ATEŞ

41 10 0
                                    

Mezarlığa geldiğimde arabayı park ettim. Boyaları sökülmüş demir kapıyı ittim ve mezarlığa girdim. Annemin mezarı denizin karşısındaydı.

Annemin mezarına yaklaştığımda üzerime bir ağırlık çökmüştü. Gözlerimdeki yaşları tutamıyordum. Annemin mezarına gelmiştim.

Mezara geldiğimde yanındaki mermere oturdum. "Üşüyor musun anne?" diye sordum gözlerimden yaşlar akarken. "Sen üşüme anne ben üşürüm sen üşüme." dedim tekrar.

Toprağa öpücükler kondurmaya başladığımda bir çift el beni geri çekti. Ah tam zamanında.

"Aşkım hadi evimize gidelim." bu ses doğru tahmin ki Can'a aitti. Uzattığı elini tuttum ve ayağa kalktım. Can yürümem için beni omzunun altına almıştı.

Arabaya geldiğimizde kemerimk taktım. Can'da kemerini takınca yola çıktık. "Güneş bu akşam dışarda mı yemek yesek." dedi Can bir soru ortaya atarak. "Balık ekmekçi Osman Amcaya gideceksek olur." dedim zoraki bir gülümseme ile. Oda gülümsedi.

Aslında şimdiki evimiz eski evimizle yakındı. Yani balık ekmeğe de yakın.
Sahile geldiğimizde biraz yürüdükten sonra tahta sandyeye oturduk. Can yine balık ekmek istemişti. Yemeklerimiz bitene kadar ikimizde hiç konuşmamış manzarayı izlemiştik.

Eve geldiğimizde kendimi yatak odamıza attım. Duj almam gerekiyordu. Banyodaki küveti su ile doldurdum ve kapıyı kilitleyip kendimi suya bıraktım. Kıyafetlerimi allahtan banyoya getirmişim diye düşünerek üzerime toz pembe pijamamı giydim.

Saçlarımı kuruttum ve uzun sarı saçlarıma balık sırtı ördüm. Banyodan çıktım ve yatağa yattım. Can gelmemişti. Belki gelir diye bekledim ama gelmemişti. Yataktan kalktım ve salona indim. Can salonda uyuya kalmıştı. Elinde içki bardağı vardı.

"Can hadi kalk." dedim omzuna vurarken.

"Güneş doğuyor." dedi. Ne dediğini bilmiyordu.

"Can hadi kalk aşkım." dedim kaldırdığım koluna girmeye çalışarak.

Başarmıştım. Can'ın omzuna girdim ve odaya çıkarttım. Yatağa yatırdım ve bende yanına yatıp uyumaya başladım.

"Güneş sende gitme beni bırakma." sanırım kabuz görüyordu. Terlemişti üstelik ateşi vardı. "Can ben burdayım." dedim.

Gözlerini açmıştı ama sabit bir noktaya bakıyordu. Gözlerinden baktığı yeri takip ettiğimde baktığı yerin bizim düğün fotoğrafımız olduğunu gördüm.
Şu evdeki tek fotoğraf yatak odamızdaydı.

Can'ı yatakta doğrulttum ve sırtını yatak başlığına yaslattırdım. Mutfağa girdiğimde elime geçen ilk kaba su ve sirke koydum. Makasla üzerimdeki pijamayı kestim. Bez olarak onu kullanacaktım.

Yatak odasına geldiğimde Can biraz daha kendine gelmişti. Üzerindeki gömleği çıkarttım ve yatağa yatırdım. Sirkeli suya batırdığım tişört parçasını anlına ve boynuna koydum.

Nihayet ateşi biraz düşmüştü. Üzerindeki bezleri aldım ve bende yanına yattım. Neredeyse sabah olmak üzereydi.

GÜNEŞ'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin