Gözlerini açmadan, burnuna çarpan keskin ilaç kokusuyla suratını buruşturmuştu Kenan. Boğazından güçlü bir öksürük fırladı ve florasanların altında gözleri kamaştı."Kenan iyi misin?" Mert'in sesini duyduğunda yavaşça inledi.
"İyiyim galiba. Neredeyim ben böyle? Her yer bembeyaz, öldük mü yoksa?"
Mert elinde olmadan gülmüştü. "Hayır ölmedik, ama kendini öldürecektin neredeyse. Başını feci çarptın kaldırıma, şanslıymışsın ki, koca kafan kendini taşıyabilmişte rahat bir düşüş yapmışsın."
Kenan doğrulmak istese de başının dönmesiyle bundan vazgeçti. Başının arkasındaki plastik bir şeyi fark ettiğinde elini oraya götürdü.
"Off. Peki yaşayacak mıyım?"
Mert şakayla karışık onu azarlamaya başladı. Liseden beri en yakın arkadaşını bir an kaybedeğini düşünmüştü. O an yaşadığı üzüntü ve korkuyu kimseye anlatamazdı. Adamın vurduğu çelimsez yumrukta pek bir şey yoktu. Kenan güçlü bir adamdı, ama başını kaldırıma çarpıp bayıldığında gücün de bir yerden sonra yetersiz kalabileceğini düşünmüştü. Bir saniye kadar ölüm kadar sessizleşmişti ortalık ve Mert bundan nefret etmişti.
"Evet yaşayacakmışsın. Başımızı belaya sokmaya devam edeceksin. Senin şu kız kavgalarının sonu olmayacak galiba.."
"Bu sefer haklıydım." Bir saniye bekledi. "Aslında her seferinde haklıydım Mert! Kızlarımı elimden almaya çalışan adamlar vardı hatırlatırım."
Gerçekten de haklıydı. Her kıskanç erkeğin yapacağı gibi, Kenan'da sevgilililerini, onlara kur yapan erkeklerden korumaya çalışmıştı. Yine de son olayda ortada bir sevgili yoktu. Bakalım bu konuda kendilerini nasıl savunacaklardı?
"Bunu sonra tartışalım bence."
"Tartışmak istemiyorum, haklısın deyip geçebilirsin. Bende haklı olduğum için mutlu olurum. Ayrıca sende bu tartışmanın bir daha yapılmayacağını bildiğin için."
"Of be Kenan. Başını vurdun, ama çenene yansımış. Tamam haklısın. Şimdi sus da dışarıda polisler ve kızın ailesi var."
Ve kapı çalındı. İçeri iki polis memuru girdi. Kenan'a olayın nasıl olduğunu ve birkaç soru daha sordular. Adının Yiğit olduğunu hatırlıyordu ve ona karşı öfkesi hala dinmemişti. Şu an gözaltında durduğunu bilmek içini rahatlatmıştı. Belki orada aklı başına gelirdi.
"Size söylemek isteriz ki," diyerek önündeki dosyaya göz attı komiserlerden biri. "Sizden şikayetçiymiş, ama kızlar durumun öyle olmadığını, onun şikayetçi olabilmesi için bir sebep olmadığını anlattılar. O yüzden sadece ifadenize başvuracağız. Olası bir durumda size ulaşmak için de telefonunuzu kaydedeceğiz."
Kenan bir an sinirden delireceğini düşündü. 'Ne demek şikayetçiymiş, az bile yaptım suratına attığım o yumruğu! Ben bile kafama aldığım şu darbeyle ondan şikayetçi olmuyorum!' demek istese de sustu. Mert ona kaş göz işareti yapıyordu. Derin bir nefes alarak Allah'tan sabır diledi.
Polisler gidince de odaya orta yaşlarda bir adam, kadın ve arkalarından da iki kız girdi.
Adam, "Geçmiş olsun. Ben Eda'nın babası Yılmaz." diyerek öne doğru çıkan sarışın bir kızı işaret etti.
Genç kız mahçup ve sıkılmış bir halde, "Geçmiş olsun." dedi. Bu kızı hatırlamıştı. Onun duvara nasıl yapıştığını da.. Zaten olayı çığrından çıkaran da bu olmuştu onun için.
"Gel kızım, bu da Yağmur. Bu gece Yiğit'in kolundan dışarı sürüklediği kız. Ah, aklıma geldikçe deliriyorum!" derken bir yandan da elini kızın omzuna atmış, onu öne doğru çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KOKUSU
Romance1.KİTAP ->> AŞKIN KOKUSU 2.KİTAP->> ÇOCUKLUĞUMUN KOKUSU Çocukluğumun Kokusu'nda ki Kerem ve Yekta'nın ailesinin hikayesi... Kerem'in annesi Yağmur ve babası Kenan'ın nasıl bir araya geldiğini okumak istiyorsanız bu hikayeye bu...