Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
-------------
"Kim var orada?" Gelen çığlık seslerine doğru ilerliyordu maktül. Başını şişiren bu çığlıkların artık gerçek olduğundan emin değildi.
"Yardım et!" Çığlıklarının arasında ona seslenen kadını duyduğuna korku dolu adımlar ile mutfağa gidiyordu.
"Kimsiniz?" Sessizce söylediğinde çığlık atan kadın susmuyor, tekrara alınmış gibi ondan yardım istiyordu.
"Kendi evinde kimi arıyorsun böyle?" Kolunu dürten kişiye doğru irkilerek döndü ve elini kalbine koydu. Çığlık atan kadının sesleri ise aniden kesilmişti.
Karşısında gördüğü kişiyi yakından tanıyordu. O çok iyi biriydi. Ona yardım ediyor, hastalığını yenmekte ona destek çıkıyordu.
Elbette onun kendi katili olduğunu bilmiyordu.
"Ah, ben..." Eli ile başını ovarken geriye baktı. "...Mutfakfan gelen bir kadın çığlığı duydum ve bu büyük ihtimalle yanılgıydı, değil mi?"
Katil ona ilgili davranıyor gibiydi. "Tanrım, yoksa ilaçlarını içmedin mi?"
Ellerini hızla salladı. "Hayır hayır, içtim. Ya da içtim sanıyordum. Şu sıralar neyin gerçek, neyin yanılgı olduğundan emin değilim." Burukça gülüp katiline baktı.
Katili, bir elini onun omzuna koydu ve destek verici bir şekilde vurdu. "Hemen gidip ilaçlarını almalısın. Senin iyileşmeni ne kadar istediğimi biliyorsun değil mi?"
Maktül omzunda duran ele baktı ve gülümsedi. "Biliyorum. Gidip ilaçlarımı alacağım. Benim hakkımda endişelenme." Katil tatlı bir gülümseme sundu ve elini çekti.
"Şey, sen ne için gelmiştin?"
Katil duruşunu dikleştirdi. Bu onun bir tikiydi. "Ah, evet. Dün yüzüğünü unutmuşsun. Onsuz eksik hissettiğini biliyorum, bu yüzden onu sana getirdim. Bana evinin anahtarını vermiştin, uyuyorsun diye düşündüğüm için onunla girdim."
Katil sözlerini bitirir bitirmez Maktül şaşkınlıkla eline baktı. Yüzüğü gerçekten yoktu. "Nasıl olabilir? O parmağımdan bir kez bile düşmemişti."
"Belli ki düşmüş işte." Katil cebinden siyah olan yüzüğü çıkardı ve Maktüle uzattı. "Bir daha düşürmemeye çalış."
Maktül, Katilinin elinde duran yüzüğü hızlıca aldı ve parmağına takıp eline sarıldı. "Teşekkür ederim. Seni buraya kadar yordum."
"Hayır." Katil elini cebine sokup yüzüne yan ağız bir gülümseme yerleştirdi. "Benim için bir zevkti."
•••••••••••••••••••••••••••••••
#Byun Baekhyun.
"Hey, çocuklar. Elimde bir cinayet var." Ben ağrıyan başımı ovarken Luhan çoktan büyük televizyonu açmış, ışığı kapatmıştı.
"Bekleyin, bir mi dedim? Üzgünüm, 13 demem gerekiyordu." Açık pembe kazağınının kollarını sıvadı ve televizyonun yanına gelip duvara yaslandı.
"En sonki cinayetten bahsedecek olursak, maktülün adı Hwang Jiyeon. 23 yaşında ve 4 yıldır şizofreni hastası. Geçenlerde fazla hap alımından ölmüş."
"İntihar gibi duruyor." Chanyeol sandalyesine yaslanırken söyledi.
"Evet, tek başınayken intihar gibi duruyor. Fakat 13 şizofreni hastasının, aynı bölgede intihar etmesi bana biraz cinayet gibi gözüktü." Chanyeol hak vererek kafa salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrongdoer || Baekyeol
FanfictionPark Chanyeol, Kore'nin gelmiş geçmiş en iyi Cinayet Masası Komiseriydi. Byun Baekhyun ise Park Chanyeol'e aşıktı.