~36~

3.8K 251 3
                                    

Yağmur, aylardır görmek için yanıp tutuştuğu Rachel McAdams filmine gitmek için sabırsızlanırken, Eda'nın acele etmeden hazırlanması dikkatinden kaçmamıştı.

"Neden acele etmiyorsun? Filmi kaçıracağız."

"Hah?" Eda ona şöyle bir baktıktan sonra, elini karnına götürdü. "Ya ben gelmesem olmaz mı? Karnım çok ağrıyor."

Yağmur dudaklarını büzüp ona bakmıştı. Günlerden beridir ilk kez canı değişik bir şey yapmak istemişti. Kenan'ı düşünmeden, kafasını dağıtmak için bir şey.. Belki yaralı kalbine, kararsız ruhuna bir nebze de olsa yardımı dokunur diye istiyordu. Çevresindeki insanlar Kenan'a kızgın olsa da, biliyodu ki onların barışmasını istiyorlardı. Yağmur ise, yanlış kararlar vermeden önce acele etmesi gerektiğini iyi biliyordu.

"Bugün son günü ama, yarın kaldıracaklar filmi."

Eda onun haline o kadar acıdı ki, nerdeyse Kenan'ın onu arayıp yardım istediğini yumurtlayıverecekti; ama yapmadı. Eliyle karnını ovaladı.

"Cidden gelemem. Cırcır olmuşum. Beş dakikada bir sinemadan tuvalete çıkmak istemiyorum."

Yağmur üzgün bir suratla çantasını önüne alıp yatağına oturmuştu.

"O zaman ben de gitmeyeyim. Cdsi çıkar, birlikte izleriz."

Eda birden yatakta doğrulur gibi oldu, sonra tekrar yavaşça yattı.

"Yok! Yani git sen. Ne zamandır görmek istiyorsun bu filmi. Hem sinemada izlemek başka. Kafan da dağılır, keyfin yerine gelir belki."

Yağmur onun buruşuk suratını izlerken, Eda karınını ovalayıp inliyordu. Galiba sırf onun mızmızlıklarını duymamak için gidecekti.

&&&

Patlamış mısırını ve kolasını da alarak salona geçti. Koltuğuna oturdu ve neredeyse boş olan salona baktı. Böyle güzel romantik filme neden az kişi gelirdi ki sanki? Çünkü çoğu kişi onun gibi sevgilisiz ve yapayalnızdı. Koltuğuna iyice gömülüp kendine acıdı. Zaten Kenan'ı da en son üç gün önce yemekte görmüştü.

Bir anda karşısına çıkıp aklını karıştırıyor, sonra birden yok oluyordu. Bu durum canını sıkmaya başlamıştı. Onu affetmek istemiyordu, ama peşinde dolaşsın istiyordu. Ona hakaret etmek istiyordu, ama yanında durup ona sırıtsın da istiyordu.

Hem her şeyi unutmak, hem de unutmamak istiyordu.

Işıklar kapandığında, film başlamadan yanındaki çiftin öpüşmeye başladığını görünce içini çekti. Mısırından bir avuş alıp gözlerini kırpıştırdı.

Kenan'ın bebeğimiz kelimesini unutamıyordu. Onsuz yapamadığını söyleyen dudaklarının kıvrımını unutamıyordu. Ama Kenan onu seviyordu ve bu şimdilik yeterli geliyordu.

Derin bir nefes alıp onun yakışıklı yüzünü kafasından silmeye çalıştı. Bugün sadece kendi için burada duracaktı. Kafasını dağıtmak, filmdeki aşklara bakıp iç çekmek, belki sonunda birazcık ağlamak. Yok, hayır, ağlamayacaktı. Hiçbir şey düşünmeyecekti ve ağlamayacaktı.

"Pardon? Bir dakika geçebilir miyim?"

Başını çevirip soluna baktı. Öpüşen çifti hiç acımadan ayırıp, sağ yandaki koltuğa oturan Kenan'a şaşkınlıkla bakakaldı.

Allah'ım.

Kenan koltuğa yerleşip ona döndü ve sırıttı. Elinde büyük bir kova mısırla, kola vardı. Karanlık salonda, beyaz dişleri hınzırca ona çevrilmişti. Yağmur, kalbinin gümbürdediğini hissetti. Ne sinemadaki öpüşen çiftleri, ne yüksek ses sistemini ne de filmin başlamak üzere olduğunu fark etti.

AŞKIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin