30.BÖLÜM
Aynanın karşısına geçip kendime baktım.Artık hamileliğimi gizlememe gerek olmadığı için üzerime göğüs kısmı oturan ve göğüsten aşağısı eskisi kadarda bol olmayan elbisemle hamileliğim artık daha belirgindi.Son kez saldığım uzun saçlarımı taradım ve saldım."Mary hazırmısın?"Mary'ide yanımda götürmeye karar vermiştim.Onunda değişikliğe ihtiyacı vardı."Evet efendim."Yine daha fazla dayanamadım."Tanrı aşkına lütfen adımı söyle."diye inledim.Gülümsedi ama cevap vermedi.
Tiyatronun tadilat olan binasına özlemle bakarken bir kez daha James'in hayatta olabilmesini istedim.Onunda bu günleri görmesi gerekirdi.Işıldayan tabelada yeni oyunun ve başrol oyuncuların adı neon ışıkları ile parlarken gurur duydum ve bir kez daha mirasın işe yaramasına sevindim.Kapıda Kelly'i gördüğümde sevinçle kollarına atıldım.
"Ah Kelly!Tanrım burası harika olmuş.O kadar güzel ki."Bana bakmak için kollarımdan uzaklaştığında yaşlı gözlerini gördüm.Kendimi ağlamamk için sıktım."Çok güzel değil mi?"Neon ışıklarında Tiyatroya James'in adının verildiğini görmüştüm.Sevgiyle elimi tuttu. "Hadi gel sana yerini göstereyim."Mary'le onu takip ederken o kadar heyecanlıydım ki.Adeta özenle yetiştirdiğim ağacın meyve vermesini incelemek gibi tiyatronun her yerini sevgiyle inceledim.Sanki ortaçağa ayak vasmış gibi hissettiriyordu size.Gösterilen yere oturduğumda aslında içersinin boş olduğunu gördüm.
"Kelly tüm biletleri sattığınız sanıyordum."dedim.Bana bakıp gülümsedi."Sattık tatlım.Misafirler içeriye yeni yaptırdığımız kokteyl salonunda birazdan yerlerine geçerler."Koltuğuma oturduğumda yanımdaki boş koltuktra bir kutu gördüm.Tam Kelly'e haber verecekken onun çoktan uzaklaştığını fark ettim.Dikkatlice bakınca kutunun üzerinde adımın yazdığını gördüm.
Merakla etrafımı incelerken daha fazla kendime engel olamadım ve kutuyu aldım.Sanırım bu Kelly2nin bana teşekkür etme şekliydi.Bu kız her zaman biraz garip olmuştu.Kutuyu açtığımda içinden bir resim albümü çıktı.Albümü kutudan çıkartıp kutuyu yan koltuğuma bıraktım.Heyecanla ilk sayfayı açtığımda Antonio'ya ve bana ait birer resim gördüm.Şaşkınlıkla başka bşr sayfaya geçerken hakkımda ki makaleleri gördüm.Her açtığım sayfada bana ait bir haber vardı.Akmayan göz yaşlarım ile buğulanan gözlerimi kırpmamak için uğraşırken bunu kimin hazırlamış olabileceğini düşündüm.
Tam sormak için ayaklanacakken ışıklar söndü ve bir grup kalabalık kişi içeri girdi.Kollarımda sıkıca tuttuğum albümle ilgili şaşkınlığımı henüz aklımdan atamamışken.Son giren kişilerle bile içerisinin tam anlamı ile daolmamasına karşın nasıl olupta tüm biletleri satmış olduklarına şaşırdım.Tanrı aşkına bu gece burada neler oluyor.Alba tüm güzelliği ile sahneye çıktığında bir alkış koptu.Bende alkışladım.Ama asıl yaşadığım şaşkınlık oyunu izlememle başladı.
Sahnede oynanan oyunun klasik Cindirella masalı ile alakası yoktu.Ne olduğunu anlayamasamda o meşhur sahne ile istem dışı hıökırıklarımı bastırmak için elim ağzıma gitti.Ben,Tanrı aşkına oyunda anlatılan benim hayatımdı.Şu anda beni canlandıran Alba merdivenlerde James'i canlandıran yeni bir aktörü kucağına almış çığlık çığlığa bağırıyordu.Antonio ile tanıştığım gün.Oyunda hiç ara verilmedi.Ben soluğumu tutmuş bir halde bir yıldır yaşadığım şeyleri oyunda izlerken gözyaşlarım sicim gibi yanaklarımdan akıyordu.
Tanrım bana yardım et!Antonio ile yaşadığım tüm anılarım aylarca gizlediğim yerden bir bir çıkarken kalbim tekrar aşk ve özlemle doluyordu.
Vurulma sahnem,Antonio' ile ada maceram.Bana hissettirdikleri.Burada yaşadıklarımız.İşin ilginç yanı ise bensiz geçirdiği 6 aylık süreçte ailesi ve duyguları ile olan sahneler.Bunlar gerçekmiydi?Kalbim yerinden çıkmak için çılgınca çırpınırken.Artık tamamen kendimi duygularıma kaptırmıştım.
Tanrım,onu seviyorum.O kadar çok seviyorum ki.Ağlamalarım hıçkırıklarla bölünürken,2 saatin sonunda bu akşam ki sahnem geldi.Ve elimdeki albümü ve bu oyunu kimin hazırladığını anladım.Beni rahat bırakmayacaktı.Tüm bedenimi benliğimi ele geçirmiş bir aşktı bu ve oyunun tamamen gerçek olduğunu düşünecek olursam.Oda bana aşıktı.Bu gerçek olabilirmiydi.
Oyun bitti ama perde kapanmadı çünkü oyunun sonu havada kalmıştı.Sahnede beni canlandıran Alba aynı benim şu anda yaptığım gibi ağlayarak sahnedeki koltukta oturmuş bir tiyatro gösterisi izliyor izlenimi veriyordu.Merakla ne olacağını beklerken o geldi.Antonio tüm çekiciliği ile sahneyi doldurdu.Burada,o burada senin için geldi diye bağırdı iç sesim.Sahneye bir mikrofonla gelmişti ve direk bal rengi gözleri bana bakıyordu.
"Merhaba ufaklık!"dedi kendinden emin bir sesle.Sonrada o çekici gülümsemesini takındı."Ben hiçbir zaman hissettiklerini anlatabilme özelliği olan bir adam olamamışımdır."Bir an durdu. "İstersen büyükbabama sor."Eliyle önündeki koltuklardan birini gösterdi.Sahne ışıkları oraya dönünce yaşlı bir adam gördüm.Başını çevirmiş bana bakıp gülümserken hala sıkıca albümü tutuyordum.Bende titrek bir şekilde gülümsedim."Elini sıkıntıyla saçlarının arasına soktu."Tanrı aşkına nereden başlayacağımı bile bilmiyorum."Sonra tekrara bana baktı."Küçüğüm.Bildiğim tek şey var.Oda seni deli gibi seviyorum."Bir hıçkırık daha döküldü dudaklarımdan."Tanrı şahidim ki çok seviyorum ve istiyorum ki bu oyunun sonunu sen belirle.".Sonra şık takım elbise ile sahnede diz çöktü.
"Roksanne O'canner.Seni o merdivenlerde ilk gördüğüm andan beri seviyorum.Çok üzgünüm ufaklık,bunu anlamam bu kadar uzun sürdüğü için."Bir an durdu."Bana aile olama şerefini verirmisin Roksanne.Eşim,hayat arkadaşım,herşeyim olurmusun?Benimle evlenirmisin?Yalnızca seni sevdiğim ve sensiz nefes alamadığım için ettiğim bu teklifi kabul edermisin ufaklık."Şaşkınlıkla ağlayarak ona baktım.Aniden ışıklar yandı ve salondaki kişiler ayaklanıp bana baktı.Aleksis,Damon,Valeria bebekleri,Klaus.Tanımadığım güzel esmer bir kız.Ve büyükbabası hepsi bana bakıyordu."
"Bense ne yapmam gerektiğini bilmez bir halde onlara bakıyordum.Sonunda rüyalarım gerçek olacakmıydı?