Bölüm 23

6K 548 3
                                    


23.BÖLÜM

ADI AŞK SEBEBİMİN,HER HATA KALBİMİN...HEP DEĞERİNDEN HEP GEREĞİNDEN HAK ETTİĞİNDEN ÇOK SEVDİM....

Aşk yüreğe düştüğünde onun bağlarından kaçabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Ateşi o kadar kavurucu o kadar yakıcıdır ki. Kalbinizi çoğu kez yerinden söküp atmak istersiniz. Âmâ yine de size ait değildir o aslında. O çok tan sizi terk etmiş başkasının avcunun içinde yer etmiştir. Acınız da, o acıyı dindirecek ilacınızda kalbinizi elinizde tutan kişidir.Bakışlarımı özlemle karşımdaki adama çevirdiğimde kalbimin kuşkanadı gibi atmasını engelleyemedim aynı elimi karnıma koyuşunu engelleyemediğim gibi. Bakışları beni bulduğunda içimdeki kor tüm vücudumu ele geçirdi. Bu hangi adamdı. Bana kumsalda piknik hazırlayıp elleri ile yediren mi? Yoksa hiç düşünmeden beni hayatından çıkaran mı?

6 ay koskoca 6 ay boyunca bu günü bekledim. Ona nasıl sesleneceğimi ne diyeceğimi? O zaman neden şimdi dilim damağım kuru. Kalbim delice çarparken ona binlerce hançeri saplayan Kim. Acı ile mutluluk nasıl aynı anda yaşanıyor. Gözlerimi yumdum. Belki de bu bir hayal... Son zamanlarda gördüğüm rüyalardan biri... Ya da ben yalnızca bir insanım ve herkese olduğu gibi aşk beni de kör etti. Beyaz atlı prensimin atı yok oldu ve beni kurtarmaya asla gelemedi. Pamuk prenses gibi hayata tutunmamı sağlayan öpücüğü zehre dönüştü. Acı,kırgınlık,öfke,sevinç,aşk,özlem...Tüm duygular tek tek bedenimi ele geçirirken kendimi kontrol etmeye çalıştım yada daha doğrusu çırpındım. Duruşumu dikleştirdim ve son zamanlarda takındığım soğuk kadın maskeme büründüm.

"Antonio."dedim bu kez daha kendimden emin bir tonla."Güzellik." Karanlıktan yavaşça loş ışıkların altına geldiğinde biliyordum, lanet olası çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmediğini biliyordum. Başını hafifçe eğip beni süzdü. Üzerindeki smokinle o kadar çekici ve o kadar baştan çıkarıcıydı ki. Tam bir Damat gibi. Âmâ içimdeki kendi çığlığımla parçaladım tüm düşüncelerimi. Kalbimi defalarca bir araya getirmeye çalışmıştım ama başarısız olmuştum. Sonuç... Artık o yalnızca bedenime kan pompalayan bir organ ve bense karnımdaki minik kalp için yaşayan boş bir beden.

"Nasılsın?""Oldukça iyiyim." Zayıftım, tüm hamileler deli gibi kilo alırken ben küçücük karnım ve incecik bedenimle oldukça zayıftım. Şu anda tek tesellim, tüm basını kandırabildiğim gibi göğüs altımdan bol olan elbisemle Antonio'nun da gerçeği keşfetmesini engellemekti."Ne o, bağış yapmaya mı geldin. Yoksa yeni görevin burada mı?" diye sordum soğukça."Aslında ufaklık, evet yeni görevim burada." Hafifçe gülümsedim. Ne bekliyordum ki beni sevdiğini mi söylemesini. Benim için geldiğini anlatmasını ve beni kollarına alıp yarının daha güzel olacağını söylemesini mi? Artık saf bir kız değilim ve yarınlar asla dünlerden daha güzel olmadığını biliyorum."Anlıyorum, o zaman sana görevinde başarılar dilerim. Şimdi izin verirsen...""Vermiyorum." Şaşkınlıkla ona baktım."Efendim.""İzin istedin ve bende vermediğimi söyledim ufaklık." Tanrım bu laftan nefret ediyorum. Bana bu şekilde, sanki aramızda hiç sorun olmamış gibi davranmasından bu kahrolası özgüveninden nefret ediyorum."Nezaketen sormuştum. Herhangi bir şey için senden izin almama gerek yok." dedim sertçe.

Sonra bir adım attım ve yanından geçmeye çalıştım. Aniden kolumu kavrayan el ile gerildim. Bana dokunmasını istemiyordum. Hızla kolumu çekerken ona sinirli bir bakış attım."Sakın bana dokunma.""Bende tırnaklarını ne zaman göstereceğini düşünüyordum." Bir an ona baktım. En çok korktuğum şey yüzünü unutmaktı. Onu hafızama kazımak istedim tekrar."Bir zamanlar dokunuşumdan hoşlanırdın." dedi. Bir kahkaha attım."Antonio,bir zamanlar çok fazla hata yaptım." Gözlerine bakıp sözlerime devam ettim."Telafisi mümkün olmayan büyük hatalar. Ne yapabilirim bende insanım." Yavaşça omuzlarımı silktim."Sende iyi bilirsin ki kimse kusursuz değildir." dedim yavaşça. Bir müddet beni süzdü."Kimsin sen?" Şaşkınlıkla tekrar ona baktım."Benim küçüğüm nerede?" Başımı dikleştirdim ve kibirle burnumu kaldırdım."İyi akşamlar." Hızla teras kapısına ilerledim ama sözcükleri ile kapıya varamadan kaldım."Her şeyin bir telafisi vardır Roxy! Yalnızca izin verilmeli." Başımı yavaşça ona çevirdim."Antonio,bazı şeylerin telafisi mümkün değildir ve izin verildiğinde yalnızca zamanındaki zayıflıklarını hatırlar insan." ayaklarım zangır zangır titrerken terastan içeri girebildim.

"Roxy."Arkamdaki sesini duyduğumda adımlarımı hızlandırdım.Kevin beni görünce ayaklandı ve hızla yanıma geldi. Yüzüme baktı."Tatlım, üşüdün mü? Yüzün kızarmış." Ona baktım ve kendimi kollarına attım. Beni başka bir hata yapmaktan daha kurtarmasını beklerken."Ne oldu?" Ağlamak üzere olduğumu biliyordum."Pek iyi hissetmiyorum.""Bebek mi?" dedi korkuyla. Tanrım, o kadar iyi bir insandı ki. Keşke onu sevebilseydim. Bana hep James'i hatırlatıyordu."Yalnızca yoruldum." dedim. Âmâ biliyorum ki, beni ilk kez bu şekilde görüyordu. Sıkıca kollarını bedenime sardı ve alnıma bir öpücük kondurdu."Tamam, sevgilim gidiyoruz." Sonra bakışları bir yere kilitlendi ve sözcükleri havada asılı kaldı."Ama önce bir dakikaya ihtiyacımız var ve bu önemli bana bir dakikalığına eşlik edebilir misin? Şu yeni ortaklıkla ilgili olan şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı burada. Hemen bir merhaba der sonra kaçarız."

Aslında hemen kaçmak istiyordum ama bu şirket için gerçekten önemliydi. Hafifçe başımla onayladım onu. Beni kollarından uzaklaştırdı ve elimi koluna doladı ve beni yönlendirdi.Her adımda kalabalık salonda Antonio'ya yaklaşıyorduk. Bakışları çatılı kaşların altına gizlenmiş dikkatlice bizi süzerken, yanlış insana gidiyor olduğumuzu haykırmak istedim. O olamazdı, âmâ hayır Kevin kendinden emin adımlarını ona doğru atıyordu.

Tam olarak onun önünde durduğumuzda artan kalp atışlarımı dengelemeye çalıştım.Kevın o beyaz elini tamamen tezat oluşturan Antonio'nun esmer eline uzattı. İkisi tokalaşırken Antonio'nun ne kadar gergin olduğunu görebiliyordum. Âmâ bu işte bir yanlışlık olmalıydı. O yalnızca basit bir korumaydı."Bay Konitopolous,size nişanlımı taktim edeyim.Roksanne O'conner,Tatlım bu beyde Planoner şirketler gurubunun yönetim başkan yardımcısı." dedi Kevin kibar bir ifadeyle. Bense o kadar şaşırmıştım ki."Nişanlandığınızı bilmiyordum." dedi Antonio sanki hiçbir şey olmamış gibi.Yalan, bana yalan söylemişti. Tabi ya,uçak,ada...Bir koruma bunları nasıl sağlayabilirdi ki.Evi küçük olabilir ama oldukça zengin bir semtteydi. Sonra abisini ve eşini düşündüm. Evlerini... Aman Tanrım, nasıl bu kadar aptal olabilmiştim. Abisinin ve onun iyi para kazandığını düşünmüştüm ama asla o kadar zengin olabilecekleri aklıma gelmemişti ve Antonio bana yalan söylemişti.

Sonra aklıma konuşmalarımız geldi. "Beraberce dinlenmeliyiz diyorum""Zengin insanlar gibi mi?""Çok zengin insanlar gibi."

Tanrım tam bir aptaldım.Antonio farkında olmadan uzattığım elime bir öpücük kondururken bana bakıp göz kırptı. Bir insan daha kaç kez parçalanabilir? Peki, kaç kez tamir edilebilir."Ah bu akşam nişanımızı ilan edecektik ama Roxanne biraz rahatsız. O..."Kevin'ın daha fazla konuşmasını engellemek için bileğini sıktım. Genç adam şaşkınca bana baktı."İyi misin sevgilim?""Hayır, çok yorgunum, Bay Konitopolous'ta kusuruma bakmazsa evimize gitmek istiyorum." dedim ve Antonio'nun gözlerinin içine bakarak başımı Kevin'ın omzuna koydum. Yüzündeki sinirden seğiren kası görebiliyordum. Her ne kadar bir başkası bir şey anlamasa da ben anlıyordum ne kadar sinirlendiğini. Kevin'ın gözlerini görmesem de söylediğim söz üzerine ışıldadığını da biliyordum.Çok üzgünüm kalbim, artık bana ait değilsin. Şimdi o ellerde çürümeye bak. Diye fısıldadı iç sesim ve biz Antonio'ya arkamızı döndüğümüzde kalbimi geri vermesini haykırmamak için dudaklarımı ısırdım. Onu geri istiyorum,acısız,erkeksi fakir bakire sokak kızı Roxy'i geri istiyorum...

Konitopolous serisi 2 Ask CalimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin