~19~

3.7K 243 1
                                    


Yağmur, başını hafifçe teras kapısından uzattı ve duruma baktı. Levent köpüklü kahvesini höpürdetirken Kenan'ı da yanına lokum niyetine gözleriyle yiyordu. Elinde olmadan gülüverdi. Kıskanç biriydi. Kadınlara karşı.. Aslında olaya daha hissiyatlı bakarsa, Levent'ten de kıskanabilirdi. Kim bilir sevgilisi hakkında nasıl hayaller kuruyor, ne tür pis düşüncelerine onu alet ediyordu.

Terasa girdi ve yeni gelmiş bir çiftin siparişini aldıktan sonra, Kenan'a baktı. Gözlerini ara ara Levent'e dikiyor, onu öldürmek istediğini sözlerle olmasa da, gözleriyle çok güzel anlatıyordu. Onun sert bakışları altındaki edebiyat Yağmur'un hoşuna gitti. Daha fazla uzatmalı mıydı bilemiyordu. Korkuyordu. Eline yüzüne bulaştırmaktan ve Kenan'ın öfkesinden.. Sınırlarının olmadığını düşünüyordu bazen ve gerçeği öğrenmeden ne yapması gerektiğini kestiremiyordu.

Onu karara sürekleyen yine Kenan oldu.

"Yağmur, tatlım."

Genç kız, omuzlarına düşen dalgalı saçlarının üzerinden ona baktı. Levent'in kaş göz işaretiyle yanına gitti.

"Buyrun Levent Bey?"

"Kahvem bitti, hadi bana bir fal bak."

"Ben fal bakamıyorum siz de biliyorsunuz."

"O zaman benimle bir çay iç."

"Üzgünüm mesai saatleri içinde bunu yapamam. Hem patronum arkada bize gözlerini dikmişken."

Levent ona baktı. "Gözlerini bize diktiğini nereden anladın?"

Genç kız gülme isteğini bastırarak, "Tahmin etmesi zor değil. Çalışmam gerekirken sizinle çene çaldığım için bana kızacağının bir habercisi."

Levent'in kavisli kaşları havalandı.

"Müşteri her zaman haklıdır. Şimdi gidip ona söylüyorsun, sana müsaade ediyor. Konuşmamız gerekiyor. Bu yakışıklı için daha fazla bekleyemem."

Yağmur ne kadar inkar etse de, Levent'in ısrarlarına daha fazla karşı gelmek güçleşmişti.

Kuyruğunu kapıya kıstırmış bir kedi gibi sevgilisinin yanına yürüdü. Kenan kapkara gözlerini ondan hiç ayırmıyordu. Ne kadar kızsa da, çok gizli yerlerde ona duyduğu arzuyu yakalamıştı Yağmur.

"Ne diyor yine?"

"Ona fal bakmamı istiyor ya da onunla çay içmemi."

Kenan sandalyesinden fırlamamak için masanın kenarlarından tutunma ihtiyacı hissetti.

"Benimle dalga mı geçiyorsunuz?! Sen burada çalışıyorsun, mesai saatinde çay içemezsin."

"Ben de çalıştığımı biliyorum, ama ısrar ediyor Kenan. Müşteriyim ben diyor."

"Başlatmasın müşterisine! Sabrımın sınırlarını zorluyor! Sende dünden razı tabi hemen geldin fal bakacağım falan. Fal mı bakıyorsun sen? Öyleyse sana bir köşe açalım burada, adını da falcı bacı falan koyarız!"

"Bitti mi Kenan?"

"Oturmayacaksın Yağmur. Benim sinirimi hoplatmayın daha fazla. Kendimi çok zor tutuyorum zaten yavşağın suratını dağıtmamak için. Bir de salak salak bakıp duruyor."

Yağmur kendini tutamadı. Sinir harbi ve Levent'in niyetinin karışımıyla gülmeye başladı. Bu Kenan'ı daha da sinirlendirdi.

"Komik bir şey mi söyledim?"

"Hayır. Ama ben gidiyorum."

"Gidemezsin dedim Yağmur! Oturmayacaksın!"

"Nedenmiş patron?" diyerek ona meydan okuyordu. Eğer çalıştığı kafede olmasa ellerini göğsünün altında birleştirip ona meydan okuduğunu gösterirdi. Şu an tek yapacağı sakince durmaya çalışmak ve mimiklerini sabit tutmaktı. Kenan'ın karşısında bu her  zaman zor oluyordu ama.

AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin