Bölüm 19

6K 527 11
                                    


19.BÖLÜM

Gece yatağa yatarken hala aklımda gelen faks ve onunla konuşma olayım vardı. Saçları kollarıma dağılmış bir halde bana bakarken yüzünü aklıma kazımak istercesine inceledim.

"Ufaklık! Yarın dönüyoruz." Gözlerini kırpıştırarak bana baktı şaşkınlıkla.

" Dönüyor muyuz ama neden?"

Yumuşak saçlarını okşadım. Güneş yüzünden kumral saçlarının arasını gölgeler sarmıştı.

"İşlemler hazır! Yarın gidip imzanı atman ve hakkın olan parayı alman gerekiyor." dedim. Şekilli kaşları çatıldı ve düşüncelere daldı.

"Sende benimle gelecek misin?"

Güzel yüzüne bakıp gülümsedim.

"Elbette geleceğim. Beni burada bırakmayı düşünmüyorsun değil mi?" Gözlerini gözlerime dikip bana baktı ve ardından sıkıca sarıldı.

"Aslında senden ayrılmayı hiç düşünmüyorum." diye fısıldadı.Gerildim.Elimde olmadan, çünkü imzaları attıktan sonra hala ona olan arzularımın olmasına rağmen onu bırakacaktım. Kendi hayatını yaşamaya hakkı vardı. İsteklerini gerçekleştirmeye. İçimden bir küfür savurdum. Lanet olsun... Ona elimi hiç sürmemeliydim. Arzularım o kadar yoğundu ki. Daha önce hayatım boyunca hiç kendimi bu kadar savunmasız hissetmemiştim. Roxy,duvarlarımı yıkmış ve beni tamamen savunmasız bırakmıştı. Başımı çevirip kollarımda olan güzelliğe baktım. Küçükbaşını kaldırıp bana baktığında mavinin en güzel tonu olan gözleri ile buluştum ve vücudumdan kalbime giden o ağrıyı hissettim. Bir küfür savurdum ve onu kendime daha çok çektim. Arzuyla dudaklarına kapandığımda bunun kollarımdaki son gecesi olduğunu unutmaya çalıştım. Yalnızca o ve ben vardık. Gerisi önemsizdi.

******

Helikopterle adadan uzaklaşırken hala özlemle oraya bakıyordum. Hayatımın en güzel günlerini bu adada geçirmiştim. Aşkı yaşamış ve yıllardır sakladığım masumiyetimi kaybetmiştim. Âmâ sonuç olarak kesinlikle buna değerdi. Bakışlarımı yanımda tüm heybeti ve çekiciliği ile oturan adama verdim. Yeşile dönen bal rengi gözlerini bana çevirdiğinde âşık olduğumu anladığımdan beri olan şey yine oldu ve içim titredi.

Mutluydum, aşıktım ve içimden kahkaha atıp bağırmak geliyordu ama nedense sabah kalktığımızdan beri ters giden bir şeyler olduğunun da farkındaydım.Antonio fazla düşünceli ve gergindi. En sinir bozucu olanı da mesafeliydi. Aslında bugün imzayı attığımdan itibaren dünya üzerindeki en zengin kişilerden biri olacağımı biliyorum. Belki de bunun sonucunda ayrılmamızdan korkuyor. Şirketin ve tüm diğer işlerin idaresini ona bıraksam kabul eder mi? Acaba bunu hakaret sanacak kadar gururlu mu? Aklımdan asla ayrılığı geçiremiyorum. Ondan ayrılmak, Rahibe Dolares ya da James'ten ayrılmaktan daha çok acı verecek biliyorum. Buna hazır değilim.

