~20~

3.8K 241 2
                                    

Kenan arabadan inip Yağmur'un kapısını açtı. Genç kız heyecanla titreyen bacağını yere bastı ve Kenan'dan tutunarak arabadan indi.

Bu gece üzerine dizinin hemen üzerinde biten, tül detaylı, kolsuz, beyaz bir elbise gitmişti. Saçlarını toplatmakta ısrar ettiyse de, Kenan buna kesinlikle izin vermeyeceğini, o güzel saçlarına artık bunu yapmaması gerektiğini söylemişti. Sonuç olarak ortaya, maşalı dağınık saçlar çıkmıştı. Dudağına sürdüğü kırmızı rujun da eklenmesiyle Yağmur kendini çok rahatsız hissetti.

Kendini reklam panolarındaki kızlar gibi parlak ve dikkat çekici olarak görüyordu. Sadeliği hayat felsefesi yapan biri için tüm bunlar çok fazlaydı. Sevgilisi arabayı kilitledikten sonra onun elini sıkıca tuttu.

"Gerçekten çok güzel görünüyorsun Yağmur."

Bunu kendisi de biliyordu. Sorun buydu zaten. Çok güzel görünmek.. Yağmur için çok fazlaydı. Ona bırakılsa saçlarını güzel bir atkuyruğu yapar, belli belirsiz bir ruj sürerdi. Etrafta çok insan olmamasına rağmen, sanki herkes onu izliyor, evdekiler bile kafalarını uzatmış ona bakıyorlar gibi hissediyordu.

Kenan, geçen gece söylediği şu kıvılcım olayını tekrar düşünmeliydi ona göre..

Ve kapı açıldığında, Selma Hanım kapıda göründü. Onun gibi bir elbise giymişti. Sadece rengi yeşildi ve tül detayları da yoktu. Ve çok güzeldi. Belki de Kenan güzelliğini bu kadından almıştı. Güleryüzlüydü ve ona hemen sarıldı. Belki böylece rahatlamalıydı, ama yapamadı.

"Hoş geldiniz kızım. Gelin içeri. Ne kadar güzelmişsin Kenan'ın söylediği kadar varsın."

Yağmur onları yönlendirdiği salona doğru ilerlerken yerin dibine girmeyi istiyordu. Ya da tepeden bir meteor düşebilirdi. Tabi ki sadece onun üzerine.

"Kızı utandırmasana Selma. Başladı yine çenen."

Yağmur Selim Bey'i görünce, Kenan'ın artık kime benzediğini anlamıştı. Aynı kara gözler, aynı burun, dudaklar da benziyordu. Sadece yaşlılıktan dolayı saçlarında grilikler vardı ve her erkeğin sahip olacağı, kaçamayacağı o devasa göbeğe sahipti.

"Merhaba efendim."

Selim Bey genç kızın elini avuçları arasına alarak, karşısındaki koltuğu işaret etti.

"Hoş geldin kızım. Gel otur."

Yağmur, tüm nazikliğiyle koltuğa yerleşti. Kenan tüm bu merasim pek umurunda değilmiş gibi kendini sertçe kızın yanına bıraktı ve elini onun omzundan geçirdi. Genç kız şaşkınlıkla döndü ve gülümserken ne yapıyorsun der gibi başını salladı. Kenan'ın ise suratında büyük bir sırıtış vardı. O yüzden uzatmadı ve başını çevirdi.

"Nasılsınız Selim Bey?"

"İyiyim kızım, iyiyim. Sen nasılsın? Bir hayli oldu seni de görmeyeli ha?"

Yağmur'un omurgası her geçen saniye daha da yamuluyor, utançla kıvrılıyordu.

"Öyle oldu değil mi? Biraz tuhaf bir durum tabi.."

Selma Hanım, elinde bir tabakla hemen aralarına daldı.

"Hem bana diyorsun, hem sen kızı utandırıyorsun. Haydi, sofra hazır."

Yağmur hemen ayaklandı. "Yardım edilecek bir şey var mıydı? Biraz geç oldu kusura bakmayın, fark edemedim de.."

"Yok kızım, rahat ol. Gelin hadi."

Hep birlikte sofraya oturdular. Selim Bey ve Selma Hanım yanyana oturmuş, Kenan ve Yağmur'u göz hapsine almışlardı.

"Yılmaz amcan nasıl?"

AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin