33. Bölüm

20.1K 1K 373
                                    







Hatırlatma...

Sonunda konuşan Ateş olmuştu. "Alexa ile sevgili değiliz." Dediğinde bana baktı. Omuz silkip sigaradan bir nefes daha çekerken Ateş'in sinirlendiğini görebiliyordum. Bana bir adım atıp duvarla kendi arasında sıkışmamı sağladı. Ben ise hala umursamaz bir şekilde sigaradan nefes çekiyordum.

Ateş sinirlenip sigarayı alacakken kenarda oluşturduğu boşluktan çıkıp sigarayı ayağımla ezdim. Ateş'in çatık kaşlarına bakıp gülümsedim. Sanırım konuşma sırası bendeydi.

"Canın cehenneme, Ateş." Diyip arkamı dönmemle kolumun tutulup Ateş'in dudaklarını hissetmem bir oldu. Gözlerimi pörtletip Ateş'e bakarken o gözlerini kapatmış sert bir şekilde dudaklarımı sömürüyordu.

Sonunda şaşkınlığımdan çıkıp onu itelemeye çalıştığımda daha sert bir şekilde öpmeye başlamıştı. Bütün gücümü dizime verip ona tekme atacakken bacağımı bir eliyle hapsedip beni duvara yaslaması bir oldu.

Bu hareketiyle son derece açılan ağzım Ateş'in gülümsemesine neden oldu. Açılan ağzımı dili doldururken tek düşündüğüm kusmak istememdi. Ateş'i daha sert itip kaslı gövdesini yumruklamaya başladım. Böyle olamazdı olmamalıydı. Ben Beste'ydim ve böyle adi bir erkeğin beni ikinci kez öpmesine izin veremezdim.

Ateş'in bir andan çekilmesiyle yere düşmem bir oldu. Bedenimi artık kaldıramıyor gibi bir halim vardı. Yere ifadesiz bir şekilde bakarken bulanık görüyordum. Yumruk ve inleme seslerini duyduğumda bile kafamı kaldırıp bakmadım. Zaten Bilgin'den başka kim beni kurtarabilirdi ki? Ateş'in inlemeleri artarken gözlerimi kapatıp kafamı duvara yasladım. Bu tattığım ikinci iğrenç şeydi. Birincisi de Ateş'in dudaklarıydı ama olsun.

Ateş'in inleme sesleri kesildiğinde göz hizama siyah botlar girdi. Kafamı kaldırıp bakmaya mecalim kalmadığından öylece durup bekledim. Hem olayın şokundan hemde kendimi savunamadığımdan öylece oturuyordum. Bilgin derin bir nefes alıp bir kolunu belime bir kolunu da bacağıma koyduğunda aldığım kokuyla kapalı gözlerimi yavaşça araladım. Bu koku Bilgin'in kokusu değildi.

Beni taşıyan kişiye baktığımda gözlerimi kapatıp gülümseyerek "Teşekkür Ederim." Dedim. Beni kurtaran kişinin kahverengi gözlerini üzerimde hissederek kendimi onun kollarında uykuya bıraktım.

********

Beste gözlerini kapattığında kendini saran güçlü kollar sayesinde güvende hissediyordu. Yada Beste, bu duygu karmaşasını böyle yorumluyordu.

Gözlerime hücum eden güneş ışıklarıyla yeni bir güne daha merhaba demiştim. Yattığım yabancı yataktan doğrulup erkeksi yabancı kokuyu içime çekerek esnedim. Bu kokuyla gözlerimi kapatmış bu kokuyla uyanmıştım. Değişik duygulardan soyutlanan kalbimde bunları hissetmem benim için tam bir mide bulantısıydı. Kendi düşüncelerime yüzümü buruşturup kafamı dağıtma ihtiyacı hissederek odayı incelemeye koyuldum.

Oda genellikle siyah ve beyaz ağırlıklıydı. İyi ve kötü gibi zıt olsalar da bu renkler, bir araya gelip dekore edildiğinde ortaya şahane ve şık bir tablo çıkıyordu. Siyah çarşaflı ama kirli beyaz yorganı ayaklarımla itip yatakta iyice gerindim.

Ben gerinme işlemimi sürdürürken kapının açılmasıyla gözlerimi kapıdaki kahverengi gözlere kenetledim. Daha adını dahi bilmediğim birine güvenmem normal miydi bilmiyorum ama ben gerçekten bu kahverengli gözlü çocuğa güveniyordum.

Boğazını temizleyip konuşmaya başladığında bende üstümü düzeltmiş yataktan kalkıyordum. 'Ben Toprak.. Toprak Kara.'

Başımı sallayıp yanına doğru ilerledim. Bu soy ismi tanıdık geliyordu ama çıkaramadım şimdi. Daha fazla uzatmayıp Toprak'ın karşısına doğru ilerledim. Elimi uzattığımda gülümseyip o da elimi sıktı. 'Bende Beste... ım Hancızadeoğlu' soy adımı hıphızlı söylediğimde kaşlarını kaldırıp bana şaşkınca baktı. Ne yani soy isminden utanan insan olamaz mı? Baba sevgisi görmeyen bi kız olarak utandığım doğrudur. Hele de annemin anlattığı gerçeklerden sonra benden Beste Hancızadeoğlu diye gururla kendimi tanıtmamı beklemeyin.

KÖTÜ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin