BÖLÜMLER GEÇ GELİYOR ÜZGÜNÜM... EV TAŞİMA VE KARDEŞİMİN ASKER TELAŞI DERKEN YAYINLAYAMADIM BUNDAN SONRA DÜZENLİ GELECEK PAZARTESİ VE CUMA GÜNLERİ... İYİ OKUMALAR
10.BÖLÜM
Hastane koridorunda beklerken çıldırmak üzereydim. Elimden geldiğince çabuk olmaya çalıştım. Çok güçlü durmasına rağmen o kadar narindi ki. Kollarımdaki bedeni o kadar küçüktü ki. Nasıl ona kıymak isteyebilirlerdi. Omzuma konan elle başımı kaldırdım. Damon. Hızla ayaklanırken kardeşime baktım, ardından ona sıkıca sarıldım.
"Neler oldu?" Ellerimi hırsla saçlarıma geçirdim.
"Onu bırakmamalıydım. Lanet olsun! Büyükbabam haklıydı,o benim sorumluluğumdaydı." Omuzuma tekrar güven verircesine elini koyup sıktı.
"Sakin ol! Vuruldu mu?" Kardeşime baktım. Kaybetme korkusu neden bu kadar ağırdı.
"Sanırım ondan hoşlanıyorum." dedim. Gülümsedi.
"Elbette hoşlanıyorsun. Yoksa telefonda bana bağırmazdın." Koridorda tekrar turlamaya başladım. "Ama hoşlanamam, Damon. O bana Emanet. " Omuzlarını silkti.
"Kim demiş hoşlanamazsın diye. Saçma! Anı yaşa kardeşim." Kaşlarımı çattım. Gözümün önünden kendini vurma sahnesi gitmiyordu.
"Kendini vurdu. Adam onun başına silahı dayamıştı ama beni geç kaldığım için azarlayıp göz kırptı ve kendini vurdu." Damon'ında kaşları çatıldı.
"Neden,intahar etmeye mi çalışıyordu." Başımı hızla salladım.
"Hayır, omuzundan vurdu kendini sanırım arkasındaki adamı öldürmek istedi ve başardı da." Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
"Kaçık, kesinlikle kaçık ve korkusuz." Bakışlarımı kızgınlıkla ona çevirdim. Tam ağzımı açıp onu paylayacaktım ki. Ameliyathaneden çıkan doktorla ilgim Damon'a kesildi. Hızla doktora döndüm.
"O nasıl?" Doktor bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Siz nesi oluyorsunuz?"Damon araya girdi. "Nişanlısı." dedi ben şaşkınlıkla bu söz üzerine ona bakarken.
"Polise haber vermek zorunda kaldım. Eminim sizde farkındasınızdır. Nişanlınızın vücudunda bu yara hariç çok yara var." Bu sözler bir tokat gibi suratıma çarparken, ayaklarım titredi. Nedeni ne olabilirdi neler yaşamış olabilirdi. "Ne gibi yaralar?" dediğimde adam şaşkınca bana baktı. Bu onun vücudunu asla görmediğim anlamına geliyordu ve nişanlı biri olarak bu burada garip karşılanabilirdi.
"Şey, bir çok kesik ve yaralar...."Sinirlendim, o kadar sinirlendim ki. Bakışlarımla doktoru bile öldürebilirdim.
"Onu görmek istiyorum." dedim. "Ancak yarın."
Doktorun arkasından bakakaldım.
"Bu kızın geçmişi hakkında ne biliyorsun." Bakışlarımı şaşkınca Damon'a çevirirken kulaklarımda hala doktorun sesi vardı. Nişanlınızın vücudunda bu yara hariç çok yara var.
"Amerika'da ki bir kilisede dünyaya geldiğini ve SanPeter çocuk evinde yaşadığını biliyorum.12 yaşında oradan kaçmış sonrası meçhul." Damon bir müddet beni süzdü.
"Belki de haklısın Antonio,bu kızın yüreği de yaralı olabilir her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da...Hadi gel birazdan polisler burada olur, ifade vermelisin." Son kez Ameliyathaneye baktım. Kulaklarımda hala sesi vardı. "Antonio." deyişini duydum sanki.
Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu biliyordum. Hastane... Soğuk beyaz duvarlara baktım. Islanan gözlerimden gözyaşlarımı akmasını engellemek için hızla kırptım. Yine yalnızdım. Her zaman ki gibi.Antonio'yu fazla zorladığımı biliyorum ama arkasındaki adamın silahını gördüğümde fazla seçeneğim yoktu ve o an onun hayatı benimkinin yanında daha önemli geldi. "Ufaklık." Sesi içime işlerken bakışlarımı kapıya çevirdim. Buradaydı. Titrek dudaklarımla ona gülümsemeye çalıştım. Bakışları koyulaşırken, kaşlarını çatarak hızla yanıma geldi ve elimi tuttu.
"Ah Roxy... Bunu neden yaptın?" Gülümsememi genişletmek için çaba sarf ederken espri yapmaya çalıştım. Buradaydı... Tanrım, beni bırakmamıştı.
"Senin bir şey yapacağın yoktu." dedim fısıltıyla. Bana bakışlarında gördüğüm acıma mıydı?
"Bunu sakın yapma Antonio, sakın bana acıma." Gülümsedi.
"Acımak mı Tanrı korusun. Sen gördüğüm en dik başlı kadınsın." Bu söze gülerken omuzumun acısından yüzümü buruşturdum bir an.
"Ne oldu? Canın mı yandı?" Hafifçe başımı salladım.
"Benden o kadarda kolay kurtulamazsın değil mi?" Gözlerini gözlerime dikerken, bal rengine dönüşünü zevkle izledim.
"Bu iş bitene kadar yapışığız." Bu kez gerçekten ve içten gülümsedim.
"Harika, yoksa para alamaman için elimden geleni yapardım." dedim. Elini uzatıp yanağımı okşadı. "Bir daha sakın bunu yapma! Seni başkasına bıraktığım için üzgünüm." Yanağımı okşayan eli karşısında ağlamamak için gözlerimi yumdum.
"Bence bir tatile ihtiyacın var." Hızla gözlerimi açtım. Acaba bu kez beni nereye bırakacaktı. Gözlerimden duygularımı anlamış olacaktı ki gülümsedi.
"Ah çekiciliğime daha fazla dayanamayacağını biliyordum." Sinirle kaşlarımı çatarken ona söylendim. "İyileşmemi bekle, bak nasıl canına okuyacağım." Bir kahkaha attı.
"En azından sinirinden bir şey kaybetmemişsin. " Sonra bana doğru biraz daha eğildi.
"Beraberce dinlenmeliyiz diyorum". Şaşkınca kaşlarımı kaldırdım.
"Zengin insanlar gibi mi?" dedim. Yavaşça başı ile onayladı.
"Çok zengin insanlar gibi."
"Kimsin sen?" Daha çok yaklaştı. Yüzüme nefesi vururken konuştu.
"Senin koruyucu meleğin olacağım tatlım." Hevesle başımı dudaklarımı ona yaklaştırırken uzanıp yavaşça alnımdan öptü.
"Şimdi dinlen ufaklık." Odadan çıkarken şaşkınca arkasından bakıyordum.
"Bu sözden nefret ediyorum." diye bağırdım ardından.