Bölüm 21

110 13 8
                                    

Ezberi olmaz aşkı anlatan kelimelerin. Bir nakış gibi yüreğe işlenir ve zamanını bekler dile gelmek için. Sonu her ne olursa olsun, hangi duyguya hayat verirse versin içinde saklanmamalı aşka dair hiçbir söz. Sakladıkça yok olacağını düşünenler, kendilerinden yok olanı gördükçe anlayacaklar.

Biliyordu aslında Mehmet bunun çok aceleye geldiğini ama içindeki ses Deniz' inin sesiydi. Yüreğinin üzerine elini her koyduğunda yaptığının doğru olduğunu söylüyordu ona. Mısra şaşırmıştı elbette çünkü daha çok iyi tanımıyordu onu. Mehmet' de bir anda kabul etmesini beklememişti zaten. Böyle bir teklifi planlarken tüm olasılıklara hazırlamıştı kendini. Üç türlü sonuçlanmasını beklemişti. Ya bir anda kestirip atıp böyle bir şeyin imkânsız olduğunu söyleyecekti ki bu en kötü sonuçtu onun için; ya birbirimizi yeterince tanımıyoruz, sence de biraz erken olmadı mı deyip açık kapı bırakacaktı, bu da kabullenebilir bir durumdu veyahut da onu yeterince tanımış olacağını umarak teklifini hemen kabul edecekti. En sonuncusu en mükemmel tablo gibi gözükse de tüm bu engelleri bir anda aşacak gibi görünmüyordu. İşte bu gece Mehmet için sonuçlanabilecek en iyimser şekilde noktalanmıştı. Alınan ortalama yanıtlar her zaman açık bir kapıya açıldığı için dışarıda kalma riskini de azaltıyordu. Bu yanıt sevindiriyordu onu ve buna kendi de şaşırıyordu. Yeniden bu heyecanları yaşamayı öyle özlemişti ki. Suçluluk duygusu yoktu artık içinde çünkü kimse onu Deniz' i ne çabuk unuttun diye suçlayamazdı. Onu unutmayacağını, unutmadığını göğsünde ondan kalan hediye ile her zaman hatırlayacaktı zaten. Geriye tek bir sorun kalmıştı. Eğer Mısra' nın cevabı olumlu olursa bunu Sevim Hanım' a ve Erkan' a en iyi şekilde nasıl anlatacaktı? Onlar Mehmet' in hayatında o var olduğu sürece her zaman olacaklardı. Kırılabilirler mi bu kararıma diye geçirdi içinden ama o son konuşmalarında Sevim Hanım' da böyle bir şeyin vakti geldiğini söylememiş miydi zaten? Yok, yok beni mutlaka anlayacaklardır diye tekrarladı içinden. Hafta sonu ilk iş gidip bu konuyu onlarla konuşacaktı. Artık güzel bir uykuya ihtiyacı vardı tüm bu yaşananlardan sonra. Yarın çok farklı bir gün olacaktı belki de onun için. Bütün bu düşüncelerin sarhoşluğunda yatağına uzanıp derin hülyalara daldı yarını düşleyerek.

Eve nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu Mısra. Tüm yol boyunca olanları düşünmüş, çok çabuk gelişen aralarındaki bu duygunun adını koymaya çalışıyordu kafasında. Birinden kısa sürede hoşlanabilirdin belki, belki de âşık da olabilirdin ama evlenmeyi düşünmek bu süre içine sığdırılabilecek bir olgu muydu? Onun ne hissettiğinden daha çok kendinin ne düşündüğü önemliydi şu an. Mehmet neresindeydi onun hayatının? Hangi noktada girmişti ve hangi ismi vermeliydi içinde onu bu kadar değerli yapabilmek için? Evlenelim demişti hem de öyle bir demişti ki bunu düşleyen her kadının asla ret edemeyeceği şekilde. Bütün bu gece yaşananlar bir rüya gibiydi sanki belki bir masal, o da bu masalın kahramanıydı. Çok sevilen bir külkedisi, öpülüp de yeniden hayata döndürülmüş bir prenses gibi. Onu öylesi özel hissettirmişti ki, Mehmet' e sarılıp öpmemek için zor tutmuştu kendini. Şaşırmıştı ve hiç beklememişti bu kadar kısa bir süre içinde ama hayat öyle garipti ki çoğu zaman, neyin kısa neyin uzun süreceği belli olmadığından, tekliflere soğuk da olmamak gerektiğini öğretiyordu ister istemez.

Hayatında ondan önce çok değerli biri olduğunu saklamamıştı Mehmet. Onu her andığında gözlerinin dolduğunu gördükçe etkilenmişti de Mısra. Peki, şimdi birden bu kararı alırken ne değişmişti hayatında. Tüm yaşamı boyunca elbette yasını tutmayacaktı ama bu kısa sürede onu sevebilecek kadar ne değiştirmiş olabilirdi hislerini? Sen benim ikinci şansımsın demişti. İlkini hayat benden alırken bir tercih yapamamıştım ama şu an bir hakkım var ve ben cesur davranıp bunu da kaybetmek istemiyorum derken gözlerinin içi parlıyordu. Bunu görmüştü Mısra. İşte o adam benim derken kendinden ne kadar da emindi. Onu mutlu edeceğinden, yaşadığı tüm şeyleri unutturabileceğinden ve onu gerçekten seveceğinden o kadar emindi ki. Böyle bir his yalan olamazdı ya da bir aldanış. Tüm bu emek, teklif geçici heveslerin ürünü olamazdı işte bu yüzden inanıyordu ona. İnanıyordu inanmasına da zaman doğru zaman mıydı acaba? Üstelik kafasını kurcalayan başka bir şey daha vardı ve bugün sonuçlandırdığını düşündüğü şeye çok da yaklaşmıştı. İlk bu işi halletmeliydi. Özgür olmalıydı tamamen belki de o zaman her şeyden arınıp doğru kararı verebilecekti. Evet, evet ilk bu işi halletmeliydi yarın. Gidip yüzleşmeliydi gerçekliğiyle. Sonuç ne olursa olsun mutluluğunun buna bağlı olduğunu düşünüyordu. Gözleri yorgunluktan yavaşça kapanırken şimdilik ailesine bir şey bahsetmemenin daha doğru olacağını tembihledi kendine. Bu bitince vereceği cevaba göre onlara her şeyi açıklayabilirdi nasıl olsa. Uyku bedenini esir alırken muhteşem günün etkisiyle dudaklarında beliren gülümsemeyi fark etmeden daldı geçte olsa derin düşlerin içine. Yarın uzun bir gün olacaktı onun için.

Yüreğin Bende KaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin