~31~

3.8K 253 5
                                    

Kenan gözlerini araladığında, başını kaldırmaya çalıştı; fakat beceremeyince aşağıya sarkmasına izin verdi. Bu kadar çok ağrırken, taşıması çok zor geliyordu. Kendine gelmeye çalıştığında, ellerini hareket ettiremediğini fark etti. Kafası  içine düştüğü durumu anlamayacak kadar dumanlı değildi.

Elleri ve ayakları sandalyeye sıkıca bantlanmıştı. Hızla etrafına bakındı. Aslı sırtına soktuğu o iğneden sonra onu bağlamış olmalıydı. Sonsuza kadar onu burada tutacağını falan mı düşünüyordu acaba? Bir sinir dalgası içini yaladı.

Anasından emdiği sütü burnundan getirecekti! O kadar öfkeliydi ki, Aslı'ya karşı hissettiği tek şey koca bir nefretti!

"Uyandın mı?"

Aslı üzerinde bornozla içeri girmiş, saçlarını tarıyordu. "Kafanı toparlayabildin mi? Çünkü birazdan babam gelecek ve bir konuşma yapacağız."

Kenan, sandalyede hareketlenmeye başladı. Gözlerini Aslı'dan hiç ayırmıyordu.

"Sakin olur musun ya?" deyip aynanın karşısına geçti saçlarını düzeltti. Hemen ardından bornozunu çıplak bedeninden aşağıya indirdi. Kenan onun çıplak olduğunu fark ettiğinde gözlerini hızla kapayıp başını çevirdi. Bilerek yaptığını biliyordu. Bu kadar hasta ruhluydu işte. Ondan iğreniyordu.

Çoğu erkek gibi gözlerini çıplak göğüslere dikecek biri değildi. Hele Aslı'ya! Sandalyesinde kıpırdandı. Buradan kurtulacaktı ve ilk işi Aslı'yı boğmak olacaktı. Yağmur'a kavuşma hissinden daha fazla bunu istediği anladı.

"Gözlerini açabilirsin artık sevgilim, giyindim. Biraz sakinleşirsen kollarını da çözeceğim. Çünkü hep birlikte nikah dairesine gidip yıldırım nikahı için gün alacağız."

"Aslı s.çtırma nikahına!! Çöz beni!"

İçeri Aslı'nın abisi Selçuk girdi. Yüzünde alaycı bir kin vardı.

"Vayy eniştemiz kendine gelmiş." diyerek tam önünde durdu. Elleri belinde, ona olmayan büyüklüğünü ispatlamaya çalışıyordu. "Sen benim kız kardeşimi ortada bırakacağını mı sandın enişte bey?"

Kenan siyah gözlerini ona dikti ve ağzından çıkanı düşünmeden ortaya salladı.

"Kız kardeşini iki ay önce terk ettim. Çünkü ona evlenme teklifi etmek için gittiğimde, evinden anadan doğma bir erkek vardı."

Selçuk hızla dönüp kardeşine baktı. Aslı'nın yüzü dehşete döndü ve başını sallamaya başladı.

"Hayır, yalan! Beni ortada bırakacak! Kendini suçsuz göstermeye çalışıyor!"

Selçuk ikna olmuş olmalıydı ki, Kenan'a döndü. Genç adam alayla başını çevirdi. Onların yüzünü bile görmeye tahammülü yoktu. Hiçbir şeyi umursamadı bir an. Selçuk'un bir şey yapacağı yoktu. Aralarında bir iki yaş olsa da ondan küçüktü ve gerçekten babasına özenen veletten başka şey değildi.

Sandalyeyle kalktı ve kendini öylece bıraktı. Yer çekimine karşı bir savaş vermiş gibiydi. Doğruluyor ve sertçe aynı yere tosluyordu. Bunun fayda getirmediğini düşünerek, sandalyenin ayaklarını sabit tutup sertçe etrafında dönmeye başladı.

"Kes şunu!"

Kenan ona bir bakış attı, ama işine devam etti. Bu delilerle daha fazla aynı yerde kalamazdı. Aynı melodik şekilde hareketlerine devam etti ve sandalyenin sağ ön bacağını kırdı. Bu yüzden öne doğru kapaklandı fakat sağ ayağı serbest kalmıştı. Sert tahta parçasının ona izin verdiği ölçüde hareket edebileceğini düşünüyordu.

AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin