Bölüm 28

52 4 14
                                    

Kaçar gibi yaşanmaz aşk, kalır gibi sahiplenmelisin. Sahiplenmezsen eğer ne kaçışların yol olur sana, ne de kalışların sığınacak bir yuva. Bir hüznün ardına saklandıkça sobeler durur hayat seni. Cesaret dedikleri kendi seyir defterini yazacak tecrübeye sahip olmaktır kimi zaman, kimi zaman da her acının, her kederin ve her mutluluğun posasını toplayabilecek geniş bir heybeye sahip olmaktır. Bu heybe aşktır aslında, her seyir defterinin artığını toplayıp süzen ve sonucunda en doğalını bulan bir ayraç misali. Sonu olduğunu bile bile her ömür, yine de adar kendini karşılıksız bir aşka ve heybede kalan iyi süzülmüşse eğer beden olmasa da, sonunda yaşanmışlıklar olur ölümsüz olan.

Mehmet' de farklı bir güne uyanıyordu bugün. Dünkü yaşananlardan sonra gelecek ile ilgili yeni planlar yapmaya başlamıştı bile. Mısra' yı, cevabını bilse bile güzel bir teklif ile yeniden inandırmalıydı sevgisine. Akşamdan beri bunu düşünmüş ve neredeyse gözüne uyku girmemişti. Farklı olacağı gibi, heyecan vericide olmalıydı ve Mısra böyle bir şeyi hiç beklemiyor olmalıydı. İşi zordu zor olmasına ama Mehmet' de bu konularda kendine güvenirdi her zaman. Yatağında tembelliğin tadını çıkartırken birden telefonu çaldı. Arayan Mısra' ydı. Heyecanlanmıştı, sanki bu duygulara yabancı gibi. Yatağında doğrulup usulca açtı telefonu.

" Günaydın bir tanem." dedi Mısra o güzel sesiyle,

" Ne o uyandırdım mı yoksa?" diye devam etti.

" Elbette hayır. Seni düşünüyordum bende. Bu aralar bundan başka bir işim yok zaten."

" Öyle mi? Şikâyetçi misin yoksa?"

" Aksine seni düşünebildiğim her nefes için şükrediyorum Rabbime."

" Başlangıçta öyle oluyor derler. Sonra sıkılmayasın benden?" diye sordu gülerek sanki bir şeylerden de emin olmak istermiş gibi.

" Sıkılmak mı? Sıkılmak için sıradan olmalısın benim hayatımda. Oysa öyle teksin ki bende, yanına en çok yaklaşan sadece fütursuz özgüvenim, o da çakır keyif zamanlarımda."

" Hım demek öyle. Unutma böyle güzel sözlerin devamı gelmeli. Benim aşktan anladığım yeteri kadar değil yettiği kadar olanı. Tadı damağımda kalan zevklerin geçici olduğunu bildiğim için iliklerime kadar hissedeceğim kadar özümsemeliyim her anı. Anlıyor musun?"

" Bende söz çok bir tanem. Boşa harcanan zamana gülen biri olarak içini doldurduğum her anlam değerli benim için."

" Tamam, o zaman sana güzel bir haberim var."

" Öyle mi? Merak ettim doğrusu."

" Akşam seni yemeğe davet ediyorum. Benim için çok özel olacak bir akşam yemeğine."

" Tamam, nerede buluşuyoruz. Sen söyle yeter ben orada olacağım."

" Bizim eve bekliyorum seni. Ailem ile tanışmanı istiyorum. Sence de bunun vakti gelmedi mi?"

" Sizin eve mi?"

" Ne o? Hoşuna gitmedi sanki. Yoksa bunun doğru olmadığını mı düşünüyorsun? Öyleyse söyle, eğer istemiyorsan bunu erteleyebiliriz ama ailem seninle tanışmak istiyor."

" Hayır. Elbette bu çok gurur verici bir şey benim için sadece beklemiyordum, şaşırdım o kadar."

" O halde geliyorsun."

" Sen isteyeceksin de ben hayır diyeceğim öyle mi?"

" O halde?.."

" Geliyorum tabi ki. Kaçta gelmeliyim? Öncesinde dikkat etmem gereken şeyler varsa ipucu ver de rezil olmayayım."

Yüreğin Bende KaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin