4.BÖLÜM
Dudakları, dudaklarıma değdiğinde ilk yaşadığım şokla orada kaldım ama asıl beni bile şaşırtan ona karşılık vermem oldu. İçtenlikle, birden roller değişti. Bileğimi tutan eli gevşedi ve beni belimden tutup kendine çekti. Bir elini enseme saçlarımın arasına soktu. Bende ensesindeki saçları okşadım, o kadar yumuşaktı ki. Dudaklarımı araladım ve sıcak dilini hissettim. Bu bedeni elektriğe tutulmuşçasına titretti. O anda ne yaptığımın farkına vardım. Bir kaç saattir tanığım bir adamın kollarında kendimi kaybetmek üzereydim. Âmâ kokusu o kadar baştan çıkarıcıydı ki? Kendimi toparladım ve dudaklarımı ondan çekmeden ayağımı havaya kaldırdım ve hızla ayağının üzerine bastım. Bir an titredi ama öpüşmesi daha vahşi bir hal aldı. Beni kendine daha çok çekti.
Bu kez dudağını çektim ve ısırdım. İşte o an hastalıklıymışım gibi beni fırlattı. Gözleri arzudan bal rengine dönmüşken, şimdi içindeki siyah hareler sinirden büyüdü. Elini kanayan dudağına bastırdı.
" Kahrolası kadın." diye hırladı. Bense heyecanı gizlemek için ellerimi belime koydum ve gülümsedim.
"Kimi öptüğüne dikkat et." Sonra hızla yanından geçtim ve merdivenlerden koşarak onun odasına gidip kapıyı arkadan kilitledim. Başka yerde yatsın. Elimi dudağımdan çektiğimde parmağımdaki kanı gördüm. Gülsem mi yoksa kızsam mı bilemedim. Göründüğünden daha cesur ve kesinlikle ateşli olduğu belliydi. Onu daha fazla zorlamak istemedim. Çalan telefonumun sesi ile düşüncelerimden kurtuldum. Cep telefonumu kotumun cebinden çıkarıp, arayan numaraya baktım ve hemen açtım.
"Selam kardeşim ne haber?"
"Nerelerdesin Antonio?"
"İş gezisinde."
"Esmer mi sarışın mı?" dedi Damon ve ben gülümsedim. Bakışlarım merdivenlere yöneldi.
"Kumral, kesinlikle bir kumral." dedim. Bir kahkaha attı.
"Hiç değişmeyeceksin değil mi? Seni Valeria'nın ellerine bırakmalıyım. Eminim terbiyenle zevkle ilgilenir."
"Sağol, Damon almayayım. Agresif karınla kendin ilgilen." dedim homurtuyla. Bir gece için bir tane sinirli kadın yeterdi.
"Ne zaman geliyorsun?" Elimi saçlarımın arasına soktum sıkıntıyla.
"Anlaşılan yarın. Hazır aramışken, uçağı benim için hazırlatır mısın? Los Angeles'tayım. Yarın saat 10 da havaalanında olurum."
"Elbette kardeşim, nede olsa senin sekreterin benim değil mi? Neyse yarın akşama yemeğe gel."
"Olmaz, büyük ihtimal yorgun olurum ama Valeria'ya söyle, bana hafta sonu için Soulvaki hazırlasın." Sinirle söylendi.
"Karım senin uşağın değil. Bir Yunan yemeği istiyorsan git kendine aşçı tut." Kahkaha attım. Onları özlemiştim.
"Damon,sen tam bir kılıbıksın." Birden suratıma telefonu kapattı. Ben telefona bakarak hala gülümsüyordum.
Yavaşça merdivenleri çıktım. En iyisi bu gece soğuk bir duş alıp yatmak olacaktı. Tabi becerebilirsem. Odamın kapısına geldiğimde asıl şoku yaşadım. Kapı kilitliydi. Kapıyı vurdum ama ses çıkmadı. Benim odama el koyduğuna inanamadım. Hızla kapıyı vurmaya başladım. "Burası benim odam Roxy!"