Aslında aklımda çok daha güzel şeyler var.Evlilik,anne olmak. Bakışlarımı onun güçlü profilinde gezdirdim. Oda bunu ister mi? Ben sokak kızı ve bir hırsızım. Cinsel masumluğumdan başka elimde temiz olan hiçbir şey yok. Artık onu da kaybettiğim düşünülürse. Kim beni eş olarak ister ki. Bakışlarımı hüzünle dışarı çevirdim. Belki eş olarak istemez ama sevgilisi olarak halinden memnun olduğunu biliyorum. Belki oda zamanla beni sevebilir yatakta bana karşı ne kadar arzulu olduğunu düşünürsek neden olmasın. Sonuçta bende ona o şekilde âşık olduğumu anlamadım mı?

Hayaller, hayaller... Tüm yaşamım boyunca yaptığım bu hayal kurmak ve şu anda en çok istediğim şey sevgi dolu mutlu bir yuva ama Antonio ile...

Acıyla gözlerimi yumdum. İmzayı attıktan sonra onunla konuşacağım. Paranın hiçbir önemi olmadığını ve onu sevdiğimi söyleyeceğim. Benimle gelmesini ya da isterse onunla kalabileceğimi söyleyeceğim. Gerekirse yalvaracağım. Çünkü artık onsuz bir hayat düşünemiyorum.

Saat öğleden sonrayı geçtiğinde eve vardık.Antonio cep telefonu ile konuşurken kapıyı açtım ve o küçük ama sevimli eve girdim. Burayı kesinlikle yuvam gibi hissediyordum. Derince bir nefes aldım ve evimizin güzel kokusunu içeri çektim. "Evimiz." diye fısıldadım. Bize ait. Bu gülümsememe neden oldu. Salona girdiğimde ilk şaşkınlığımı yaşadım. Salonun yere kadar olan camının önüne konmuş iki koltuğu gördüm. Biri dudak şeklinde bir diğeri de kadın ayakkabısı. Birden elimde olmadan bir kahkaha attım. Bunlar tanrım Barbie evine layıktı. Hani şu oyuncak olan. Ayakkabı şeklindeki koltuğun üzerine iliştirilmiş notu gördüm ve uzanıp aldım.

"Sevgili Roksanne! Bu evde sizden önce Damon ve ben oturmuştuk ve bu koltukları çok severek kullanmıştım. Şimdi aynı şekilde sana hediye ediyorum. Umarım bana getirdiği uğuru sana da getirir ve dileklerin gerçekleşir.

Sevgiler Valeria...

Not: Antonio'ya koltukları depoya kaldırdığı için canına okuyacağımı söyle."

Gülümseyerek elimdeki nota bakarken arkamda Antonio'nun sesini duydum.

"Kahrolası kadın. Beni öldürmek için mi uğraşıyor." Başımı çevirip ona baktığımda yüzünü buruşturarak koltuklara baktığını gördüm. Ellerimi belime koydum.

"Bu koltuklara dokunamazsın. Bana hediye edildi." dedim ve elimdeki notu Antonio'ya uzattım. Nota dikkatlice bakarken söylendi.

" Onları depoya kaldırmak yerine yakmalıydım." Koşarak kendimi dudak şeklindeki koltuğa attım.

"Fazla kız işi ama ben sevdim. Daha önce hiç hediye almamıştım ve eğer koltuklarıma dokunursan. Seni mahvederim." dedim. Kaşları çatık halde bir müddet bana baktı. Sonrada bir küfür savurdu ve merdivenlerden çalışma odasına doğru yürüdü.

*******

Çalışma odama girdiğimde evrakların hazır bir halde masamda durduğunu gördüm. Ona gerçeği nasıl söyleyecektim. Koltukları sahiplenirken bu eve çok fazla alıştığının farkındayım. Tıpkı benim ona alıştığım gibi. Koltuklardan birine oturdum ve ellerimi başımın arasına geçirdim. Artık onunla konuşmanın ve bu işi ve ilişkiyi sonlandırmanın vakti gelmişti. Her ne kadar istemesem de...

Konitopolous serisi 2 Ask CalimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin