Episode~12

33.5K 2.7K 5.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

--------------

Yorulmuş bir şekilde eve giden yokuşu çıkıyordum. Chanyeol şu dik yokuşta bile hızla yürürken, ben açlıktan kendi kendini sindirmeye başlamış olduğunu düşündüğüm midemi tutarak arkasından sürünüyordum.

"Bay Park?" Chanyeol'e seslendiğimde onu yavaşlaması için uyaracağımı biliyormuş gibi durup yanına gelmemi bekledi.

Ben iki büklüm olmuş bir biçimde yanına geldiğimde yeniden hızlıca yürümeye başladı. "Söylesenize Bay Park, böyle dik bir yokuşun tepesinde olan evinize neden arabayla değil yürüyerek çıkıyoruz?"

Chanyeol'e yetiştiğimde nefes nefeseydim ama o düzgün nefesler alıyordu. Hiç yorulmamış mıydı?

"Çünkü yürümek istedim." Hahladım. "Siz buradan çıkmaya alışık olabilirsiniz ama ben ölmek üzereyim. Hem kim bu yokuşu neredeyse koşarak çıkar?"

Küçümseyerek baktığında kafamı hafifçe eğdim. Ne diyeceğini tahmin etmek zor değildi. "Ben hızlı değilim, senin adımların küçük ve yavaşsın. Sanki yanımda bir dede yürüyormuş gibi hissediyorum."
Ezikleme yöntemi sinir bozucuydu.

Ellerimi pantolonuma silerken hatırlattım. "Yavaş değilim, sadece enerjim yok."

"Evet, öğle yemeği yemene izin vermedim diye değil mi? Bana çok istekle baktın ama hayır dediğimde, balon gibi söndün." Gülerek konuştuğunda kaşlarımı çattım. "Ne kadar açım haberiniz var mı? Bu kadar açken resmi konuşmak bile zor."

Chanyeol gülmesini bitirip konuştu. "Normalde de öğle yemeği yemezdik, neden bu kadar acıktın?" Kafasını bana çevirdiğinde terden ıslanmış kahküllerimi geriye doğru atıp ona baktım. "Çünkü dün sabahtan beri yemek yemiyorum."

Chanyeol'ün kaşları aniden çatıldığında biraz duraksayıp yürümeye devam etti. Bu ona tam olarak yetişmem içindi. "Akşam ve sabah yemek yemedin mi? Mutfağımda yemek yapmana bile izin vermiştim hemde." Azarlayarak konuştuğunda omuz silktim. "Yemedim işte."

"Neden?"

Kafamı yana yatırıp düşündüm. "Yemek yapmayı bilmiyorum, yemek almaya üşendim ve yemeği düşünmeyecek kadar meşguldüm." Evet, onun yatağında ağlamak ile meşguldüm. Ve bir de eşyalarını karıştırmakla.

"Ne ile meşguldün sen?" Ellerini cebine sokup sorduğunda kendimi sorgulanıyor gibi hissetmiştim. "Ben, şey ile meşguldüm." Boğazımı temizledim ve devam ettim. Ona ağladığımı söyleyecek değildim herhalde. İyi bir sebep bulmalıydım. "Korkmakla meşguldüm. Evet, korktum ben." Elimi göğsüme koyup konuştum.

Chanyeol kafasını onaylamazca salladı. "Sana Kyungsoo'yu çağırayım demiştim."

Ben de onaylamazca kafamı salladım. "Sana gitmemeni söylemiştim."

"Hey, hey!" Koluma koluyla çarptığında bir anlık vücudum işlevlerini kaybetmişti. "Şunu söyleyip durma. Korkak bir tavuk gibisin." Yüzüm her ne kadar düşse de, az önce vücudumuzun kesiştiği kolum yanıyordu. Kalbim ise ne düşüneceğini şaşırmıştı.

"Korkak tavuk değilim ben."

"Neyse boşver şimdi. Sana ne yemek yapmamı istersin? Madem bugün açsın, senin istediğini yapacağım." Söylediği ile ona dönüp zıpladım. "Cidden, yapar mısın?" Kafasını olumlu anlamda salladığında mutlulukla ellerimi çırptım. Ona dönüp yürümeye başladım. "Her şeyi yapabilirsin. Şuan o yemeği yaksan bile yiyebilirim. Hatta küflenmiş olsa bile."

"Kimbap ister misin?"

"Tanrım, tabiki de isterim. Sen bir harikasın!" Ellerimi yeniden çırptım. Chanyeol de güldüğünde güldüm. "Saygılı konuş velet." Gülerek söylediğinde dudak büzdüm. "Özür dilerim. Kimbap duyunca-"

Wrongdoer || BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin