Bölüm 29

33 4 1
                                    

Her şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini kabullenmek cesur gözlerin işi çoğu zaman. İnsan içinde büyüttüğü şeylere her ne zaman bir isim koymak istese, "doğrusu bu" söylemiyle kandırır kendini farkında olmadan. Evet doğrusu bu, bu ki aksini düşünmek bile ürkütmeye yeter tüm benliğini. Ne kaybettiğinle değil kazandığınla övünür durursun.

Başladığı noktada çözülür aslında tüm düğümler. Farklı uçlarından başladığın sürece ortak nokta diye bir şey olmaz hayatında ve çabaladıkça kendini boğarsın en çok. İlle de bir çözüm arıyorsan düğümlendiğin yeri göreceksin ve büyük kayaları aşındıran şeyin aslında küçük damlalar olduğunu hiçbir zaman unutmayacaksın. Yorulmayacaksın, korkmayacaksın ve aşka dair ise tüm umutların, içine ördüğün tüm duvarları yine aşkla ıslatacaksın.

Mehmet o gün o evden ayrılırken çözülmez duvarların olduğu gerçeğini kabullendirmişti içine oysaki unuttuğu bir şey vardı. Sen sırtını dönsen bile aşkın kolları sana açıksa, öylece çekip gidemezsin. O sırtını döndüğünü düşünse de Mısra gözlerini bırakmıştı bile giderken. Kapıdan çıktıktan sonra usulca arabasına doğru ilerledi. Sırtında taşıyabileceğinden fazla yük vardı bu gece Mehmet için. Söylenen her sözün altını çize çize benliğine kazıyordu. " Sana inanmıyorum.", "Bu bir saplantı sadece."... Zeynep Hanım' ın sözleri yankılanıp duruyordu beyninde ama bilmediği bir şey vardı. Bir erkeğin kalbine kazınan aşk, kadınınkinden farklıydı ve değil çekip gitmek, uzaklaşmak bile intihardı onun için. Öyle süslü birkaç sözle koparabileceğini sanıyordu ama yanılıyordu işte.

Arabanın uzaklaşan sesiyle Mısra' da uzaklaşıyordu kendinden yavaş yavaş. Annesi her ne kadar arkasından kendini kabul ettirici cümleler de kursa ve bunu her ne kadar babasına onaylatmaya çalışsa da duymuyordu hiç birini. Herkesi, her şeyi arkasında bırakarak tek bir söz bile etmeden yavaşça odasına çıktı. Kapıyı kapatırken tüm seslerde dışarıda kalmıştı tıpkı az önce çekip giden hayatı gibi.

Mısra' nın yukarı çıkışından sonra bahçede yalnız kalan Zeynep Hanım hala haklılığını ispatlamaya çalışıyordu Şahin Bey' e.

" Sana demiştim bu işin arkasında bir iş var diye. Bak gördün mü işte sırf o kızı unutamadığı için yakınlaşmış kızımıza. Sence de bu bir saplantı değil mi?"

" Abartıyorsun Zeynep. Mısra ile tanışmaları daha öncesine dayanıyor bunu kızımız da söyledi."

" Saf olma lütfen. Bir insan bir şeyi kurgulamak istese elbette her şeyi öncesinde planlayacaktır. Nereden biliyorsun bu tanışmanın bir kurgu olmadığını. Eğer ben ölsem ve benim organlarımı bağışlasanız, bunun kime verildiğini hiç merak etmez misin sen?"

" Saçmalama lütfen bu hoş bir örnek değil."

" Cevap ver lütfen, merak etmez misin hiç?"

" O sırada seni kaybetmiş olmanın acısından başka bir şey umurumda olmayabilir bence. Başka hiçbir şeyi bilmek istemeyebilirim."

" Peki ya sonra? Duygular biraz daha soğuyunca."

" Bilmiyorum Zeynep, bu kolay kaldırılabilecek bir duygu değil sanırım."

" Bende tam da bunu diyorum işte. Delicesine sevdiğin birine ait parçalar bir başka vücutta yaşayacak ve sen de bunu bileceksin, hiç de merak etmeyeceksin. Buna beni kimse inandıramaz."

" Yalnız burada unuttuğun bir şey var, ya kızımızın hissettikleri ne olacak? Bunların yalan olmadığından eminiz en azından."

" Geçecek Şahin. İlk başta çok acıyacak ama geçecek. Zamanla bizim doğru söylediğimizi o da görecek."

" Unutma, o artık dizinin dibinde seni dinleyen küçük kız çocuğu değil, kendi kararlarını verebilecek koskoca bir kadın. Ona bazı şeyleri zorla kabul ettirmeye çalışırsan bizden daha da uzaklaştırırsın bunu unutma."

" Evet belki zorla değil ama istemesini sağlayarak olacak. Kolay değil ama kızımın bir kez daha hayattan kopmasına izin vermeyeceğim."

" Farkında mısın bilmiyorum ama Mehmet onu hayattan koparan değil bağlayan şey aslında. Sen çekip aldığında daha mutlu olacak mı sanıyorsun?"

" Böylesi saplantılı bir aşk onu mutlu etmeyecek biliyorum. Kızımız doğru bir tercih yapacaktır bence."

" Bence de böyle bir tercih içine sokmamalıyız onu. Unutma hayatta yapılan tercihler hep bir tarafı mutlu eder ve ya biz bu işin diğer tarafında olursak?"

" Bunu düşünmek bile istemiyorum. Kızımız bize sırtını dönemez bunu sende biliyorsun."

" Ben şunu biliyorum, aşk bir tercih meselesi olduğunda kaybetmemiştir hiçbir zaman. Bunu zamanında biz de yaşamıştık unutma. Annemlerle senin aranda kaldığımda kimi tercih ettiğimi sen daha iyi biliyorsun."

" Bu aynı şey değil biliyorsun üstelik de ben haklıydım ve sen de tam da bu yüzden benim yanımda yer aldın."

" Bu da farklı değil. Aşk diyorum sana, senin doğruların yok onun doğruları var sadece ve sen ne kadar ısrar etsen de elinden çekip gitmesine mani olamazsın bunu biliyorsun."

Derin bir suskunluk çökmüştü geceye. Herkes kendi doğrularında yitip giderken bilmedikleri bir şey vardı. Sonu belirleyen kabul edilenler değil, henüz verilmemiş cevaplardı aslında. İşte bu gece verilmemiş o cevaplar, gün ışıdıktan sonra belki de hiç istenmeyen kararlara dönüşecekti kim bilir.

Yüreğin Bende KaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin