gerçekleri söylemek zorunda olduğunu hissetti ve "Sevgilim." dedi.
Duyduğu şeyle öfkeden deliye dönen Kenan sadece bir saniye durdu orada. Belki bir şeyleri tartmak, anlamak ya da kavramak için. Bunları yapmak için düşünmesi gerekiyordu ve o bir saniyede IQ seviyesi ne olursa olsun bu durumu düşünemiyordu. Aldatılmış olduğu bir gerçek vardı ki, o tüm beyninde yankılanıyordu.
Siyah gözlerinin gördüğü tek şey, evlenme teklifi ettiği kızın evindeki adamın çıplak bedeniydi. Elindeki gülleri ve yüzüğü yere fırlattı. Birkaç adımda adama ulaştı ve yüzüne yumruğunu geçirdi. Kulakları sinirden bir süre uğuldasa da, Aslı'nın keskin çığlığını ve adamın acı inlemesini duymuştu.
Aslı koşarak adama ulaştığında ikisi de yüzünü dehşetle Kenan'a döndü. Genç adam ikisini de deliler gibi dövmek, onlara vurmak ve onları gerçekten, ama gerçekten tekmelemek istiyordu. Ölmelerinden korktu. Güzelim ayaklarını kana bulamaya değmezdi. Aslı'nın suratına bir güzel tükürdü ve o evden çıkıp gitti..
Bir süre İstanbul'un sıcak ve neşeli sokaklarında arabasıyla dolaştı. Aşina olduğu bir bara giderek bir süre sessizce içti. Kendine sarhoş olma hakkı vermeyerek tekrar arabasına atladı. İnsanlar akın akın kafelere, barlara dolarken o evine doğru yol almaya başladı. Yoldan aldığı birkaç şişe birayla evine vardığında ışıkları açmadan, öğrencilik yıllarından kalma ikinci el koltuğunun üzerinde sızana kadar içti. Siyah saçlarını arada sıvazlamış, kaslı iri bedenini koltuğa yaymadan kendine acıdığını belli ederek gülümsemişti.
Sabah uyandığında perişan haldeydi. Saçları her yana dağılmış, üzerindeki gömleği ıslandığı için bira kokuyordu. Kendine gelmek için uğraşmadı. Bankadan, telefonuna gelen yirmi sekiz çağrıyı da göz ardı etti. Kendini banyoya attı, sıcak suyun altında biraz düşündü.
Her şeye lanet etti.
Suyun altında bankadan istifa etmeye karar verdi ve İzmir'e dönüp babasının işlettiği kafede muhasebeci olarak çalışmaya karar verdi. Suyu kapatıp, kendini havluya sardığında bu düşündüklerini yapmıştı.
Üniversite'deki yakın arkadaşı Kaan'a evdeki eşyaları satmasını söyledi. Gereken tüm işleri arkadaşı yapacaktı. Onun şu an yapacağı tek şey, uçağındaki koltukta oturup, penceresinden İstanbul'un yanıltıcı ışıklarına bakmak olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KOKUSU
Romance1.KİTAP ->> AŞKIN KOKUSU 2.KİTAP->> ÇOCUKLUĞUMUN KOKUSU Çocukluğumun Kokusu'nda ki Kerem ve Yekta'nın ailesinin hikayesi... Kerem'in annesi Yağmur ve babası Kenan'ın nasıl bir araya geldiğini okumak istiyorsanız bu hikayeye bu...