Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
---------
Soğumaya yüz tutmuş kahvenin kulpunu bıraktım ve doğruldum. "Pekala, anlat öyleyse."
Tiffany güldü. "Oldukça acelecisin şekerim." Oflayarak etrafa baktım ve yeniden pembeler içindeki kıza döndüm. "Bak, çok fazla zamanım olduğunu sanmıyorum. Üstelik, 2 gündür seni bekliyorum ben. Aceleci olmak için oldukça sebebim var yani."
Tiffany arkasına yaslandı ve bacak bacağa attı. "Peki öyleyse, madem acelemiz var." Tiffany boğazını temizlerken heyecandan kavrulan karnıma bir elimi sardım.
Sonunda Chanyeol hakkında bir şeyler öğrenmek iyi hissettirse de, yarattığı heyecan pek hoş değildi.
Tiffany derin bir nefes verdi ve mutlu yüz ifadesi aniden ciddiye döndü. "İlk önce, duyacaklarını Jongdae'ye anlatmak yok. Zaten başka kimseye anlatmazsın sanıyorum. Ayrıca, ben anlatırken araya girmek yok. Sonuna kadar dinlemek aşık kalbini oldukça yoracak olsa da, susmayı bil Baek."
Kaşlarımı çattım. "Aşık olduğumu da nereden çıkardın?" Tiffany ellerini masaya koydu. "Saklamana gerek yok. Chanyeol'ü sevdiğini biliyorum. Benden sana bir tavsiye, daha az belli etmeye çalış. Chanyeol anlamıyor olabilir ama ben anlıyorum." Kızarmaya başlayan yanaklarım ile yüzümü eğdim. "Her neyse, utanmanı bir kenara bırakırsak, konuya gelelim."
Ben heyecan içinde onu dinlemeye başladığımda derin bir nefes alarak anlatmaya başladı. "Anlatacaklarım o kadar uzak bir zamandan kopup gelmiyor. Belki bundan 5 yıl önce. Chanyeol buraya ilk geldiğinden bahsediyorum yani. Şuan tanıdığın Chanyeol, 5 yıl önce benim gördüğüm Chanyeol değildi. Bilmiyorum, bu kadar değişmesine gerek var mıydı ama kendi bileceği iş elbette." Kuruyan dudaklarını yaladığında kafamı kaldırmış, kaşlarım çatık onu dinliyordum. "Chanyeol buraya 1 üniversitesini yüksek lisansla bitirmekle beraber 2 üniversite okuyarak gelmişti. Herkes onun akıllı olduğunu düşünmedi elbette, tersine para ile bu kadar üniversite okumayı becerdiğini düşündüler. Çünkü Chanyeol bilindik inek tipinden ışık yılları kadar uzaktı. Belki üniversitende görmüşsündür, işi gücü içki, bar ve kızlar olan tiplerdendi işte. Gerçi ona kız demek pek doğru olmaz. Çünkü Chanyeol kesinlikle bir gaydi. Erkeklerle yatıp kalkar, her işi bilerek yanlış yapıp başına bela alırdı. Ayrıca yanında başka bir üniversitede okumaya devam eden tatlı Sehun'u ve elbette, Sehun'un peşinde pervane olan zavallı Luhan vardı. Luhan demişken, Luhan'ın şuan olduğu durumla hiçbir alakası yoktu. Korkak, ezik ve kim ona ne yaparsa yapsın hep susan biriydi. Bu yüzden Sehun'u kaldırabilen tek kişiydi galiba. Luhan Sehun'a aşıktı ama Sehun, Chanyeol ile gecelere akıp her gün kucağında bilmem kaç kızla uyanıyordu. Her neyse, konumuz o ikili değil. Chanyeol'den bahsediyorduk. Chanyeol, her türlü erkeğe yürüyüp, altta veya üstte olmayı umursamayan bir deliydi. Hergün sarhoş olur, kafasını bardan çıkarabilirse uğrardı iş yerine. Ardından bizim piç Chanyeol'ü departmana bağlayan bir kısım olaylar oldu. Taehyung denen bir çocuk departmana yeni gelmişti ve pam, Chanyeol onu ilk gördüğünde aşık oldu. Aşktan bahsediyorsam, bu daha çok alt taraflarını uyandıran bir aşktı. Chanyeol, Taehyung'u altına almak için peşinde koşmaya başladı. Taehyung ise Luhan ile arkadaş olmuş, normal bir hayat sürdürmeye çalışıyordu. Tabi Chanyeol peşini bıraksaydı. Sonunda bir gün, Chanyeol ile Taehyung sevişebildiler. Nereden biliyorsun diye sorma, öğrendim işte. Neyse, böylece Taehyung Chanyeol'e aşık oldu ve Chanyeol bu sefer ciddi bir şekilde Taehyung'a tutuldu. Barlara gitmez oldu, Taehyung hariç kimsede gözü yoktu. İşin kötü kısmı, Taehyung'da o kadar çok gözü vardı ki, olup olmadık yerde çocuğu öpüyor, ısırıyor, mıncırıyordu. Utangaç Taehyung da aptal Chanyeol yüzünden yüzsüz bir hal almış ve bütün departmanda adları kötüye çıkmıştı. Cidden, sevdiğin çocuk öylesine şeyler yapıyordu ki, şuanki Chanyeol olmasına imkan veremezdin şekerim. Ee, her iyi şeyin bir sonu olduğu gibi bu azgın çiftimizi ayıran da tek bir olay oldu. Kimse ne olduğunu anlamadan Chanyeol ve Taehyung kaçırıldı. Onları kaçıran katil ise büyük ihtimalle senin peşinde olan kişi. Her neyse, aniden kaybolan bu ikilinin tatile falan gidildiği düşündüldü ama uzun bir süre onlardan ses gelmeyince Luhan olayı araştırmaya başladı. Kyungsoo, Jongin, Minseok ve Sehun ile bir ekip kurdu ve onları aramaya başladı. Bu ekip kurulduğunda ise Luhan değişti. Ezik olan bu çocuk bir ekibin sorumluluğu yüzünden ve arayıp durduğu iki arkadaşı için harap oldu. Yanında durmak yerine ayağına taş bağlayan Sehun da ona yardımcı olmadı ve kendini içkiye vurdu. Böylece o da ayyaş ve başbelası bir tip oldu. Neyse, uzun uğraşlar boyunca bulunmayan bu ikilinin öldüğü düşünüldü ve dosya kapatıldı. O sırada Luhan ve ekibi yeni dosyalar ile ilgilenmeye başladılar fakat bir gün Chanyeol çıkageldi. Gerçi bu pek çıkagelmek gibi değildi. Onu Sehun kendi evinin önünde baygın bir halde bulmuştu. Sehun Chanyeol'ü hastaneye götürdü ve işte orada Taeyeon ile tanıştılar. Chanyeol büyük bir şokta olduğu için Taeyeon'u umursamamıştı ama Taeyeon ilk anda Chanyeol'e aşık oldu. Neyse, bir iki gün Chanyeol'ün tedavisi sürdükten sonra Luhan ve ekibi Chanyeol'ü sorgu odasına aldılar. Bilmem fark ettin mi, Chanyeol sorgu odalarında oldukça sinirli olur ve odadan çıktığında genelde daha sinirlidir. Bunun sebebi yaşadığı bu travmaydı. Chanyeol o odada anlattıkları ile herkesi şaşırtmıştı. Chanyeol ve Taehyung bir gece uykularında kaçırılmış ve uyandıklarında kendilerini bir depoda bulmuşlar. İkisi de bağlıymış. Kaçmaya çalışsalar da kaçamamışlar ve oradaki adamlar ikisine hep işkence yapmış. Her yaptıkları işkence sonunda aynı şeyi sorup durmuşlar, 'Tanrı'yı gördünüz mü?'. Dile kolay, böyle 1 buçuk ay aç bırakılarak işkence görmüşler ve her seferinde aynı soruyla karşı karşıya kalmışlar. İşin içinden çıkamayan Chanyeol bir sabah uyandığında Taehyung'u bağlı olduğu yerde bulamamış. Gelen adamlara sorduklarında onlar Taehyung'un işkenceye daha fazla dayanamayarak Tanrı'yı görmeye gittiğini söylemişler ve Chanyeol'ü bayıltıp Sehun'un evinin önüne bırakmışlar. İşte böylece, Chanyeol onlardan kurtulmuş fakat buna kurtulmak denilmesi pek doğru değil. Chanyeol bu travmadan kurtulmak için aylarca tedavi gördü. Bu sırada hastaneye gidip gelirken Taeyeon ile karşılaşıp durdu ve işte, bizim gay çocuğumuz aniden bir kız ile sevgili oldu. Belki de bu yüzden ona artık biseksüel demem gerek. Neyse ne, Chanyeol bu travmayı atlattı fakat kalbi taşlaşmış gibiydi. Taeyeon hariç kimseye iyi davranmıyor ve bir makine gibi davranıyordu. Luhan kendisi daha fazla ekibi yönetemediği için komiserliğini Chanyeol'e verdi ve Chanyeol eline gelen her dosyayı soğukkanlılık ile çözdü. Gün geçtikçe en iyi ekip oldular ve Chanyeol'ün eski playboy halinden eser kalmadı. Chanyeol'ün bu başarılı halini gören herkes eski Chanyeol'ü aklından sildi ve onun yeni başarılarına hayran kaldılar. Böylece şuan aşık olduğun o çocuk ve içinde bulunduğun ekip oluştu. 4. kata yükseldiler ve şuan hala en iyiler. İşte bu kadar." Ben mukayyet olamadığım açık ağzım ile onu dinlerken öksürdü. "Amma da konuştum. Ver şunu, boğazım kurudu." Tiffany önümdeki kahveyi alıp iki yudum aldı ve bıraktı. "Ee, soracak sorun yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrongdoer || Baekyeol
FanfictionPark Chanyeol, Kore'nin gelmiş geçmiş en iyi Cinayet Masası Komiseriydi. Byun Baekhyun ise Park Chanyeol'e aşıktı.