Etrafta sadece çığlıklar duyuluyordu. Gözlerimi açamıyordum. Sanki üstlerine biri tonlarca ağırlık koymuş gibiydi. Çığlıkların arasında makine sesleri geliyordu. Çığlıkların arasında bir kaç konuşmayı anlatabildim sadece. " Bilinci yerine geldi ailesine haber verin." Ne oluyordu kimin bilinci yerine gelmişti ? Gözlerimi çok az açabildiğimde gördüğüm tek şey bulanık suratlardı. Ağzımı bir şey demek için araladım ama bişey diyemeden tekrar geri kapattım. O sırada kapı açıldı ve içeriye 4 bulanık surat daha girdi. "Güneş kızım." Sanırım bu annemdi. Gözlerimi kapattım ve tekrar açtığımda yüzler netleşti. Beyaz önlüklü 3 adam , annem,babam,Can ve Defne vardı.
Ağzımı açtım ve kısık bir sesle.
"Noldu bana?" diyebildim. Heryerim ağrıyordu o sırada Can söze girdi " 1 yıldan beri hastanedesin bitanem.".- Anne bana noldu?
- Yaz tatilinde motoruna binerken kaza geçirdin ya hatırlamıyor musun ?
- Ha-Hayır. En son Can'la yemek yiyorduk.
- Güneş baştan anlat şu olayı ne yemeği?
- İşte Ege Can'ı bıçakladı ya. Sonra Can iyileşti biz sevgili olduk. Sonra siz beni deliler hastanesine kapattınız. Şey anne sonra sen kanserdin. Kanseri atlattın. Üvey kardeşim falan vardı.
- Güneş ne Ege'si ? Ne bıçaklanması?
- Anne bizi Can'la yanlız bırakır mısınız?
O sırada beyaz önlüklü adamlardan biri söze atıldı. " Can oğlum sadece 10 dk." Can kafasıyla onayladı. Ve Can haricindeki herkes dışarı çıktı. Can mor sandalyeyi yanıma çekti ve oturdu. Elini elime uzattı.
- Güneş iyi misin?
- Can biz beraberdik seninle. Sonra ben hastaneye kapatıldım.
- Evet biz hala sevgiliyiz sen kaza yaptığın gün çıkmaya başladık. Tam tamına 1 yıl oldu.
- Peki Ege ona noldu ?
- Güneş kimden bahsediyorsun?
- Seni bıçakladı işte o.
- Güneş sakin ol beni kimse bıçaklamadı. Olanların hepsini kafandan çıkar.
- Daha ne kadar burada kalıcam?
- Daha yüz nakli yapılacak.- Ne gereği var ki gayet güzelim.
- Güneş güzelsin bitanem ama motorun yanına düşünce tekerleği yüzünü ezmiş.
- Yani çok mu çirkin olucam ben?
- Hayır bitanem ben şimdi çıkıyorum dışarıda bekliycem seni.
Eğildi ve anlıma küçük bir öpücük kondurdu. Çok canım yanmıştı. Kendimi halsiz ve her an ölücekmiş gibi hissediyorum. O sırada önlüklü adamlar yine odaya girdi.
- Güneş hazırsan ameliyata alalım seni ?
Kafamı onaylar anlamda salladım.
*******
Dıt dıt dıt sesleri dışında kulağıma ses gelmiyordu. Konuşamıyordum ve görmüyordum. Elimi havaya kaldırdım ve salladım belki odada birileri vardır anlar diye.
Sonra kapı sesi duyuldu.- Güneş nasıl hissediyorsun ?
Ağzımı açamıyordum ve kim olduğunu bilmiyordum ama sanırım doktordu. Elimi kaldırdım ve okay işareti yaptım. Ardından başka bir ses duyuldu
" Evet Güneş şimdi sakince gözlerini aç. "
Gözlerimi zar zor olsada açabildim. Ama bukanıktı. Zorlukla tekrar kapadım ve açtım. Yüzler daha netti. Ama artık eve gitmek istiyordum. Ağzımı zar zor araladım ve kısık bir sesle" artık eve gitmek istiyorum. " diyebildim. Doktor söze atıldı " Güneş evinde tedavi görmeye devam edersen taburcu ederim. " kafamı onaylar anlamda yavaşça salladım.Can artık beni tanımazdı belki. Çok kötü bir düşünceydi bu. Can ve ailem benim herşeyim. Asla onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Peki ya komadayken gördüklerim neydi. Düşünmeye devam ederken doktor tekrar konuşmaya başladı.
- Güneş şimdi odaya gidiceksin ve sonra eve.
- Size bir şey sormak istiyorum.
Sesim hala kısık çıkıyordu. Ve konuştukça canım yanıyordu.
- Ben komadayken bazı şeyler gördüm. Gerçek olma ihtimali var mı ?
- Bunu ben bilemem Güneş.
Kafamla onayladım. Sedye ile odama gidiyordum. Ameliyattan çıktıktan sonra sedyemin etrafı insanlarla dolmuştu. Sadece gülümsedim. Sedye bir odata girdi ve artık yatakta yatıyordum. Annem odays girdi ve hiç konuşmadan kıyafetleri bavula koymaya başladı. Can geldi beni kucağına aldığı gibi arabasına bindirdi . Sonra annemde geldi.
- Anne babam nerde ?
- Kendini yorma bitanem. Babanın işi varmış.
Konuşmamız bundan ibaretti. Eve geldiğimizde Can tekrar beni kucağına aldı. Annem çantasından çıkardığı anahtarı kapı deliğine soktu ve çevirdi. Kapı açılır açılmaz " Hoşgeldin Güneş! " diye çığlıklar duyuluyordu. Neredeyse tüm akrabalarım ve Mert buradaydı. Istemsizce gülümsedim. Can yavaşça koltuğa oturttu.
Kuzenim Azra'da gelmişti. Azra ve ben yaşattık. Küçükken Can,Azra ve ben hep beraberdik. Ama sonra Azralar Almanya'ya taşındılar. Azra çok güzel bir kız dı. Beyaz beline kadar uzanan saçlarının uçları açık maviydi. Saçları mavi gözleri ile çok uyumluydu. Ve ayrıca bakımlı bir kızdı.
Azra beni görür görmez yanıma oturdu ve elindeki poşeti bana uzattı. Normalde hediyeleri seven bir kız değilim ama Azra benim için önemliydi. Poşeti açtım ve çerçeve içerisinde Can'ın, Azra'nın ve benim çekilmiş olduğumuz bir fotoğraf vardı. Fotoğrafı görünce her ne kadar kahkaha atmak istesemde sadece gülümsedim ve Azra'ya sarıldım. Azra'da bana karşılık verdi. Koltuğun başlığına tutunarak ayağa kalktım ve yavaş yavaş adımlarla odama yöneldim.
Kapıyı açtım ve direk giysi dolabına yöneldim. Mavi bir jean ve beyaz düz bir tişört alıp giydim. Hala aynaya bakmamıştım çünkü henüz hazır değildim. Ama kendimden kaçamam diye düşündüm ve boy aynasının önünde başım eğik bir şekilde durdum. Yavaş yavaş kafamı kaldırdıkça kalbimdeki kelebeklerin horon teptiğini hissettim ama yinede başımı kaldırmaya devam ediyorum. Başımı kaldırdım ve baktım. Aslında eski halime benziyordu ama yinede değişiklik vardı. Uyumam gerekiyordu ama aşağıdaki insanlara ayıp olur. Neyse hasta ziyaretinin kısası makbuldür edasıyla yatağıma girdim. Evet bugün pijama giymicem kime ne bundan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'İM
Teen FictionZorluklara karşı mücadele ederken karşına çıkan herhangi bir şey seni o hayattan soğutabilir. Güvendiğimiz insanlarda bıçaklayabilir bizi. Yakınımızdaki insanlari iyi seçmeliyiz.