Medya: Alex&Lisa&Evelyn tablosu.♥
6 YIL ÖNCE.
LİSA
Ray'in sıkı sıkıya sardığı kravata rağmen kanamaya devam eden kolumu tutup acıyla dişlerimi sıktım. İçimdeki öfkeyi ortaya çıkarıp acıyı ikinci plana atmayı umuyordum ama bıçak yarası buna izin vermedi.
"Yarı yolda yakalandım da ne demek oluyor?!" Ted'in lanet yüzü dibimde bitti. Eliyle çenemi kavradığında istemsizce ona daha çok yaklaşmış oldum. Gözlerini kısarak yüzüne orospu çocuğu ifadesini yerleştirdi. "Param nerede Lisa?" Fısıltısı tehditkârdı. "Kendin gibi paramı da yakalatmışsan eğer.."
Sağlam kolumla onu üzerimden itip yerdeki siyah sırt çantasını ayaklarının önüne doğru tekmeledim.
"İşte. Döl kokan paran!"
Benim yerime parayı düşünüyor olması elbette umurumda değildi ama yine de sol tarafım kanlar içindeyken ve bunun sebebi tam karşımda beni sorguluyorken duygularımı saklayamıyordum.
Kapının önünde dikilen Ray, Ted'in işaretiyle tam iki kilometre boyunca sırtımda taşıdığım 6 bin doları çantadan çıkarıp saymaya başlarken inlememek için sağlam elimle sol kolumu tutup tüm gücümle sıktım. Kravat kan akışını yavaşlatmış olsa da tamamen durmasını engelleyememişti. Kolumdan dirseğime doğru süzülen kan kokusu iyice başımı döndürdü. Ted konuşurken düşmemek için elimi arkamdaki duvara dayadım.
"Paramı çalmaya cüret eden batı yakasındaki elemanlar mıydı yoksa malı verdiğin piçler mi?"
"Kokuşmuş paranı kurtarmaya çalışırken kimlik kontrolü yapamadığım için affet, Ted," İnlememek için bir kez daha dişlerimi sıktım ve titreyen elimi yumruk haline getirdim. Duvardan ayrılıp kapıya doğru yönelmiştim. "Kim olduklarını bilmiyorum ve umurumda da değil! Benim işim bitti. 1 aydan önce sakın arayayım deme."
"Hemen gidiyor musun?"
Çıkacağım kapının önüne geçen Ray beni omuzlarımdan kavrayıp tekrar Ted'e doğru çevirdi ve bir iki adım öne doğru itti. Ted, viski dolu kristal bardağından bir yudum alıp arkasındaki masasına doğru yaslanmıştı. Parasının eksik olmadığına ikna olduktan sonra yavşak gülüşü yüzündeki yerini tekrar bulmuşa benziyordu.
"Kolun pek iyi değil gibi. İzin ver de adamlarıma baktırayım."
Siktir seni çıkarcı orospu çocuğu.
"İstemez. Ben iyiyim."
"Bıçak yarası hemen temizlenmezse enfeksiyon kapar, tatlım. Hem kan kaybetmek senin için hiç de iyi olmaz." Sırıttı. Gözleri artık karnımdaydı. "Artık sadece kendini korumuyorsun sonuçta."
Sadece birkaç saatliğine de olsa bu gerçeği unutmuş sayılırdım. Bunu çok kolay ve çabuk bir şekilde yapabiliyordum ama beynimdeki kırmızı alarm şimdi yeniden devreye girmişti. Artık kasıklarımın aşağıya doğru çekilmesinin sebebinin sadece yürüdüğüm uzun yol olmadığını biliyordum.
Önce havanın soğukluğuna rağmen karnımın etrafındaki sıcaklığı hissettim. Hemen sonra aklıma ultrason fotoğrafındaki minik parmaklar geldi. Ve ultrason fotoğrafına bakıp kendi kendine gülümseyen lanet adam.
Alex.
"Bizim ufaklık nasıl bu arada?" Ted'in tiz sesiyle daldığım düşüncelerden sırılsıklam olmuş bir şekilde çıktım. Onun alaylı bakışlarını görmem beni tırnaklarımı dışarıya çıkarmaya bir adım daha yaklaştırmıştı. "O küçük piç seni çok yoruyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerin Doğuşu
Fiksi UmumEtraftaki onca insana rağmen, yalnız. Duyduğu tüm çığlıklara rağmen, sessiz. Ettiği tüm yeminlere rağmen, günahkâr. Bulanıklığın tam içinde, kurtuluştan çok uzakta. Küllerin Doğuşu, iki umutsuz ruhun hikayesi.. Peki aşk, yetebilir miydi külleri yeni...