~●~
Hiç durmadan kan bulaşmış
tişörtünü su ile temizlemeye çalışıyordu. İşini her ne kadar titizlik ve soğukkanlılık ile yapsada bu sefer tişörtüne bulaştırmıştı. Bu işleri yaparken farklı tişört giymeyi pek sevmezdi. Her kimi öldürürse öldürsün son gördükleri kişinin hep aynı olmasını isterdi.Farklı görevleri de oluyordu ama görev olarak en sevdiği buydu. Onun evi karargahtan başka bir yer değildi. Buradaydı, bu işleri yapmak zorundaydı, kaderi böyle yazılmıştı. İnsanları gözünü kırpmadan öldürüyordu. İşi buydu. İnsanların canını almak. Gizlice ve yasa dışı iş yapan şirket patronlarını , kendisine emredilen kişileri öldürüyordu.
Sizin beklemediğiniz bir anda karşınızda veya arkanızda yerini alıp bekliyordu. Canınızı zevkle almak için bir sebeple gelip işini profesyonel şekilde yapıyordu ve hiç var olmamış gibi kayboluyordu.
Kimseye acımıyordu. Çünkü kimse onun ailesine acımamıştı. Tişörtünü yıkadıktan sonra kurusun diye düzgün bir yere koydu. Soğuk olsada atleti ile kaldığı için öyle uyumaya karar verdi.
Kalktığında saat 4'tü güneş yavaş yavaş ışıklarını sızdırmak için bekliyordu. Kalkıp yüzünü yıkadı. Bu pis ve işe yaramayan musluğu sevmiyordu.
Evine doğru yola koyuldu. Karargah onun gerçek evi de olsa biraz insancıl gözükmek için kendine bir ev tutulmuştu. Bu boş evde insan gibi durmak ona çok saçma gelsede bunu yapmak zorundaydı çünkü patronu öyle istiyordu.Daha çok genç bir kızdı halbuki ama canını aldığı kurbanları kendi yaşını geçiyordu. Lise son sınıftaydı.
Her canını aldığı kişi haberlere manşet oluyordu. Geçen haftaki manşet herkesin diline dolanmıştı. Ünlü bir patronun kızını canlı bir şekilde şehrin dışında nehir yakınlarında bir yere gömmüştü. Karanlıkta yaptığı için kimse onu görmemişti. İşlerini pek gizli yapmazdı. Kimseden korkusu yoktu. Şu ana kadar hiçbir polis onu yakalayamamıştı.
Küçük oyunlarla polislerin ilgisini farklı yere çektiği için polislerin kızı bulması iki hafta sürmüştü.Gittiği okulda da bütün öğrenciler korkuyordu. Onun kim olduğunu bilmiyorlardı fakat onlarında başlarına gelmesinden korkuyorlardı. Bu aralarda pek okula gidiyor sayılmazdı.
Kendini her zamankinden daha yanlız hissediyordu. Belkide hayatta üzüldüğü tek ve en çok şeydi ailesi olmaması. Eğer ailesi olsaydı böyle şeyler yapmazdı. İnsanların canını almazdı. Olmayan ailesinden nefret ediyordu onu yanlız ve ucu bucağı olmayan hayata bıraktıkları için.
Belki onlarında bir suçu yoktu. Ailesine bunları yapanları bulup tek tek dilimleyerek öldürmek istiyordu. İçindeki kin ve intikam onu katil yapmıştı.
Fakat kendisinin bilmediği bazı şeylerde vardı. Bildiği hâlde sakladığı gerçekler gibi.
Babası da onun gibiydi. Ailesinide bu yüzden öldürmüşlerdi. Babasının ayak izlerini takip ederek yaşıyordu belkide. Kendi kaderini biliyordu. Babasına olabileceklerini bildiği gibi.
Sonunun aynı olduğunu bildiği gibi...Evine geldiği zaman gidip mutfakta ne varsa onu yemeyi düşündü. Tabikide buzdolabında bir şey kalmamıştı. Ne zamandır eve gelmediğini hesaplamaya çalıştı fakat bulamadı. Odaya çıkıp insaları öldürdüğü zaman giyindiği ve şu anda da üstünde olan tişörtünü çıkardı. Normal bir kıyafet bulmaya çalıştı bir gömlek ve pantolon giyip saçlarını yaptı. Tekrar salona gidip çekmecede olan parasını aldı.
Markete girdiğinde,eve gittiğinde hemen karnını doyurabilecek bir şeyler aldı. Kahvaltısını yapıp okula yetişmesi gerekiyordu.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Teen FictionEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.