24.BÖLÜM
Ellerimi sevgiyle karnıma koydum. Her ne yaşadıysam yaşayayım, içimdeki taşıdığım bebekten asla pişman değildim. Zamanı geldiğinde ona her şeyi anlatacaktım ama şimdi onun için doğru olanı yapacaktım. Annem babama olan aşkı yüzünden kim bilir nasıl acı çekmişti. Ben de Antonio yüzünden acı çeksem de bebeğime düzgün bir yuva verecektim. Onu sevecek bir anne ve babası olacaktı.
Kapı çalınınca hızla toparlandım. "Girin." dedim oldukça kendimden emin bir sesle. Sekreterim yavaşça içeri girdi.
"Ne oldu Bella?"
"Efendim, toplantı hazır."
"Tamam geliyorum. Bay Kevin geldi mi?"
"Evet efendim." Onu başımla onayladım ve gerekli evrakları alıp ayaklandım. Birden başım döndü ve hızla masama tutundum. Tanrım,6.aydaydım. Baş dönmeleri için zaman geçmemiş miydi? Bu aralar çok fazla olmaya başlamıştı. Biraz bekledim ve doğruldum. Yavaş ama kendinden emin adımlarla odadan çıktım ve toplantı odasına doğru ilerlemeye başladım.Kapıyı açıp odaya girdiğimde herkes çoktan yerini almıştı. Son zamanlarda bir çok toplantıyı Kevin yönetiyordu. Onun ısrarlarına rağmen yine de toplantılara pasif dinleyici olarak katılıyordum ama yönlendirme ona aitti.Masadaki yerimi alırken yeni bir baş dönmesi için hazırlıklıydım. Şirketten bir çok kimse hamile olduğumu bilmiyordu. Hakkını vermeliyim, terzim harikalar yaratıyordu ama bunu daha fazla sürdüremeyeceğimin de farkındaydım. Zaten bu ayın sonunda istirahate geçecektim ve sorumluluğu geçici olarak Kevin'a bırakacaktım. Masama oturduğumda Aynı baş dönmesini yaşamamın sebebi bu kez belliydi. Tam karşımda yeşile dönmüş gözlerini bana dikmiş dikkatlice beni süzerken afalladım. Lanet olsun, bu katılmamam gereken toplantı değil miydi? Bella,aptal kız...Onu uyarmamış mıydım? Âmâ sabah geldiğimden beri aklı bir karış havalarda olan bendim. Evraklara bile bakmamıştım.Kevin'ın yumuşak sesi ile kendime geldim.
"İyi misin hayatım." Bakışlarımı ona çevirip zorla da olsa gülümsedim ve Antonio'nun odadaki varlığını yok saymaya çalıştım.
"Lütfen başla! Ben iyiyim." Bana bakıp gülümsedi ve toplantıyı başlattı. Antonio gözlerini bir an bile üzerimden çekmezken bu kahrolası toplantıya nasıl odaklanabilirdim ki. Onu görmezden gel... Görmezden gel... İç sesim sürekli aksini bağırırken kendi kendime tekrarladım. O yok Roksi. Birden keskin bir sancı girdi karnıma ve ben yavaş yavaş nefes almaya başlasam da, terlememi engelleyemedim. Sancı tekrarlandığın da, parmaklarımı sıkıca masaya kenetledim.
Yalvaran gözlerle Kevin'a baksam da o kendini kaptırmıştı. Bu kez bakışlarım Antonio ile kenetlendi ve daha sert gelen sancı ile kasıldım. Ardından bacaklarımın arasındaki sızan sıcaklığı hissettim. Yüce Tanrım bana yardım et.
"Kes sesini." diye bağırdı Antonio gür sesi ile ve oda aniden sessizleşti. Elimi bilinçsizce karnıma koydum. Ardından tekrar onun sıcak kollarında olduğumu fark ettim.
"Lanet olsun Roxi."dedi.
" Ambulans çağırın." ve beni kucakladığını gibi koşmaya başladığında tek bir söz döküldü dudaklarımdan. "bebeğim. "Gerisi koyu bir karanlık.Gözlerimi açtığımda beyaz odada uyandım. Ne olduğunu seçmeye çalışırken aklıma anılar hücum etti. Elimi hızla karnıma koyarken bağırdım. "Bebeğim."
Sonra Kevin'ın sakinleştirici sesini duydum.
"Sakin ol tatlım. Sakin ol." Bakışlarımı yanımda duran Kevin'a çevirdiğimde hayal kırıklığına uğradım."Bebeğim." Dedim. Karnımdaki şişkinlikle orada olduğuna emin olmak istercesine.
"Bebek iyi. Her şey yolunda."
"Ne oldu?"
"Doktorlar herhangi bir tehlike olmadığını söylediler ama dinlenmen gerek." Uzanıp elimi tuttu.
"Tanrım, Eğer Bay Konitoplous fark etmeseydi, ben çok üzgünüm Roksanne. Fark etmeliydim ama ..."
Elimle onu susturdum.
"Ona söyledin mi?"
"Neyi?"
"Bebeği." Dedim. Şaşkınca bana baktı.
"Buraya geldiğimizden beri doktorlarla görüşüyor aşırı ilgili." Bakışlarımız buluştuğunda ilk kez gözlerimi kaçırdım. ÂmâKevin zeki bir erkekti.
"AmanTanrım, Roksanne. O mu? Bebeğin babası o mu?" Ağlamamak için dudaklarımı ısırdım.
"Evet.O!" Ellerini sıkıntıyla saçlarının arasına soktu.
"Kahretsin, bu her şeyi mahveder. Sana sorarsa benden olduğunu söyle Roksanne. Onu uzak tut." Birden değişen tavırlarına şaşırdım."Bana sorarsa ne cevap vereceğim beni ilgilendirir Kevin."dedim sertçe. Bana bir başkasının daha emir vermesine katlanamazdım.
"Tabi tatlım ama bebeği isteyecektir. O zaman ne yaparız." Bu düşünce aklıma yerleşince korktum. Bebeğimi benden alacak kadar zalim olamazdı değil mi? Kapı çalınınca hissetim o gelmişti. Bakışlarımı Kevin'e çevirdim."Roksanne.""Bizi yalnız bırak Kevin."dedim. Ona karşı sert olmak istemiyordum ama bu fazla panik havası ve saçmalaması beni geriyordu. Bir müddet bana sinirle baktı ve hızla odadan çıkarken Antonio'ya çarptı.Antonio bir müddet arkasından baksa da sonra yavaşça bana döndü.
Sakin ama kendinden emin adımlarla içeri girdiğinde o güçlü ve heybetli cüssesi ile odayı doldurdu. Ayakta kalıp bir müddet bana baktı. Sonra sakince yanıma oturdu.
"Şimdi nasılsın ufaklık." Bu kelime bana onunla yaşadığım geçmişi hatırlatsa da kendime ve duygularıma engel oldum.
" Teşekkürler daha iyiyim.Kevin beni hastaneye senin yetiştirdiğini söyledi." dedim yavaşça. Bakışları bir müddet yüzümü süzse de sonra karnıma odaklandı."Evet, o işine fazla dalmıştı." Bakışlarımı ondan çektim. Sormak istediğim çok soru vardı ama kendimi tutmaya çalıştım."Teşekkürler."
"Bana neden söylemedin?" Kendinden emin konuşması beni önce şaşırttı ardından sinirlendirdi. Bakışlarımı ona çevirdim.
"Neden buradasın?" Omuzlarını silkti.
"Sen söyle." Bir kahkaha attım."Antonio, senin oyunlarından sıkıldım. Ne istiyorsun, anlaşmayı mı? Tamam, tüm şartları kabul ediyorum ve yarın imzalarım. Bu geri dönmeni sağlar mı?" Bir müddet çatık kaşlarla beni süzdü.
"Sende yanımda olacaksan. İmzalamasan da olur." Şaşkınca ona baktım. Ne yani, bunca zaman sonra hiçbir şey olmamış gibi onunla gideceğimi mi sanıyordu."Sen delisin. Seni bir daha görmek istemiyorum. Kevin'ı seviyorum ve onunla evleneceğim." Bana doğru eğildi.
"Benim çocuğumla başka bir erkeğe gidemezsin." dedi sertçe.
"Senin çocuğun değil." dedim. Bir müddet daha karnımı süzdü. Sonra elini cebine soktu ve bir kağıt çıkardı.
"Bu aksini söylüyor güzellik." Şaşkınca bir kağıda birde ona baktım. Sonra kağıdı hızla elinden çektim. Babalık testi...
"Bunu nasıl yaptırdın." Önce gözlerime sonrada etrafa bakındı."Burası bir hastane ve paranın hangi kapıları açtığını görsen şaşırırsın." Sinirlendim , o kadar sinirlendim ki.
"Bu hiçbir şeyi değiştirmez. O benim bebeğim ve bizi kapının önüne koyan bir adama ihtiyacımız yok. Kevin'la evleneceğim."dedim.
"Çocuğumu bir katilin ellerine bırakmayacağım."
"Buda ne demek.""O seni mirastan çıkarmaya çalışan adam Roksy! Büyü biraz ve etrafında olanları gör. Hangi erkek bir başkasının çocuğunu taşıyan bir kadını ister?" dedi acımasızca. Ağlamamak için tekrar dudaklarımı ısırdım.
"Sana inanmıyorum. O beni seviyor ve bende onu." dedim.
"Kimi inandırmak istiyorsun, benimi yoksa kendini mi?" Sinirle ona baktım."Ya benimle birlikte gelir ve bebeğimizi beraber büyütmemizi onaylarsın. Yada..."
"Yada ne kahrolası, bana daha ne yaparsın? Hayatımdaki her şey için savaştım." Ellerimi korumak istercesine karnıma koydum.
"Bebeğim içinde savaşırım." dedim. Tek kaşını alayla kaldırdı.
"Peki, bizim için neden savaşmadın Roksanne?"Tanrı aşkına savaşmamış mıydım? Bizim için savaşmıştım. Beni bırakmaması için ona yalvarmamış mıydım? İçimdeki ses hayır derken bunu kabullenmek istemedim.
"Sen yalancı pisliğin tekisin." diye bağırdım. Yavaşça ayaklandı."Yalancı pisliklerinde bir kalbi vardır ufaklık ve sen onu alıp gidene kadar bendede bir tane olduğunun farkında değildim." dedi ve hızla odadan dışarı çıktı.