Medya: Alex&Lisa.
LİSA
Gözlerimi ancak paslanmış demir kapı gürültüyle kapandığında açabildim. Bir an ıslak yerin üzerinde ne aradığımı bilemeden etrafıma bakındım. Koyu gri duvarların arasındaydım. Yere düşmüş siyah kova ve odanın köşesindeki beyaz yatağı gördüğümde anlamıştım. Az önce her ne kadar yapmamamaları için çabalasam da başka bir zehri damarlarımdan içeri akıtmışlardı. Ve tüm saldırılarıma rağmen bana sahip olmuşlardı. Titreyen ellerimi yere dayayarak doğrulmaya çalışırken gözlerimin yaşlarla dolmasına izin verdim.
Yeniden.Hayatım boyunca neredeyse tüm pisliklerin içinde bulunmuştum. Luke'un eve getirdiği adamlarla geçirmek zorunda olduğum saatler, Kara İnci'de çalışan sıska bir orospu oluşum, onun uyuşturucu taşımacılığını yapmam, iş yaptığı adamlarla geçen gecelerim gibi. Ama daha önce soğuk ve boş bir odanın ortasındaki ıslak zeminde çırılçıplak kalacağımı hiç düşünmemiştim. Hiç ummamıştım. Ben izin vermediğim sürece kimse bana dokunamazdı ya da kimse beni denek olarak kullanamazdı. Peki şimdi olan neydi? Bir ya da iki sarhoş herifi yere indirebilecek güce sahip olabilirdim ama öldürmek için eğitilmiş üç koruma beni kolayca hareketsiz bırakabiliyordu. Oradan oraya savrulan oyuncak bir bebek gibiydim. İstedikleri zaman bezden koluma iğne batırabilecekleri ya da üzerimdekileri çıkarabilecekleri bir bebek.
Boğazıma kadar çıkan hıçkırık dürtüsünü bastırmaya çalışarak ayaklarımın üzerinde durabildiğimde sızlayan belim ve ezikler içinde kalmış karnımın acısına karşı gelerek yere doğru eğildim ve ayak bileklerime kadar inmiş külotumu hızla yukarıya çektim.
Bu çok fazlaydı.
Pes etmekle etmemek arasında gidip geliyordum çünkü bu benim için bile çok fazlaydı. Bedenimin çıplaklığı bir yana, artık ruhum da öyleydi. Hissedebiliyordum. Bana bir şeyler oluyordu. Tıpkı hamileliğimde olduğu gibi bende bir şeylerin değiştiğini hissedebiliyordum. Kafamın içinde bir şeyler oluyordu. Patlayacak, az sonra yerinden çıkacaktı. Ve ben bunu nasıl durduracağımı bilmiyordum.Düşe kalka da olsa köşedeki yatağa ulaştığımda yatağın üzerindeki kirli beyaz çarşafı çekip hızla üzerime sardım. Bir saatten önce geri dönmeyeceklerini bilsem de bu çamurlu ayaklarım sayesinde yarısı kire bulanmış beyaz çarşafla daha güvende hissettiğim doğruydu. Yatağa oturmadan önce durup bu düşündüğüme güldüm. Bunu yaparken kurumuş dudaklarımın üzerindeki deri parçalanmıştı ama yine de yaptım.
Güvende hissetmek? Ben bu duygudan çok uzaktım. Ama bilmediğiniz bir yerde, size tamamen yabancı adamların ellerinin üzerinizde gezinirken hissettikten sonra üzerinize sardığınız incecik bir çarşaf olsa dahi güvende hissediyordunuz. Ellerinizle tutunacak bir şeyiniz olması güzeldi. Bana dayanabileceğimi, gücümü yeniden toplayabileceğimi, pes etmenin sadece onlara yarayacağını hatırlatıyordu. Hatırlatıyordu hatırlatmasına, ama hiçbir zaman yeterli değildi. Bana geride bıraktıklarıma yeniden ulaşabileceğimi söylemiyordu.Sesimin duyulmaması için başımı sert yastığın pamuk kokan kılıfı üzerine bastırdım. Göğsümde biriken acıyı hafifletmemin tek yolu buydu. Ya da hafiflettiğimi sanmamın.
Bu kilitli kapının ardında onları kurtarmak için yapabileceğim tek şeyin bir köşede kıvrılıp dua etmek olması beni delirtiyordu. Ted'in onları ortadan kaldırmaya geldiğinden haberleri olacağını sanmıyordum. Haberleri olsa bile ne yapabilirlerdi ki? Tüm adamlar ölmüştü. Silahlarının olması bir işe yaramazdı. Ted'e karşı iki kişi mi savaşacaklardı? Bu savaşın sonucunun ne olduğu başlamadan belliydi. Bu yüzden pes etmek istiyordum. Bu yüzden kendimi bırakmak istiyordum. Onlar olmadıktan sonra buradan kurtulsam ne olurdu?
Ben Alex'siz nasıl yaşanır bilmiyordum. Artık hatırlamıyordum. O gelmeden önce ne yaptığımı, nasıl dayandığımı hatırlamıyordum. Ama o geldikten sonraki her şey hafızamdaydı. O olmadığında ben hiçbir şeydim. Kıyafetlerimi bile katlayamadığımı gördüğünde yüzünde oluşan o gülümseme olmadan ben hiçbir şeydim. Eğer bana hissettirmekten bir an bile çekinmediği sevgisi olmasa kendimi çoktan öldürmüş olurdum. Bunu yapmamış olmamın tek sebebi oydu. Sonra da Evelyn gelmişti. Onun evin içinde koşuşturmadığı bir hayatı hayal edemiyordum. Bunu istemiyordum da. Çünkü ben artık sadece Lisa değildim. Sadece Alex'in karısı da değildim. Ben onun annesiydim. Ona geri geleceğimi söylemiştim. Ona kimsenin dokunamayacağını. Kimsenin ölmeyeceğini. Şimdiyse verilmiş olan tüm sözler tersine dönüyordu. Alex, ilk defa yanımda değildi. İlk defa beni bulmamıştı. İlk defa, hepimizin ölmesinin bizim için tek kurtuluş yolu olduğunu düşünüyordum. Tekrar birlikte olabilmemiz için tek yol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerin Doğuşu
General FictionEtraftaki onca insana rağmen, yalnız. Duyduğu tüm çığlıklara rağmen, sessiz. Ettiği tüm yeminlere rağmen, günahkâr. Bulanıklığın tam içinde, kurtuluştan çok uzakta. Küllerin Doğuşu, iki umutsuz ruhun hikayesi.. Peki aşk, yetebilir miydi külleri yeni...