~4~

7.7K 462 0
                                    

Mert'le birlikte restoranda arkadaşlarının bulunduğu yöne doğru giderken herkesin onlara şöyle bir baktığını hissetmişti Kenan. İçinden biraz gururlansa da, Mert'in bu durumun keyfini fazlasıyla çıkardığını yürüyüşünden anlıyordu. Bu çocuk asla değişmeyecekti. Çapkınlığının bir sonu olacak mı diye bazen gerçekten merak ediyordu. Hatta kafasında o kadar çok şey varken, neredeyse onu çapkınlıktan nasıl kurtarabilirim diye düşündüğünü bile olacaktı. Neredeyse...

"Hey Kenan! Hoş geldin dostum!" diyerek grubun en şakacı adamı Murat ona sarılmıştı bile.

"Hoş bulduk kardeşim, nasılsın?"

"Senden iyi olmayalım, iyiyiz be oğlum. Karnındaki kaslara bir yenisini mi ekledin?" diyerek elini yumruk yapıp onun karnına vuruyormuş gibi yaptı.

Kenan Ali'ye sarılırken ona sadece gülmekle yetindi. Sıra Merve'ye geldiğinde genç kadın sakince yerinden doğruldu ve kollarını Kenan'a doladı, onu etkili bir şekilde yanağından öptü ve "Hoş geldin." dedi.

Kenan, Merve'nin sarılıp etkili öpücüğünden çok, sürdüğü şu ağır parfümden etkilenip bayılacağını düşündü. Merve yine aynıydı. Yine ona yaklaşmaya çalışıyor, yine onu baştan çıkarmaya çalışıyordu. Kenan bu oyunları hiç yememişti ve hala yiyeceğini de sanmıyordu.

Yine de Merve çok güzeldi. Koyu kestane saçları, yeşil iri gözleriyle adeta bir bütün oluyor, insanı yaralamak için köşede sinsice bekleyen bir yaratık gibi bekliyorlardı. Ama içindeki hırçın kadını Kenan biliyordu. Onun istediği şey için büyük bir hırsla savaşacağını, onu alacağını ve sonra yıkıp yaktıklarıyla o şeyi köşeye atacağını da iyi biliyordu. Merve'den nasibini almamasının en önemli nedeni, onu küçüklüğünden beri tanıyordu. Birlikte büyüdüklerinde, Kenan'ı ayartmak için yaptıkları, maalesef Merve adına bir işe yaramıyordu.

"Ee, Mert artık tamamen döndüğünü söyledi, yoksa evleniyor musun?" diye merakla sordu Ali.

Kenan bu soru karşısında gerilmiş ve kafasındaki sorular tekrar su yüzüne çıkmıştı. Yine de gözünden Merve'nin kıpırdanması kaçmamıştı.

"Evet dönüyorum, ama evlenmiyorum. Aslı'yla ayrıldık."

"Nasıl yani?!"
"Ciddi misin??"

Ali ve Murat şaşkınlıktan resmen çığlık atacaklardı. Birkaç ay önce geldiğinde onlara Aslı'yı anlata anlata bitirememişti. Şöyle tatlı, böyle güzel.. Sevgisinden ve evleneceğinden o kadar emindi ki, İstanbul'a dönmeden önceki gece içtiklerinde kendileri adına erken bir bekarlığa veda partisi bile yapmışlardı.

"Doğru duydunuz, arkadaşlar. Sizler benim dostlarımsınız, sizden gerçeği saklamak istemiyorum. Aslı.." derin bir nefes aldı. Biraz daha beklese resmen utanacaktı, ama utanması gereken o değildi.

"Aslı beni aldattı."

"Vay anasını!"
"Şu şırfıntıya bak hele!"

Şırfıntı lafını duyduğunda gözleri Murat'ınkilerle buluştu, ama arkadaşına bu konuda kızamazdı. O, bu laftan daha fazlasını hak ediyordu. Murat'ta kızmayacağını bildiği için ve Merve'nin ortamda bulunmasından dolayı küçük, ama kendine göre etkili bir küfürü ortalığa sallayıvermişti.

"Kiminle diye sormayın bilmiyorum. Çocuk oradaki en iyi arkadaşım falan değildi. Büyük ihtimalle okuldan bulmuştur." Garsonun gelmesiyle sustu. Masaya bırakılan menülerden birini eline alarak konuşmaya devam etti. Kimseden ses çıkmıyordu.

"Yine de onun suratına geçirdiğim yumruk konusunda endişelenmeyin dostlarım. Daha fazlasını hak ettiler, ama sanırım elimi kirletmek istemedim."

Yumruğu duyduklarında iki erkek de kendilerine has bir sevinç ve böbürlenme sesi çıkardılar. Kenan'a içten içe ne kadar üzülseler de bugün bu konuda fazla konuşmayı istemediler. Onun kafasını dağıtmaya ihtiyacı olduğunu herkes iyi biliyordu. Kenan'ı küçüklükten beri iyi tanıyorlardı. Aslı'yı ne kadar sevdiğini de görmüşlerdi, ama aldatılmasındaki tepkisinin bu kadar sakin olduğunu gördüklerinde şaşırdılar. Kenan bazen gerçekten asabi bir tip olabiliyordu.

Ceplerindeki paraya kıyarak biftek ve yanında da kaliteli şaraplardan birini açtırdılar. Merve'nin söylediği salataya gülerek baktılar. Herkes kendi hayatından bir şey anlattı. Ali ve Murat bir mağaza açmaya karar vermişlerdi. İkisi de işletme okumuşlardı, birazcık birikimleri vardı ve görünüşe göre bunu sonuna kadar harcamaya niyetliydiler. Merve ise özel bir şirkette sekreter olarak çalışıyordu.

Kenan bugün giydiği şarap rengi mini elbise gibi, işe giderken de böyle giyindiğinden adı gibi emindi. Sekreterleri ya da yaptıkları işi asla küçümseyemezdi, ama insan Merve'yi tanıdığında, onun bu işi küçümseyecek kadar feci şekilde kullandığından emin olabiliyordu.

Restorandan çıktıklarında arka sokaktaki barlardan birine geçtiler. Biraz da orada içtiler, sohbete devam ettiler. Murat ve Ali erken ayrılmaları gerektiğini söyleyince, Kenan içinden 'Hayır!' dedi. Başına gelecekleri biliyordu.
Mert elindeki içkisiyle, çapraz masada gülüşüp duran kızların yanına gitti ve Merve'de sarhoş olduğu için elini kolunu sürekli Kenan'a sürtüyor, ona dokunuyordu.

"Kenan hala çok sıcaksın."

"Sen de öylesin. Hala sıcakkanlı davranıyorsun."

"Hayır." diyerek elini adamın boynuna götürdü ve kaymış gözlerini de oraya dikti. "Bedenin normal bir erkeğin bedenine göre çok sıcak.. Bunu anlarım."

Kenan 'Nasıl anlarsın acaba?' diye düşünüp derin bir nefes aldı.

Merve dudaklarını onun boynuna yaklaştırıp bastırdığında, Kenan kenara çekildi ve ondan biraz uzaklaştı. İşte başıma geleceğini biliyorum diyerek iç çektiği tam olarak buydu. Mert yine çapkınlığa gitmiş, Merve de sarhoş haliyle ona daha çok yaklaşmaya çalışıyordu. Merve'ye zaten normal durumlarda zor katlanıyordu, ama sarhoş Merve'ye tahammül edemiyordu..

"Aslı'nın seni aldatması ne büyük bir aptallık. Senin gibi bir erkek nasıl aldatılır ki?"

Kenan, Merve'ye sert bir şekilde baktı.

"Neden aldatılmazmış benim gibi bir erkek Merve?"

"Sen çok yakışıklı, çekici ve sıcaksın.." deyip yanağına gereğinden uzun bir öpücük kondurdu.

"Bence de sorun Aslı'da.. Aslında sorun sizlerde, siz kadınlarda!" elindeki içkiyi bir dikişte içti.

"Herkesi genellemekten vazgeç. Bak ben hala buradayım, seni bekliyorum."

Genç adam içini çekti.

"Bence artık eve gitmeliyiz. Mert'i arayacağım şimdi." diyerek telefonunu cebinden çıkardı ve kadına sordu. "Hala aynı yerde mi oturuyorsun?"

Merve vazgeçecek gibi değildi. Kenan'a biraz daha yaklaştı ve elini saçlarından şöyle bir geçirdi.

"Aynı yerde oturuyorum. Gelmek ister misin? Evimde hala her çeşit içecek, yiyecek ve hatta giyecek var Kenan."

Kenan'ın ise derdi bir an önce Mert'i bulmak ve buradan gitmekti, ama lanet olsun ki arkadaşı açmıyordu. Etraflarda da görünmüyordu. Çaprazındaki masada eksilen bir kızı fark ettiğinde, Mert'in nerede olabileceğini tahmin etmişti.

"Hadi gidiyoruz, seni eve bırakacağım. Bugünlük yeter." diyerek Merve'yi kolundan çekiştirerek çıkışa sürüklemeye başladı.

"Peki sen de benimle eve gelecek misin?"

"Sanmıyorum Merve.." diyerek çıktıklarında Kenan gördüğü şeyle orada kalakaldı.

Yağmur, Eda ve yanlarında da başka bir kız sokakta yürüyorlardı.


AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin