Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
--------------
Omuzlarım ağrıyordu.
Omuzlarım yerinden çıkacak gibi ağrıyordu. Lanet masanın üstüne kafamı koyarak uyumak beni öldürüyordu. Artık uyumasam daha iyi olur diye düşünmeye başlayacaktım.
Aslında, uzun zamandır burada uyuyor değildim. Bu ikinci geceydi ve dünkü gibi saat 5'de uyandırılıp direk katili yakalamaya falan gitmemiştik. Dün herkes çok yorulduğunu için Chanyeol erken kesip herkesi eve göndermişti. Kendisi de bir iki saat daha durup gitmişti.
Bana anahtarı bıraktığı için ben de Jongdae ile buluşup ev aramıştım ama elbette bulamamıştım. Evler vardı elbette, ama benim param yoktu.
Jongdae de bu para ile ancak bir oda kiralayabileceğimi söyledi ama kimin evinde oda kiralayıp onunla yaşayacak kadar güveniyordum ki?
Ben de ev alma işini erteleyerek bu gece de burada yatmıştım.
Saat 7'de kaldırıldığımda ise omuzlarım çok ağrıyordu. Omzumun ağrısı ile ayağa kalkıp esnedim. Chanyeol ise beni yeniden yere düşürerek kaldırmanın mutluluğu içinde masasına yığılmış dosyalara göz atıyordu.
Odanın dışarı bakan camına doğru gittim ve perdeyi aralayıp dışarıda yağan kara baktım.
Aralığın sonlarındaydık ve kar henüz yağmaya başlıyordu. Hava oldukça soğuktu. Yerde birikmiş kar tertemiz gözüküyordu.
Gülümsedim. Ben kışı ve sonbaharı severdim. Nem yoktu, sıcak yoktu. İnsanlar kendi sıcaklıklarını oluşturuyorlardı. Bu soğukta taktığın bir şapkanın verdiği sıcaklık hissi, yaz mevsimindeki o bunaltıcı sıcaktan kat kat daha samimiydi.
"Karı seviyor musun?" Chanyeol sorduğunda perdeyi kapatıp ona döndüm. "Evet. Gökyüzüne parlak bir ışık düşmüş gibi hissettiriyor."
"Dışarıda olmadığın için böyle diyorsun."
Hahladım. "Kışı seviyorum ve bunu gereksiz bir nedene bağlamanıza gerek yok. Dışarıda olsam da aynı şeyleri hissederdim."
Chanyeol bana bakmayan gözlerini gözlerime diktiğinde ben de gözlerimi çekmedim.
"Kış o kadar da güzel değil. Anıları saklıyor ve her kar yağdığında anıların yüzüne kar tanesi gibi düşüyor. Hem seni üşütüyor hem de acıtıyor. Bunun neresini seviyorsun?"
Masama doğru gittim. "Herkesin düşünceleri farklıdır Bay Park. Anıları da öyle. Kar benim güzel anılarımı saklıyorken, sizi üzebilir."
Ben sandalyeme otururken Chanyeol donuk bir gülümseme sundu. "18 yaşında ben de mutluydum."
Suratım düşerken söyledim. "19 yaşındayım."
"19 yaşımda da mutluydum."
"Ne istiyorsunuz Bay Park? Kışı sevmemem mi gerekiyor?" Bu gereksiz konuşmanın onu da sıktığının farkındaydım ama konuşuyor olmamız bana garip hissettiriyordu. Konuşuyor olmamız gayet normaldi gerçi. Ben onun öğrencisiydim. Fakat bu gereksiz heyecanıma anlam verememiştim.
"Seversen sev. Bana ne."
Tamamiyle gıcık bir herif olmak için doğmuştu.
Ona sinir olmuş bir şekilde bakarken uzun zamandır gözümü bile kırpmadan gözlerine baktığımı fark ettim.
Gözlerimi hızla çekerek elimi omuzlarıma götürüp biraz ovdum. "Henüz tanışalı kısa bir zaman olmasına rağmen bana karşı bu negatifliğinizi anlamıyorum Bay Park."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrongdoer || Baekyeol
FanfictionPark Chanyeol, Kore'nin gelmiş geçmiş en iyi Cinayet Masası Komiseriydi. Byun Baekhyun ise Park Chanyeol'e aşıktı.