SİLAH

46 12 0
                                    

Arabada şarkı dinleyerek ilerliyorduk ki. Önümüzü bir araba kesmişti. Can arabadan indi ve bana onu arabada beklememi söyledi.

Lan kimdi bunlar. O sırada ormanlık alanın içinden dört adet silahlı adam indi. Olamaz Can'ın silahı yoktu.

Can belinden çıkardığı silahı adamlara doğrulttu. Bir dakika silah mı? O silahın Can da ne işi vardı?

Arabanın kapısını açtım ve aşağı inip kendimi Can'ın önüne attım. Silahli adamlardan biri konuştu.

" Ooo Can Bey bu güzel kız kim?"

" Onunla ilgili tek kelime etme lan."

Can beni arkasına aldı ve sesizce " ben sana çıkma o arabadan demedim mi lan" dedi. Hala birbirlerine silah tutuyorlardı. Karşımızdaki adamların lideri olduğunu düşündüğüm adamın telefonu çalmıştı.

-Tamam abi geliyoruz.

-Tamam abi hemen geliyoruz.

Telefonu kapattı ve Can'a döndü " Bu iş burda bitmedi lan." diye bağırdı ve arabalarına binip gittiler. Bizde o sırada arabaya bindik.

"Can kimdi onlar?"

" Kaya şerefsizinin adamları."

" Can saçmalama Kaya yapmaz."

" Lan o şerefsizi tanımıyorsun. "

Can'ın sesi yüksek çıkmıştı buda demek oluyor ki biraz daha üzerine gidersem bana patlar.

Araba ile yaklaşık iki saat daha gittikten sonra 3 katlı bir villanın önünde durduk. Burası tek kelime ile muhteşem ötesi idi. Canlar'ın kaç tane evi vardı acaba?

Can ile birlikte arabadan inince bagajdan bavullarımızı aldık. Can cebinden çıkardığı anahtarlıktaki anahtarlara bir süre baktıktan sonra birini deliğe soktu ve kapıyı açtı.

Evin kapısından ilk girdiğimizde önümüze çıkan bölüm girişti. Duvarlar açık mavi renginde eşyalar ise gri ve mordu. Salon ve mutfakta açık mavi gri ve mor tonlarından oluşuyordu.

Can bavulundaki ayakkabıları ayakkabılığa koydu ve ayağındaki ayakkabılarıda çıkartıp ayakkabılığa koydu. Bende bavulumdaki ve ayağımdaki ayakkabıları ayakkabılığa koydum.

" Aşkım senin odan 3.katta zaten orda bir tane oda var orasıda senin." dedi Can yumuşak bir srs tonuyla. " Tamam aşkım" dedim ve merdivenlere yöneldim.

3.kata geldiğimde sadecs bir oda vardı. Kapıyı açtım ve girdim. Oda neredeyse bizim salon büyüklüğündeydi. Gri yatak ve mor yorgan takımı. Makyaj masası bile vardı. Bavulumu açtım ve kıyafetlerimi yerleştirdim. Makyaj çantamdakileri makyaj masasına boşaltım.

Gri mor kuluplu dolaba yöneldim ve siyah şalvar eşofman aldım ve koyu yeşil bisiklet yaka uzun kollumu giydim. Saçlarımı dağınık topuz yaptım. Bavulumda tek şampuanlarım kalmıştı onlarıda odada bulunan banyoya koydum. Herşeyi yerleştirmiştim.

Aşağıya indiğimde Can salonda yoktu. Odasındaydı büyük ihtimal. Mutfağa ilerledim ve buz dolabını açtım. Buz dolabı kapattım ve yanındaki dolapları açtım. Dikkatimi ilk çeken makarna olmuştu. Fırında kakarna yapacaktım. Buz dolabından diğer malzemeleri aldıktan sonra makarnayı hazırladım ve fırına koydum. Fırının alarmını yarım saate ayarladım.

Mutfaktaki masayı güzelce sildim. Iki tane servis açtım ve çatal bıçakları koydum. Iki tane kadeh çıkartım. Buz dolabından kırmızı şarap çıkarttım. Şarapları bardaklara koydum ve salona gidip koltukların birine orurdum.

Can'ın yukarıdan sesi geliyordu. Merdivenden inerken telefonla konuşuyordu.

- Tamam Güneş bana emanet.

Bunu dedikten sonra telefonu kapattı. Yanıma geldi elini belime koydu ve beraber mutfağa gittik. Tsm mutfağa girince fırının zili çaldı. Elime bez aldım ve tepsiyi fırından çıkartıp tabaklara servis ettim.

Yemek yerken ikimizdd hiç konuşmamıştık. Can durgundu yada gergin. Ikimizden biri gergin olunca ortamda gergin oluyordu. Yemekten sonra ikimizde film izlemeye karar verdik. Korku filmi izleyecektik. Ikimizde birbirimize sarılmış film izliyorduk.

Ben bazı yerlerinde korkup Can'a baksamda ruhsuz gibi film izliyordu. Sadece nefes alıp veriyordu. Onun dışında kıpırdamıyordu. Dahada yaklaştım ve yanağına minik bir öpücük kondurdum. Kafasını bana doğru çevirdi ve gülümsedi.

O filmi izlemeye devam ediyordu ama ben izliyordum. Birbirine girmiş saçları ile bile mükemmeldi

GÜNEŞ'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin