40. Bölüm

16.8K 740 158
                                    





Hatırlatma ...

"Oğlun gelmiş... "

Bana tek kaşını kaldırdığında ise oturduğum deri koltuktan kalkıp hızla üvey babama doğru yürüdüm. "Neden geri döndü?" Dediğimde adamdan artık soğuk terler akmaya başlamıştı. Elimi kaldırıp sert bir şekilde tahta masaya vurdum. "O'nun için geldi değil mi?" Dediğimde kafasını hızla kaldırıp bana baktı.

Evet onun için gelmişti. O'nu benden alacaktı. Saçlarımı çekiştirip duvara ard arda yumruk attıktan sonra yorulup soluklanırken kısık bir şekilde mırıldandım.

"Eğer onu benden alırsa ikisinide.. İkisini de yemin ederim ki öldürürüm' Bana bakan korkak gözlerini umursamadan arkamı dönüp çıktım odadan.

Kol saatime baktığımda ise saatin 8.20 olduğunu görmemle kaşlarımı çattım. Buluşmaya az kalmıştı.

******

İyi okumalar...

Karanlıktı. Hiç olmadığı kadar karanlık ve soğuk. Kafamı hafif kaldırıp gökyüzüne baktım kısık gözlerle. Yine yıldızlar görünmüyordu şehrin ışıklarından... Yıldızlar bile artık karanlık İstanbul gecesine sönük kalıyordu. Aynı içimdeki iyi Beste'nin bastırıldığı gibi... Eğer iyi Beste güçlü olsaydı sönük kalmak yerine parlardı. Ama böyle bir şey asla olmayacaktı. Benim için geçti artık biliyorum.. Biliyoruz.

Yürüdüm. Yürürken siyah ayakkabılarımın kalın topuk sesinden başka hiçbir ses gelmiyordu. Bu dünyaya gece gibi gelip gündüz gibi gitmek isterdim. Mutsuz gelip mutlu gitmekti benimkisi...

İsteklerim.. Sahi ben ne istemiştim hayatım boyunca? Anne, baba, kardeş! Çok zor şeyler değildi aslında bu isteklerim, vardı ama yoktu. Hani bazen olur ya var ama yok... Var ama hiçbir etkisi yok. Somut bir varlık ama o sadece somut. Görürsün ama konuşamazsın.

Ağrıyan başımı tutup sokak lambasına çevirdim kafamı. Karanlık ve soğuk sokaktaki nacizane tek ışık kaynağıydı halbuki! Ama bu ışık kaynağı tek olmasına rağmen ne kadar da hor görülmüştü? Etrafındaki çöpler, çöplere gelen sinekler... Ne kadar mide bulandırıcıydı.

Aslında bu biz insanların doğasında yok muydu? O direğe bir zarar gelse, yenisi yapılsa yenisine hevesimiz geçen kadar iyi davranırız. Daha sonra ise o çöpler yine hevesi geçilen direğin yanında yerini alır.

Burnumu kırıştırıp hemen direğin önündeki tenha sokağa baktım. Ordan geleceklerdi işte! Kurtaracaktım Aslı'yı. Arkadaşım.. bu sıfat Aslı'ya ne güzel de yakışıyordu benim aksime...

Arkamdaki arabaların farlarının yanıp sönmesiyle daha burada olduklarını anladım. Kim miydi o arkamdakiler? Ateş, Enes, Bilgin, Eda, Can, adamlar... Ha birde tutsak Alexa.

Her şey onun adi bir arkadaş olmasıyla başlamamış mıydı? Kim en yakın arkadaşının sevgilisine göz dikerdi ki? Veya kim en yakın arkadaşının arkasından iş çevirirdi? Buna arkadaş sıfatı bile yakışmazdı ki zaten.

Adi olurdu, şerefsiz olurdu, kalitesiz olurdu, sürtük olurdu ama dost, arkadaş olmazdı. Asla olmazdı. Bu gibi insanlara düşman dahi olunmazdı.

Karanlık sokaktan gelen hareketliliğe baktım kısık gözlerle bir süre... Beş gölge buraya doğru geliyordu! -MULTİMEDİA- Beş gölgenin ne işi vardı? Berk yine adamlarla gelmişti sanırım. Suratımı buruşturdum bir süre, tamam bende tek gelmemiştim ama ben Beste'ydim! O kimdi? Kıçı kırık Berk. Başka da bir bok olamazdı ondan.

Işığa yaklaşan gölgelerin suratı gitgide belli olurken ben ağzım açık bir şekilde Siyah Adam'a bakıyordum. Siyah Adam yalan değil miydi yani? Hani Alexa'ydı!

"Beste'de buradaymış beyler..." Diyen Berk'e baktım bir süre. Göt olmasına göttü ama dakik göttü. Saat tamıtamına 9.45'idi.

"Aslı nerde?" Dedim. Oyun muydu buda? Oyunsa ben bu oyunun piyonu değilde veziri olmayı tercih ederdim çünkü...

Berk'in iğrenç kahkahalarını kulağımı doldurunca çatık kaşlarla baktım anlaması için. Espri mi vardı gülünecek? Neyse salak işte her boka güler diyip çatık kaşlarımı Siyah Adam'a çevirdim.

Sahtecikten gülümseyip "Oyuna mı geldim?" diye sordum. Siyah Adam'ın yerine cevap veren Berk'e göz devirip onlara doğru ilerledim hızlıca. "Evet." Demek de neyin nesiydi?

Onlara ilerlemele Berk şaşkına dönsede hemen belinden bir şey çıkarıp bana doğrulttu. Çıkardığı şeye baktım hızlıca. Siyah olduğu için gecenin karanlığında pek net göründüğü söylenemezdi.

Silah!

"Uu çok korktum. " diyip birazcık daha ilerlemeye başladım. Bana motorla çarpan iki çocuğun Berk'e 'Deli lan bu.' Dediğini duysamda boş verdim. Bi kaç ergenle uğraşamazdım değil mi?

Siyah Adam'ın, Berk'in silahını indirmesiyle şaşkınca ona baktım. Beni mi korumuştu şimdi bu?

Arkadan siyah arabanın yaklaşmasıyla arabaya baktım ama siyah film çekmişlerdi ibneler!

"İşte geliyor Aslı'cık. Alexa'yı getir ve bu kelepçeyi sana takmamıza izin ver yoksa kötü olur." Diyen Berk'e göz devirip arabaya daha dikkatli baktım.

Birazdan Aslı'yı görecektim.

Çok az bir zaman kalmıştı.

Hadi!

Kapının açılmasıyla yüzü gözü kanlar içinde kalan Aslı'yı görünce dengemin bozulmasına şaşmadım. Beni tutan Siyah Adam'ı umursamayıp karşımda yaralar içinde olan Aslı'ya baktım.

Lanet olsun ona ne yapmışlardı böyle? "Aslı?" Diye sessiz bir şekilde fısıldamama mani olamadım... Olamazdım zaten.

Bana gözleri yarı açık yarı kapalı bakan Aslı'ya hüzünle baktım. Sanki ayaklarım beni taşımıyormuş gibi hissediyordum. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Eskisine göre daha iyi olduğum sırada arkamı dönüp 'gel' komutu verip Siyah Adam'a baktım. Eğer planım işe yararsa bu iş burada, bu gece, bu saat ve bu dakikada bitecekti.

Arkadan bizimkilerin yaklaşmasıyla sert bir şekilde Alexa'ya baktım. Hepsi bu kaltak yüzündendi. Bilgin'in tedirgin suratıyla karşılaştığımda kafamı aşağı yukarıya salladım kollarındaki Alexa'yı bırakması için.Bilgin'in Alexa'yı bırakmasıyla güçlü iki el kollarıma soğuk metali geçirmişti.

Salak saçma sırıtan Berk'e dönüp "Ee şimdi ne olacak?" Dediğimde hızla silahını çıkarıp Aslı'ya doğrulttu. Gitmeye çalışsamda güçlü kollar buna mani olmuş silahın patlamasına kısmen de olsa izin vermişti.

Berk'in "Bu olacaktı." Demesiyle bir kere daha ölmek istedim. Kaçıncı isteyişim bende kestiremiyordum artık.

********

Bölüm Nasıldı?

Öncelikle kitabımın taklit olduğunu söyleyenler var. Başkası olsa pek takmazdım ama başka bir yazar olunca taktım arkadaşlar. Bakın ben burada emek hırsızlığı yapmıyorum, kurgu bana aittir ama hala taklit olduğunu düşünüyorlarsa bu kişiler, yapabileceğim hiçbir şey yok. Ne olursa olsun bu kitabın belirli bir okuyucu kitlesi var ve ben bu okuyucu kitlesini yarı yolda bırakamam. Emeğe saygı duyarım duyana da teşşekürler.

Herkese iyi akşamlar <3

Yorum ve votelerinizi bekliyoruuuuuum...

KÖTÜ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin