Küllerin Doğuşu | #14

588 29 2
                                    



Medya: Alex&Lisa.

LİSA

Alex gittikten sonraki bir buçuk saati yemek programı izliyormuş gibi yaparken aslında düşünerek geçirdim. Düşündükçe kalbim sıkışıyor, tükürüğüm boğazımda takılıyordu. Hissetmekten nefret ettiğim korku, içimi kemiriyordu.

Alex'i düşünüyordum.

Yalanlarımın izini takip edip ondan ne sakladığımı öğrenip öğrenmediğini, kimleri sorguya çektiğini, daha önce benim girdiğim kaç deliğe girdiğini ve o delikteki kaç farenin kuyruğuna bastığını.. Düşünmeden duramıyordum. Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. Eğer benim yüzümden başına kötü bir şey gelirse zaten gerekli olmayan hayatıma kendi ellerimle son verirdim.

Ama muhtemelen eve eli boş dönecekti. Ted'i çoktan ona bir şey söylememesi için uyarmıştım ve.. Alex benim girdiğim deliklere girmeyecek kadar temiz biriydi. Kimse onu benim gittiğim yerlere almazdı ki. Yüzüne bir saniyeliğine bakan biri bile onun pis işlerle işi olmadığını anlayabilirdi. Temiz kıyafetleri, güzel kokusu ve yürüyüşüyle bile bir aile adamı olduğu belli oluyordu. Bu yüzden bir şey öğrenememiş olması olasıydı ve ben bu olasılığa güvenmek zorundaydım.

Yalan söylediğimi biliyordu ama neden olduğunu anlamayacaktı. Buna izin veremezdim.

Emma, koltukta uyuyakalmış olan Evelyn'i kucağına alıp odasına doğru götürürken telefonum çalmaya başlamıştı. Daha fazla çalıp Evelyn'i uyandırmaması için hızla cebime doğru uzanıp telefonu açmıştım. Şanslı isim Ted'di. Beni yine yanına çağırıyordu ama artık onun için çalışmıyordum. Son işi de yapmış, özgürlüğümü geri almıştım. Gitmeyecektim. Ona siktiri çektim ama işe yaramadı. Elinde beni yeniden ayağına getirmeyi sağlayacak bir koz vardı.

"Pezevengin," demişti. "Buraya gelip beni açıkça tehdit ettikten sonra, inan bana Lisa benimle işin bitmedi."

Ve benim için birini tehdit edebilecek sadece tek bir kişi tanıyordum.

Alex.

Emma beni durdurmaya çalışmadan önce evden çıkmaya başardım. Ted'in yanına geldiğimde ise nefes nefeseydim. Gözlerim korkuyla odasını taradı. Kendimi anılarım içinde kapana kısılmış gibi hissediyordum. Tıpkı yıllar önce gördüğüm o sahneyi göreceğimi sanmıştım.

Ted, kalitesiz toz kokusu ve kanlar içinde yere yığılıp kalmış olan Alex.

Ama her şey normal görünüyordu. Alex burada değildi. Başı yerde oluşmuş kan gölünün içinde durmuyordu. Ted elindeki silahı onun kafasına doğru doğrultmamıştı. Ben ağlamıyordum.

"Hoş geldin, Lisa." dediğinde yeterince sinirle dolup taşmıştım. Masasına doğru yürüyüp yumruklarımı sıktım.

"Ona ne yaptın?!"

"Sakin." diye uyardıktan sonra geriye doğru yaslanıp silahının içine üflemeye devam etti. "Ona bir şey yapmadım. Zırvalıklarını dinledikten sonra gitmesine izin verdim. Şimdi, konumuz bu değil." Silahının sürgüsünü çekip geri bıraktıktan sonra onu masasının üzerine koyup koyu kahve gözleriyle bana baktı. "Benim için bir iş yapacaksın."

Tüm gücümle yüzüne bir tekme atıp onu yere devirmek istedim. Artık katlanamıyordum. Dişlerimi sıktım.

"Senin için hiçbir şey yapmayacağım."

"Dikkat et, Lisa-"

"Sana lanet olası paranı getirdim ve bu iş bitti! Artık senin için çalışmıyorum." Derin bir nefes aldı.

Küllerin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin