UYUŞTURUCU

77 12 0
                                    

Sabah yüzüme vuran güneş ışıkları sayesinde uyandım. Yatağımda doğruldum ve yataktan kalktım. Banyoya gittim yüzümü yıkadım. Odama geri döndüm yatağımı topladım ve dolabımdan siyah pantolon beyaz tişört çıkardım. Kıyafetlerimi giydim.

Bugün Can'dan uzak durmam gerekiyordu. Onu gördükçe aklıma dün yaşananlar geliyordu. Makyaj masama oturdum siyah eyeliner, siyah kalem ve bordo ruj sürdüm. Saçlarımı taradım ve yukardan topladım.

Siyah deri sırt çantama telefonumu, jarz aletimi, makyaj çantamı, cüzdanımı ve okuduğum okuma kitabını koydum. Çantanın tek askını omzuma taktım.

Kapıyı açtım ve odamdan dışarı çıktım. Can'ın odasının kapısı kapalıydı. Sanırım uyuyordu. Sessizce evden çıktım ve Can'ın yedek arabasına bindim.

Artık bıktım. Can ile sevgili olmak bile canımı yakyordu. Sanırım Can'ı sevmiyordum. Bilmiyorum. Kafam allak bullak oldu. Can ile vakit geçirirken normalde mutlu olmam gerekmiyor muydu ? Normalde okuduğum çoğu kitapta öyleydi ama Can ile vakit geçirirken mutlu değildim.

Arabayı bir restoranın önünde durdurdum. Arabadan indim ve restorana girdim. Boş bulduğum bir masaya oturdum.

İçerisi altın rengi ve ten renginden oluşuyordu. Gayet şık tasarlanmıştı. Masaya odaklanmıştım. Tanıdık bir ses duyduğum an kafamı ona doğru çevirdim. "Ne alırdınız Güneş Hanım? "

"Senin burda ne işin var." Dedim kısık bir sesle. "Güneş oturabilir miyim?" dedi nazik bir sesle. Kafamla onayladım.

Masaya oturdu ve eliyle garsona işaret verdi. Ellerimi masanın üzerine koydum ve birleştirdim. "Seni dinliyorum Kaya." dedim normal bir ses tonuyla. "Güneş senle konuşmamız gerek." dedi sesini dahada incelterek.

"Tamam Kaya seni dinliyorum. "

"Güneş bak şimdi anlatıcam ama sakin ol."

"Tamam Kaya anlat hadi."

"Güneş sen Can'ı hiç tanımıyorsun. O çok farklı biri Can sana sadece iyi yönlerini gösteriyor."

"Daha açık konuş benle Kaya. "

"Güneş Can uyuşturucu bağımlısı ama sen bunu bilmiyordun değilmi? "

"Kaya Can asla öyle birşey yapmaz."

" Güneş Can bildiğin uyuşturucu bağımlısı. Krizleri tutar onun bazen uyuşturucu krizi işte o zaman o senden uzak durmaya çalışıyor."

"Kaya sana inanmıyorum."

Oturduğum yerden kalktım ve tam ilerleyecekken Kaya kolumi tuttu. "Kaya kolumu hemen bırak." Dedim emir veren bir ses tonuyla.

" Güneş ne olur otur sana herşeyi anlatıcam sadece otur ve beni dinle."

Kafamı onaylarcasına salladım. Ve sandalyeme geri oturdum. Kaya kolumu bırakmıştı. Allahım ne çektim be şu erkeklerden biri bitse diğeri başlıyor.

" Güneş Can farklı biri. İşte olay şu Can 8. sınıfta uyuşturucu kullanmaya başladı. Güneş uyuşturucu çok kötü bişey ve Can'a gün geçtikçe zarar veriyor. Hatırlıyor musun bigün Can'ı annesi evden kovdu ?"

"Hatırlamıyorum ama devam et sen."

"Bak Güneş seni herkes kaldırıyor. Komada gördüğün herşey gerçekti. Ama korkmaman için sana onların sadece bir kabus olduğu söylendi. Benim amacım seni üzmek değil Güneş sakın o şekilde düşünme. Her neyse işte annesi Can'ı evden kovdu oda sana geldi. İşte annesi onu uyuşturucu yüzünden kovdu."

İç organlarımı hissetmiyordum. Acım Kaya'nın dediklerini duyunca daha da artmıştı. Oturduğum sandalyede daha da dik oturdum. O sırada garson kahvaltı getirmişti.

Canım birşey yemek istemiyordu. Tam çantamı alıp gidecekken Kaya tekrar konuşma başladı. " Güneş gerçeklerle yüzleşmek istermisin? "

Ayağa kalktım ve masaya ellerimi koyup masaya doğru eğildim. Düşündükçe daha kötü oluyordum. Kafamı evet anlamında salladım. Kaya ayağa kalktı ve yanıma gelip beni kolunun arasına aldı.

Arabamın yanına gelince ben direksiyona Kaya ise ön koltuğa oturdu. Kaya oturur oturmaz emniyet kemerini takmıştı ama benim takmaya niyetim yoktu. Arabayı çalıştırdım. Ve gazı kökledim. Eve gitmem lazımdı. Can ile yüzleşmem lazımdı.

Aradan 45 dakika geçtikten sonra evin önünde arabayı durdurdum. Önce ben sonra Kaya arabadan inmiştik. Evin kapısına kadar koştum. Kaya'nın da arkamdan koştuğunu hissedebiliyordum. Evin kapısına geldim ve derin.bir nefes alarak hem elimle hem ayağımla kapıya vurmaya başladım.

Kaya beni sakinleştirmek için her ne kadar kollarımı tutsada işe yaramamıştı. Kapı açıldı. Can'ın belinde havlu vardı. Sanırım duştan yeni çıkmıştı. " Can kollarını uzat ." diye bağırdım.
Can anlamamış gözlerle baksada kollarını uzatmıştı. Evet işte izler vardı. Lanet olsun ki vardı. Elimi hızlıca havaya kaldırdım ve tokat attım.

Can'ın eli refleks olarak yanağına gitmişti. Onu kenara ittim ve odama doğru ilerledim. Kaya hala arkamdan geliyordu. Dolabın alt kısmından bavulumu çıkardım ve elime ne geçtiyse içine koydum.

Artık oda boştu. Kaya yatağa oturmuş beni izliyordu. Can ortalıkta yoktu. Bavulumu elime aldım ve diğer elimle Kaya'nın elini tuttum. Kaya yataktan kalktı ve beraber ilerlemeye başladık. Kapıyı açtığımda Can koridorda ileri geri yürüyordu. Elleri ile de saçlarını karıştırıyordu.

Bizim odadan çıktığımızı görünce durdu ve bize baktı. Gözleri otomatik olarak Kaya ile elimize kaymıştı. Kaya Can'a tersleyici bakışlar atıyordu. Kaya'nın elini daha sıkı tuttum ve ilerlemeye başladım. Can duvara yumruk atmaya başlayınca yanından daha da hızlı geçtim. Salonda duvarda Can ile olan fotoğraflarımız vardı onları aldım ve yere attım. Dış kapıyı açtım ve Kaya ile dışarı çıkınca daha da sert kapattım.

Derin bir nefes aldım ve elimdeki bavulu arabanın bagajına koydum. Araba kullanmak istemiyordum ön koltuğa oturdum. Kaya'da anlamış olacak ki sürücü koltuğuna geçti. Kolumu cama yasladım ve kafamıda koltuğun baş kısmına yaslayıp yolu izlemeye başladım.

"Nereye gidiyoruz Kaya? " diye sordum sesimi normal çıkartmaya çalışarak. "Şimdi bunları düşünme Güneş. " dedi nazik bir sesle.

Araba ilerledikçe ağaçlar dahada sıklaşıyordu. Daha anca öğlen olmuştur yada olmamıştır diye düşündüm içimden.

Şuan Kaya'yı tanımıyordum ama ona güvenmekten başka çarem yoktu. Sonuçta benim güvenimi sağlamıştı bugün.

Araba biraz daha ilerledikten sonra durduk. Burası bir dağ eviydi. Daha doğrusu yaklaşık 4 dağ evinden oluşan bir siteydi. Evlerin arasında uzak bir mesafe vardı. Dışarı tahtaydı. Önünde durduğumuz ev diğerlerine göre daha bakımlıydı. Dışı tahta iki katlıydı. İkinci katındaki pencerelerden rengarenk çiçekler sarkıyordu.

Kaya bagajdan bavulumu çıkarttı. Ve eline aldı. Eve doğru yürümeye başladı bende arkasından yürüyordum. Evin kapısının önüne gelince elindeki bavulu yere bıraktı ve iki elinide pantolonunun cebine sokup anahtarı aramaya başladı. Bulunca anahtarla kapıyı açtı ve eline bavulu alıp içeri girdi.

İçerisini sanki bir iç mimar dizayn etmişti. Salon amerikan mutfak ile birbirine bağlıydı. Salonda bordo ve siyah renk hariç tek zemin beyaz parkeydi. Mutfakta ise bordo ve beyaz renkler hakimdi. Kaya elindeki bavulu bordo ikili koltuğun yanına koydu ve kendini koltuğa attı. Evet oturmadı kendini attı. " Güneş bu ev artık seninde evin yukarıda da dört oda var biri benim odam biri senin odan biri tuvalet ve banyo biride manzara odası."

Manzara odası derken ne demek istediğini anlamamıştım. Bavulu elime aldım ve kibar bir sesle "Kaya bana odamı gösterir misin?" Diye sordum. Oturduğu koltuktan kalktı ve elimdeki bavulu aldı.

GÜNEŞ'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin