~30~

3.5K 232 13
                                    

Yağmur, odanın içinde hızla döndü ve telefonu duvara fırlattı. Çığlık çığlığa bağırırken, yerinde de tepiniyordu. Eda ve Mert koşarak yanına geldi ve şaşkınlıkları geçince, Mert onu kollarıyla sarıp göğsüne sertçe çekti. Yağmur hareket etmeye çalışıyordu; fakat beceremiyordu. Mert'in kolları arasında sonunda hareketsiz kaldı. Sadece hıçkırıklarından dolayı omuzları sarsılıyordu. Ağlarken, ağzından çıkan sözler Eda'yı da ağlattı. Mert'i ise yerle bir, darma duman etti.

"Evlenecekmiş! Ben karnımda onun çocuğunu taşıyorken, o gidip onu aldatan, kandıran pislikle evlenecekmiş! Ben neden yalnız kalmak zorundayım! Her zaman geride acı içinde kalan neden hep ben oluyorum, neden!!"

Mert, yatağa doğru dayanmış, kucağında Yağmur'la duruyordu. Kollarını, genç kızın bedeninde çarprazlama tutarak onu kendine sabitliyordu. Yaşadığı şok etkisini gösterirken, Yağmur'un sarsılan bedenini sakinleştirmeye de çalışıyordu.

Yılladır tanıdığı arkadaşı Kenan'dan mı bahsediyorlardı ya? Yağmur'a bakarken gözlerinin siyahı titriyordu adamın resmen! Nasıl olabiliyordu, aklı hayali almıyordu. Kenan ya hepsini kandırmıştı ya da kendi kazdığı kuyunun içinde Yağmur'un biriken gözyaşlarında boğulmak istiyordu.

Sonunda genç kız sakinleşip yatağına kıvrıldığında, sessizce gözyaşı döktü ve ardından uykuya daldı.

Mert dertli dertli mutfağa gitti ve cebinden nadir içtiği sigara paketini çıkardı. Bu tuhaf olayın üzerine bir sigara yakılırdı. Birkaç dakika sonra Eda elinde iki bardakla yanına oturmuştu.

"Kahve? İyi gelir belki. Bana iyi geliyor en azından."

Mert ona bakıp teşekkür etti.

"Bana da bir sigara versene."

"İçecek bir tipe benzemiyorsun."

"Zaten içmiyorum, ama bu olayın üzerine tüm paketi bitirebilirim."

Tütün Eda'nın boğazını yaktığında önce sertçe öksürdü, sonra küçük çaplı bir baş dönmesi yaşadı.

"Hadi ama, bana ilk kez içtiğini söyleme sakın."

"Ne var ilk kez içiyorsam?"

"Ne bileyim, sigarayı verirken o kadar da değildir herhalde demiştim." Yüzünde bir sırıtış belirdi. Nedense bu küçük kız onu eğlendirmişti.

"Senin süslü bebeklere benzemem ben canım."

"Benim süslü bebekler, ha? Nasıl oluyormuş acaba onlar?"

"Her şeyi bilen bir havaya sahiplerdir. Her şeyi denediklerini gösterirler, yaşadıklarını gösterirler. Ama bak ben dürüstüm."

Mert kendini tutamayınca, yüzünde yavaş yavaş genişleyen bir gülümseme oluştu.

"Kesinlikle."

Bir süre Yağmur ve kenan dışında her şeyden bahsettiler. Gerekli gereksiz herkesi çekiştirip, küfürler ettiler, kahveye kahveler eklendi, bir paket sigara da bitiverdi.

Mert, onun genç ruhunu konuşmasıyla hissedebiliyordu. Yaşı kendisinden küçük olmalıydı. Yine de genç yaşlı bedenlerin çoğunda olgun karakterler tanımıştı. Bu kız sadece gülüyor, eğleniyor ve pek umursamıyordu.

Elaya çalan açık kahve gözleri vardı ve sarışın olarak nitelendirilecek bir yüze sahipti. Yağmur'la aralarında hiçbir benzerlik yoktu. Yani onlara bakan biri kardeş falan olmadıklarını anlayabilirdi.

Eda, sandalyenin üzerinden dizlerini kendine çekti ve Mert'e baktı. Yüzünde acı ve üzüntü vardı.

"Şimdi ne olacak? Yağmur bebeğiyle ortada mı kalacak?"

AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin