GÜNEŞ'İM

KULÜBE

Sabah gözümün içine kadar giren güneş ışıkları ile uyandım. Dün Can'ın annesi ve babası gitmişti.

Annem öldükten sonra birde babam gitmişti. Her ne kadar yanımda olmasada yaşıyordu babam. Annemi çok özlemiştim ama yapacak birşey yoktu.

Dün sakin kafayla oturup evlenme işini konuşmuştuk. Can'ın babasıda evlenme fikrini sonradan saçma bulmuştu.

Yattığım yatakta doğruldum ve yavaşça yataktan kalktım. Odadaki banyoya ilerledim ve küveti ılık su ile doldurdum. Içine limonlu duj jelimi de ekledim ve köpürmesini beklerken üzerimdekilerden kurtuldum.

Küvetin içine girdim ve elime telefonumu alıp wattpadden kitap okumaya başladım. Vücudum kırış kırış olunca sudan çıktım ve temiz toz pembe bornozu giyip banyodan çıktım.

Dolabotan beyaz pantolon ve siyah beyaz çizgili bol bir gömlek giydim. Saçlarımı kuruttum ve salık bıraktım. Makyaj masama yöneldim. Siyah eyeliner, siyah kalem ve bordo ruj sürdüm.

Yatağımı topladım ve elime telefonumu alıp Mert'i aradım.

- Alo Mert.

- Efendim Güneş.

- Şey napıyorsun diye merak ettim.

- Iyiyim sen nasılsın?

- İyiyim bende şey sen nerdesin?

- Evdeyim.

- Tamam kanka görüşürüz.

Bu tatil evi çok güzeldi ama artık cidden sıkılmıştım burdan. Odadan çıktım ve salona indim. Can hala uyuyordu. Salondaki tekli koltuğa oturdum ve televizyonu açtım.

Sabah sabah Müge Anlı ile Tatlı Sert mi koyulur kardeş ya? Neredeyse tüm kanalları gezdikten sonra hiç bir şey olmadığına karar verip kapatmıştım televizyonu.

Elime telefonumu aldığım sırada Can'dan mesaj gelmişti.

"Günaydın aşkım. Şimdi evden çık ve sol taraftaki ormana gel. Ormanda bir kulübe var seni orda bekliyorum."

Oturduğum koltuktan kalktım ve girişteki ayakkabılıktan siyah vanslarımı giydim. Kolumdaki saç lastiği ile saçımı dağınık topuz yaptım. Kapıdaki anahtarı aldım ve dışarı çıktım.

Yavaş yavaş sol taraftaki ormana doğru giderken korkmuyor değildim.

Yavaş yavaş ilerledikten sonra nereden geldiğimi iyice kaybetmiştim. Ileriye doğru baktığımda yıkık bir kulübe vardı. Kulübeye doğru ilerledim.