İçerden bağıran sesini duydum. "Soğuk bir duş al Antony ve başka odada uyu! Çünkü buraya el koydum." dedi hırlayarak.
"Lanet olası kadın." dedim ve hızla bir kez daha vurdum.
"Bunun hesabını vereceksin." diye bağırdım.
"Egolarını söndür adamım ve işin sonunda bana bir fiyat ver. Çünkü artık çok zenginim." dedi. Sinirle topuklarımın üzerinde dönerken misafir yatak odasına yöneldim. Ertesi sabah uçakta yerlerimizi almışken hala benimle konuşmuyordu. İnatçı cadı. Madem öyle istiyordu bende oyununa uyardım. Sessizlik, bu kesinlikle lütuf demekti. Uçak havalandığında heyecanla koltukların kenarlarını tuttuğunu gördüm. Yüzü bembeyaz olmuştu. "Koruyor musun?" diye sordum ilgisizce. Sinirle bana baktı.
"Sence oradan bakınca nasıl duruyorum. Neşeyle dans etmiyorum herhalde." dedi hırlayarak. Gülümsememi engellemeye çalıştım. "Merak etme, trafikteki ölüm kazalarına nazaran, uçakta ölüm vakaları oldukça az." Bir inilti döküldü dudaklarından.
"Ah bu gerçekten rahatlatıcı bir bilgi oldu sağ ol." Sonra hızla eli ağzına gitti. Renginin iyice uçtuğunu fark ettim.
"Ufaklık iyi misin?" Çaresizce bana baktı.
"Sanırım, kusacağım." Emniyet kemerini açtım hemen ve ardından benimkini. Ben daha yerimden doğrulmadan adeta üzerimden atlayarak fırladı.
"Sağdaki kapı." diye bağırdım ve o lavaboyu açıp içeri girdi.Yarım saattir lavabodaydı ve ben onu iyice merak etmeye başladım. Kalkıp tuvaletin kapısına gittim ve vurdum.
"Roxy iyi misin? "Su sesi kesildi. Kapının kilidi döndü ve kapı açıldı. Bembeyaz suratı ile kapı pervazına dayandı. "Antonio."dedi kısık bir sesle. Elimi yüzüne koydum. Buz gibiydi.
"Seni uçak mı tutuyor?" Hafifçe omuzlarını silkti.
"Bilmiyorum, daha önce hiç uçmadım." dedi fısıltıyla. Eğilip onu kucakladım.
"Tamam, ufaklık her şey düzelecek." dedim kulağına. Küçükbaşını omzuma yasladı ve bana tutundu. Uçağın kuyruk kısmına ilerledim ve onu yatak odasına götürdüm. Yatağa küçük ve narin bedenini yavaşça bıraktım. Soğuk soğuk terliyordu. Eğildim.
" Roxy,şimdi seni sıcak suya yatıracağım. Sonrada uyuman lazım. Söz veririm vardığımızı anlamayacaksın." dedim. Takatsiz kalmıştı. Yavaşça başını salladı. Gidip sıcak suyu açtım ve onu kollarıma alıp dolan küvete yatırdım. Sıcak su kıyafetleri ile birlikte onu ıslatırken titredi ama sesini çıkarmadı. Bir kaç dakika sonra rahatladığını görünce Onu doğrulttum. Elime aldığım bornozu kenara koydum ve onu yavaşça soydum. Islak çamaşırlarını bir bir çıkarırken, hissettiğim tek şey ona karşı acıma oldu. Ona üzüldüm. O kadar savunmasızdı ki. Küçük bedenini büyük bornoza sardım ve kollarıma alıp onu yatağa yatırdım. Çoktan derin uykuya dalmıştı bile ve muhtemelen kendini daha iyi hissedip uyandığında onu soyduğum için bana bir yumruk atacaktı. Bu olayı gözümün önünde canlandırınca gülümsemeden edemedim. Alnına bir öpücük koyup oradan çıktım.UMARIM BEĞENİRSİNİZ