Hatalarım varsa affola. İyi okumalar.
-----...-----
Ofise geleli yaklaşık yarım saat olmuştu ve hala bekliyorduk. Ben üstümdeki restoranta asla öyle gidemeyeceğim elbiselerimin yerine siyah bir gömlek ve siyah bir dar pantolon gitmiştim. Daha sonra da gelecek bir iki kişiyi beklemeye koyulmuştuk ve hala bekliyorduk.
Sıkılmaktan da sıkıldığım sırada gözüm yeniden Chanyeol'e gitti. Sürekli ona bakasım geliyordu, bakınca da yakalanıyordum. Ona bakarken kafasını bana çeviriyordu ve içim titriyordu. Kafamı nereye çevireceğimi şaşırıyordum.
Yeniden yakalanmaya göz yumarak içimde ona bakmak isteyen hislerimi tatmin ettim. Böyle yan profilden baktığımda gözleri o kadar hoş gözüküyordu ki, eski mahallemde gıcık olduğum 'Park Chanyeol ne kadar da yakışıklı!' Muhabbetlerine hak vermeye başlıyordum. Ona baktığımda, neden bu kadar sıcak hissettiğimi bilmiyordum. Ona baktığımda midem yanıyordu ama garip bir huzur oluşuyordu. Ellerime bir kelebek konduğunda hissettiğim o naif his gibiydi. Ardından kelebeğin yarın öleceğini hatırlayıp üzüntü duyuyordum. Aynı Chanyeol'ün bana yeniden kötü davranacağını bildiğimde duyduğum üzüntü gibi.
Neden böyle olduğumu anlamıyordum. Ona bakmak istiyordum ve ona bakarken uyuşuyordum, ona bakmaya kendimi kaptırıyordum. Daha fazla bakmamam gerektiğini fark etsem bile, sadece bir farkındalık olarak kalıyordu. Devam ediyordum, gözümü kırpmadan öylece onu çözmeye çalışıyordum.
Evet, bu hissettiklerimin ona duyduğum merak ile ilgili olduğunu varsaymıştım. Park Chanyeol kimdi? Nerede yaşıyordu? Biriyle yaşıyor muydu? En aklıma takılanı da, ona her baktığımda muşmula gibi oturan bu soğuk yüzlü herifin sevgilisi var mıydı? Kalbi biri için atıyor muydu? Onu gördüğünde parmak uçları üşüyor muydu? Elini tuttuğunda huzur ile şekilli gözlerini kapatıyor muydu? Görmek istiyordum. Basit bir istek gibi görünüyordu ama, onu bir kez olsun samimi görmek istiyordum. Bakarken gözlerinin ışıldadığı bir zamanda orada olmalıydım ya da bir kere olsun bana da öyle bakmalıydı.
Tabi eğer öyle baktığı biri varsa.
İşte bu ikilemde kalıyordum ben. Merak ediyordum ama neden bu kadar derine iniyordum? Neden her merakımın altından ona daha da yakınlaşma fikri geçiyordu? Bu merak mıydı, değilse neydi?
Artık ona baktığımda düşüncelerimden başım dönüyordu, bir an önce gözlerimi çekmeliydim.
Fakat çekmedim.
Bana bakıyordu, neden ona bu kadar düşünceli baktığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Sıkılmış gözüküyordu ve yine yanakları şişirilmiş gibi gözüküyordu.
Tamam, bu kadar göz kontağı yeterliydi. Şimdi yavaşça gözümü başka yere çevirmeliydim.
Tanrı aşkına, neden hala bakışıyorduk? Hadi ben ona bakıyordum, bakınca bağımlı bir hasta gibi gözlerimi ondan ayıramıyordum. O neden bakıyordu? Rahatsız mı olmuştu?
İşte şimdi gözlerimi çekmeliydim.
Yüzünü bir kez daha turladıktan sonra başka bir yöne bakmaya başladım. O anda nefes aldığımı fark ettim. Ben ne zamandır burada liseli çocuklar gibi nefesimi tutarak onu izliyordum?
Ben kendim ile bir tartışmaya girerken ofisin kapısı açılmış ve biri Jongin olan üç erkek girmişti. "Çok beklettik mi?" Tanımadığım çocuk tatlı bir şekilde söylemişti.
Chanyeol kafasını az önce koyduğu masadan kaldırdı ve göz devirdi. "Neredeyse vazgeçiyordum."
"Üzgünüm Chan." Jongin konuştuğunda ben de yanındaki tanımadığım iki çocuğa bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrongdoer || Baekyeol
FanfictionPark Chanyeol, Kore'nin gelmiş geçmiş en iyi Cinayet Masası Komiseriydi. Byun Baekhyun ise Park Chanyeol'e aşıktı.