Yağmur, yatağında sağa doğru kıvrıldığında neredeyse düşüyordu. Korkuyla gözlerini aralayıp çevresine baktı. Yatağındaydı, elbisesi olduğu yerdeydi, yatağı çok dağılmamıştı.. Tek bir şey eksikti.
Kenan.
Birden ayaklanınca başı dönmeye başladı, iki saniye kadar yerinde durdu. Sarhoşluğu dün geceden kalmıştı; ama etkisini hala hissedebiliyordu. Evin her bir köşesinde sevgilisini aradı; ama yoktu.
Bir elini beline dayadı, diğerini dudaklarına.. Dün geceki konuşmalar aklına geldikçe, dudaklarına dayanan el yüzüne doğru çıkıyordu. Onları gerçekten kendi mi söylemişti? Üstelik her şeyini bir anda Kenan'a vermeye hazırlanırken. Peki bunu gerçekten istemiş miydi?
Çok sarhoştu. Sarhoşluk, insanın duygularını dışa vurmaz mıydı?
Başını sağa sola sallayıp üzerindeki elbiseyi hızla çıkarıp kendini duşa attı. Önce uykusunu açmalı ve kafasını rahatlatmalıydı.
Saçlarını havluya sardıktan sonra odasına geçip, vücudunu kremlemeye henüz başlamıştı ki kapısı çalındı. Heyecanla olduğu yerden kalkınca oturduğu sandalye geriye düştü.
Bu kadar heyecanlanmasına neden olacak bir durum yoktu aslında. Yoktu, değil mi? Üzerindeki askılı badisi ve şortu hariç. Ah, birde dün gece vardı.
Önce odanın kapısına gitti, sonra hızla geri döndü. Karşısına böylece çıkamazdı. Odanın ortasında bir süre dolandıktan sonra altına bir eşofman geçirmeyi düşündü. Eli dolabına gitti, kapı tekrar çalındığında, abarttığı için kendine kızdı. Koşar adımlarla, yüzünde kocaman bir gülücükle kapıyı açtı.
Karşısında simsiyah saçlı, iri ve kuvvetli bir adam görmeyi beklerken; beyaz bir elbise giymiş, yüzünde de nemrut bir ifadeyle Merve'i görmek onu bir hayli şaşırttı.
&&&
Kenan, Yağmur'u ikinci kez aradıktan sonra telefonu yan koltuğa attı. Dün gece öylece üzerinde kalakalınca, evine gitmenin daha doğru olduğunu düşünmüştü. Sonuçta genç kız sarhoştu ve belki de onunla aynı yatağı paylaştığını hatırlamayacaktı ya da bundan faydalanmış olduğunu düşünecekti. Bunları istemedi. İşini halledince onunla konuşacaktı.
Arabayı park edip indi. Villalardan insan sesleri yükseliyordu. Bazısı havuzun keyfini çıkarıyor, bazısı öğle yemeğini yiyordu. Ama Kenan için önem arz eden yer az ilerdeki kısımdı. Daha doğrusu içindeki..
Uzun demir kapıyı azıcık zorlayınca açılıverdi. Kenan içeri girdiğinde, Mert'i kıyafetleriyle havuz kenarındaki hasır koltuklardan birinde buldu. Kucağında da şişenin dibi görünen bir Macallan viskisi vardı. Böylesi kaliteli ve pahalı bir şeyi içmek için bir insan, ya bir şeyi kutluyor ya da bir şeyi unutmak için kafa çekiyor olmalıydı.
Kenan, arkadaşının başucuna varıp ellerini beline dayadı. Bu güneşin altında güneş gözlükleri bile onu koruyamazken; bu sıcağın altında nasıl yatıyor olduğunu bir düşündü. Tabi ya, kütük gibi sarhoştu.
Kucağındaki şişeyi çekmeye çalıştı; ama Mert tüm yaşam kaynağı ona bağlıymış gibi sıkı sıkı tutuyordu. Ama kazanan Kenan oldu. Mert gözlerini araladı; fakat gözüne giren dik ışınlarla bir küfür savurup geri kapadı.
"Hadi kalk. Istakozo benzeyeceksin burada."
"Ya git başımdan Kenan, beni rahat bırak." diye homurdanıyordu. Sesindeki aptal ve acı ton Kenan'ı sinirlendiriyordu.
Onu kolundan yakalayıp kaldırmaya çalıştı.
"Kalk dedim. Öküz gibi yatma da konuşalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KOKUSU
Romance1.KİTAP ->> AŞKIN KOKUSU 2.KİTAP->> ÇOCUKLUĞUMUN KOKUSU Çocukluğumun Kokusu'nda ki Kerem ve Yekta'nın ailesinin hikayesi... Kerem'in annesi Yağmur ve babası Kenan'ın nasıl bir araya geldiğini okumak istiyorsanız bu hikayeye bu...