Bazı aşklar ölümsüzdür ama bazıları ise ne yaparsan yap ölümüne güzdür. Hangi mevsimdeyse insan onu yaşar ve kader dedikleri şey aslında mevsimine uymayanı yaşamaktır sadece. Umut ise sınırını çizemediğin tüm duyguları barındıran bir liman sanki içinde. Kaç kalp kırığı, kaç hüzün, kaç eksik kalan parça bilemediğin. En çok neye ihtiyaç duyar ki insan? Yaşamak için mi yoksa yaşatmak için mi tüm bu savaş? Kalemin kağıda sürgünlüğü gibi nefesin hayata tutunuşu sanki. Her bir başlangıç öyle eskimiş sonları unutturur ki bedene, bir bakmışsın yorgunluğun anlamı bile değişivermiş hüzünlü gözlerde.
Hayat...
Tadında burukluk olsa da adında bir ışık var ne tuhaf.
Gitmek mi unutturur bazı şeyleri yoksa kalan mı unutmaya meyillidir çoğu zaman bilinmez. Deniz kendini değil en çok Mehmet' i bırakmıştı aslında geride. Yanan gözlerin uykusuzluğu değildi sadece bu. Her veda şu ya da bu şekilde adına yakışırdı elbet ama ya anlamsız olan? Ya apansız olan? Deniz' i tanıyorsa eğer bir veda değildi bu. Böylece çekip gidemezdi hayatından. Bir son sadece ateşini bırakır geride. Kor olan yürekse eğer kaç kez yandığının ne önemi var ki? O gün o hastane koridorunda Deniz' i teslim ederken doktorların eline söz vermişti kendine Mehmet. Ailesinin aksine o kadar çabuk vazgeçmeyecekti Deniz' den hem de her hücresinden. Sevim Hanım o gün, o kağıdı imzalayarak Mehmet' e ait bir parçayı da vermişti hiç sormadan ama bu kadar kolay değildi vaz geçmek.
Sevgi bir ucu boşlukta salınan bir ip gibiydi. Çektiğinde sonunun ne olacağını bilemediğin bıraktığında ise kaybolacağından korktuğun, çok garip. Ne bırakmıştı geriye ve neydi şimdi arta kalan? Onun gözlerinden uzak her renge yabancıyken, kalan mıydı şimdi yani onu unutturmayacak olan? Komik. Her uzvundan vaz geçebilirdi belki sonu bir başka hayat olacaksa eğer ama kalbinden asla. Biliyordu çünkü Mehmet, bir beşer sığdıramasa da kendini şu koskocaman dünyaya bir küçük kalpte demirlemek en büyük hayali olmuştu her insanın çoğu zaman.
O gece Deniz gitmişti evet ama kalmıştı da aynı zamanda. Avuçları avuçlarından ayrılırken kokusu kalmıştı, gözleri gözlerinden ayrılırken bakışları kalmıştı, içten içe veda ederken bile yüreği kalmıştı en çok. Sevim Hanım ve Erkan bir süre Mehmet' e bakındıktan sonra hastane koridorlarında omuzlarında acı bir yükle ayrılmışlardı oradan. Mehmet gidene kadar beklemişti onları. Erkan ayrılmadan önce imzaladıkları kağıdı doktora teslim etti. Deniz' ini teslim etti onlara. Mehmet uzaktan her şeyi izliyordu. Doktor teselli edici birkaç söz söyledikten sonra yolcu etti Erkan' ı ve hemşirelerine hemen ameliyathaneyi hazırlamalarını söyledi. Şimdi başlıyordu asıl yuvadan ayrılış işte. Dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovaladı ve gözlerini bir an olsun ayırmadı Mehmet girdikleri o kapıdan. Sonunda kapı açıldı. Hemşire içinde Deniz' in organlarının olduğu kutularla çıktı dışarıya. Hızlıca koridorda ilerleyip dışarıda onu bekleyen ambulansa bıraktı elindeki emaneti. Ambulans büyük bir gürültüyle hareket etti. Mehmet hemen bir taksi çevirip arkasından takip etti ambulansı. Trafikte o kadar hızlı ilerliyordu ki Mehmet' de taksiciye ambulans içinde gidenin yakını olduğunu söyleyip gaza basmasını istedi. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra başka bir hastaneye gelmişlerdi şimdi. Hızlıca acile yanaştı ambulans. Mehmet' de hemen arkasından girdi içeriye. Adam elindeki kutuyu acilde bekleyen doktorlara uzattı. Kutuyu alır almaz hızlıca içeri girdiler. Her şey o kadar hızlı ve dikkatli ilerliyordu ki Mehmet' de bu hıza ayak uydurup sessizce takip etti arkalarından. Hemşireler gelen adamları karşılayıp ameliyathanenin hazır olduğunu söylediler. Hepsi birlikte içeriye girdiler ve yeniden kapı kapandı Mehmet' in gözlerini geride bırakarak. Başlamıştı yine farklı bir bekleyiş daha Mehmet için. Kimdi ameliyata girecek olan ve kimde hayat bulacaktı aslında ona ait olan bunu öğrenmeliydi. Danışmaya yaklaştı. Bekleyen görevli bayana seslendi yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğin Bende Kaldı
RomanceAşk... Kendi sesini duyar en çok. Doğru ya da yanlış kimin umurunda. Büyük hatalar yaptıran ve aslında hatalarıyla bile en çok var olan tek duygudur aşk. Kırıp, döküp giden, ardında bir enkaz bırakan tayfunları kim sever? Aşk sever sadece ve yürek...