Medya: Alex&Lisa.
**Bu bölümle birlikte geçmiş zamana geri dönüyoruz. 30. bölümün devamı niteliğinde olduğu için o bölümü tekrar okumanızı öneririm. Keyifli okumalar. ^^
8 YIL ÖNCE.
LİSA
Bu onun kokusuydu.
Gözlerimi açmamıştım ama biliyordum. Canımın acıyışından anlamıştım. Beni evimde gibi hissettiren bu koku, ona aitti. Onun yatağındaydım. Onun lacivert yorganının altında. Temiz yastığının üzerinde.
Gözlerimi onun bronz renkli saçlarını göreceğimi sanarak araladım. Ama burada değildi. Onun yerine su dolu bir kap görüyordum. Kenarından sarkan sarı bez yorganın üzerini ıslatmaya başlamıştı. Bir de bir çift yeşil göz. Kaşlarımı çatarak sol dirseğim üzerinde doğrulmaya çalıştım ama üzerimdeki ağır yorgan beni kısa bir süreliğine de olsa engellemişti.
"Uykunda konuşuyorsun." Bu Gale'di. Onu olduğundan daha geniş gösteren siyah bir hırka giyiyordu. Gözlerini devirmeden önce ağzına koca bir gofret attı. "Uyanık halinden daha fazla hem de."
Hala uyku sersemiydim. Bu yüzden ona bir cevap veremedim ama yüzüne attığım soru işareti dolu bakışlar benim yerime konuşmuş olmalıydı.
"Sana bakıcılık yapıyorum." dedi ve hemen ardından gözlerini devirdi. Hasta olduğumu ondan öğreniyordum. "Daha dağrusu bunu yapmakla görevlendirildim."
"Alex nerede?"
"Evde değil."
Evde değil? Evet, onu yanımda göremediğimde bunu tahmin edebilecek kadar zekam vardı zaten. Bundan hoşlanmamıştım. Yüzümdeki uyku mahmurluğunun üstüne tatsız bir ifade bindi.
"Benden kaçmasına gerek yoktu." Bunu neden Gale'e söylediğimi bilmiyordum. Bunu neden söylediğimi de bilmiyordum. "Burası onun evi. Yabancı olan benim."
"Harika." Bana patlayabilecek bir bombaymışım gibi korkuyla baktı. "Şok falan mı geçiriyorsun? Sakın bayılıp başıma kalmaya kalkma."
Yüzümü buruşturdum. Bana olan bakışları kendimi deli gibi hissettirmişti. "Ne saçmalıyorsun sen?"
"En son bakıcılık yaptığımda 8 yaşındaydım ve hasta olan köpeğimdi." Gözleri bir anlığına parladı. "Ve ertesi sabah öldü. Beni anlıyor musun? Şu bezi kafana falan koy, bir an önce iyileş."
Artık gözleri devirme sırası bendeydi. Yeni yeni uyanmış kafam daha fazla anlamsız konuşma kaldırmayacaktı. Canım sıkılmıştı ve bunun sebebinin Alex'in kaçıp gitmiş olması olduğu belliydi. Ona anlattıktan sonra beni anlayacağını sanıyordum. Normal bir kız olabilmem için hiç şansım olmadığını. Ama anlaşılan bu ona yeterli gelmemişti. Kime yeterli gelirdi ki?
"Gitti ve seni de dadım olarak mı bıraktı?" Yorganı üzerimden atıp yataktan çıktım. "Gerçekten çok düşünceli bir arkadaşın var." Etrafta kıyafetlerimden hiçbir iz göremeyince sordum. "Eşyalarım nerede biliyor musun?"
"Sanırım gitmeden önce onları makinaya attı."
"Ne yaptı dedin?"
Yatağın üzerindeki su dolu kabı da alıp odadan çıkınca peşinden yürüdüm. Soğuk koridora çıktığımda göğsümden hırıltılı bir kaç öksürük çıktı.
"Alex temizliğe bayılır." dedi kabı geniş mutfaktaki tezgaha gelişigüzel ittirirken. Onun hiç öyle olmadığını ise gofreti yere düşmüş olmasına rağmen yine de onu yerden alıp ağzına attığında anladım. Bana benziyordu. "Ev kadınlığında da bir numaradır. Onu kafaladığın için çok şanslısın. Limonlu mu istiyorsun sirkeli mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/42903450-288-k59547.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerin Doğuşu
Fiksi UmumEtraftaki onca insana rağmen, yalnız. Duyduğu tüm çığlıklara rağmen, sessiz. Ettiği tüm yeminlere rağmen, günahkâr. Bulanıklığın tam içinde, kurtuluştan çok uzakta. Küllerin Doğuşu, iki umutsuz ruhun hikayesi.. Peki aşk, yetebilir miydi külleri yeni...