Episode~1

48.2K 3.6K 4.1K
                                    

İyi okumalar.

#Byun Baekhyun.

Elimdeki kutuyu daha sıkı tutarken düşünceliydim. Biraz endişeliydim, galiba.

Henüz Üniversite 2'deydim. Psikoloji okuyordum. Büyük emellerim vardı. Bu üniversiteyi başarıyla bitirip üstüne yüksek lisans yapacaktım ve klinik psikolog olup başarıdan başarıya atlarken geride bıraktığım tembel insanlara gülümseyecektim.

Kitaplar yazacaktım sonra. İnsan psikolojisi ile ilgili olacaktı. Kitaplarım çok tutacaktı ve her 2 insanın 4'ünün elinde benim kitaplarım olacaktı. Hatta belki nobel ödülü bile alabilirdim.

Alabilirdim, eskiden.

Çılgınca bir şey yapıp, aslında ailemin zoruyla, polislik eğitimi sınavına katılmıştım. Yazdığım yazıları, okuduğum üniversitedeki başarıma bakılarak sınavı çabucak geçmiştim. Ben tam da Cinayet masası komiserinin eğiteceği harika öğrenci olabilirdim. Eh, olmuştum da.

Kabul, kötü bir durum değildi. Sonuçta para bile alacaktım ve bu yıllardır kalbimde uyuyan bir histi. Seul'deki bu departman, çok türlü psikopatları ve delileri yakalamıştı ve bir bakıma hayallerimin tozlu raflarına kaldırılan psikolog olma isteğimle örtüşüyordu. Üstelik bu katılacağım özel ekip, davranış analizi yapabilme taraflarıyla ünlü olmuşlardı. Katillerin gerçekte nasıl olduğunu da merak ediyordum ve bunun için eğitilecek olmak gurur vericiydi.

Yine de, bu kadar koşuşturma yerine deliler hastanesinde her gün hastaları ile konuşup dertlerini dinleyen bir psikolog olmak daha güzel bir fikirdi.

Üstelik, ailem bu şehirde de değildi ve üniversitenin kampüsünden ayrılıyorsam nerede kalacağımı bilmiyordum. Belki bu öğrencilerin kaldığı yerler vardır diye ümit ediyordum.

Sahi, bana öğrenim göreceğimi söyleyen adama en ince ayrıntısına kadar her şeyi sormuştum da bunu neden sormamıştım acaba? Bazen bu garip huylarım beni üzüyordu.

Biraz da olsa endişem buradan geliyordu işte. Nerede kalacağımı bilmemek.

Eşyalarımı kampüsün depo kısmına yerleştirdiğimde mutlulukla gülümsedim. Eşyalarım düzgün bir ev bulana kadar burada rahatça durabilirlerdi. Bir ihtimal bir oda bari verilirse eşyalarımı yanıma alabilirdim.

Kafamı deponun kapısının önünde öylece duran kutuya çevirdim. O kutunun içinde bana verilecek masanın üstüne koyacaklarım vardı. Masamı güzelce yerleştirmek için yeni şeyler bile almıştım.

Kutuya çarpan ayağı gördüğümde öne atıldım. Hızlıca ayağını çeken kişiye baktım. Ayağı acıdığı için yüzü garip bir ifadeye bürünmüş Jongdae'yi gördüğümde ona kötü bir bakış attım. "Kutuya dikkat etmeliydin."

Ayağı acırken biraz sonra bana söyleyeceği şeye gülmeye başlamıştı. Onun da böyle garip bir huyu vardı. İlk önce söyleyeceği şeyi düşünüyor, söyleyeceği şeye tepkisini veriyor, ardından da söylüyordu. "Kutunun önünde eğilip elini de öpmeli miydim?"

O hala gülmeye devam ederken ben cümledeki gülmem gereken şeyi arıyordum.

Elbette ki bulamamıştım. Hala komik bir şey bulmayı beklemek beni umutsuzluğa sürüklüyordu. "Vay be, demek şu ünlü komiserin ilk öğrencisi sen olacaksın. Sen gittikten sonra herkese en yakın arkadaşım ile övüneceğim."

Çoğu zaman popüler arkadaşları için beni satar ve tek başıma bırakırdı. Hatta popüler arkadaşlarının yanında benim onun arkadaşı olmamın imkansız olduğunu söylerdi ama bunu unutabilirdim elbette. 12 yıllık arkadaşlığımız bu gereksiz şeylerden daha çok şey görmüş geçirmişti.

Wrongdoer || BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin