Episode~39

24.1K 2.2K 5.8K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

------------

"A planlarının canı cehenneme, Suho." Katil dudaklarının arasındaki sigarayı nazikçe parmakları arasına alırken mırıldandı. "En iyisi B planlarım."

~

Gözlerim dumandan ve ateşten başka hiçbir şey görmüyordu.

Korkunç bir manzaraydı bu. Sadece ateş, duman ve kan vardı. İğrençti, midem bulandırıyordu.

Orada kaç kişi vardı? Patlayan evin içinde Chanyeol hariç belki de bir sürü kişi vardı. Fakat benim tek derdim Chanyeol'dü.

Onu bulmalıydım. Bulup bu yanan yerden çıkarmalıydım.

Bahçe kapısına zorla geldiğimde sürekli dolan gözlerim yüzünden görmek oldukça zordu ama duramazdım. Biri bacaklarımı kesse bile o eve gidip Chanyeol'ü görmem gerekiyordu.

Buraya gelene kadar ettiğim kaçıncı duaydı? Chanyeol ölmesin diye onlarca dilek yollamıştım oralarda bir yerlerde olduğunu sandığım Tanrı'ya.

Evin içine girmek imkansız gibi gözükürken evin ön tarafına dolanmak daha mantıklı gelmişti. Belki de mantıklı değildi, şu an ne düşündüğümü bilmiyordum. Sadece bir şekilde oraya gitmeliydim işte.

Çitlerin etrafını dolanarak yanan eve doğru bağırdım. "Chanyeol!"

Adı sadece ateşin getirdiği çıtırtı sesleriyle dolu yerde yankılanırken akan gözyaşlarımı sildim ve etrafa bakınarak evin ön tarafına doğru gidiyordum. "Chanyeol, neredesin? Ses ver bana!" Yorgun düşen sesimi yüksek tutmaya çalışarak yeniden bağırdım.

Beni duymalıydı! Ölmemişti, biliyordum.

Yanda gördüğüm yarısı yanmış bir bedenden ıkınma sesleri geldiğinde hızlıca ona baktım.

Oldukça korkunç ve kanlı gözüken bedenden korkarak bir adım geriye gittiğimde ona yardım etmem gerektiğini biliyordum. Çünkü hala yaşıyordu.

"Y-yardım et." Bedenden tiz bir kadın sesi geldiğinde Chanyeol'ü bulmak ve bu kadının yanına gitmek arasında mekik okumuştum.

Hala akan gözyaşlarımı silip yeniden etrafıma bakındım ve kadının yanına gitmeye karar verdim.

Bunu yaptığım için kendimden nefret ediyordum ama Tanrım, bu kadını burada ölüme terk edemezdim! Bunu yapamazdım.

Çok kötü gözüküyordu ve midemi hissetmiyordum. Böyle şeyleri kaldıracak bir bünyem yoktu maalesef.

"İyi misin? Sana yardım çağıracağım." Yanına gelip çöktüğümde kadın bir şeyler mırıldandı.

Ona dokunmaya korkuyordum ve ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yanmış birinin yarasına bastıramazdım da. Nasıl yapılıyordu ki bunun tedavisi?

Elim ayağım dolaşırken gözlerimi kapatan saçlarımı geriye attım ve burnumu çektim. "Tamam, seni buradan uzaklaştıracağım." Kadının ellerinden tutup tutmamak arasında kalırken kadın bir şeyler daha söyleyip hafif doğrulmuş kafası çimenlere düştü.

"Hayır, ölme sakın." Gözlerim büyüyerek ne yapacağımı şaşırdığımda kadının gözleri dahi kapanmamıştı.

Dolan gözlerimi sildim ve derin nefesler almaya çalıştım.

Bayılmanın veya kusmanın sırası değildi. Kendimi tutmalıydım.

Ölen kadının gözlerini büyük bir hıçkırık bırakarak kapattım ve titreyen bacaklarımla zorla ayağa kalktım.

Wrongdoer || BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin