25.BÖLÜM
Arkasından şaşkınca bakarken aklımdan tek bir şey geçiyordu. KEVIN...6 ay boyunca tanıdığım, o kibar nazik ve sevecen adam... Beni kandırmış olabilir miydi? Yoksa Antonio, ama hayır... Antonio'nun yalan söylemesini düşünemiyordum. Ama zenginliği ile ilgili olan... o bana hiç zengin olduğunu söylememişti ki. Buda bir çeşit yalan sayılmaz mıydı?
Off Tanrım, kafam o kadar karışık ki? Odamın kapısının hafifçe açılması ile dikkatimi oraya verdim ve Kevin'ın gülümseyen bir yüzle içeri girişini sessizce seyrettim. Biraz önceki fevri halinden eser kalmasa da endişeli gözüküyordu. Bana yaklaştı ve yavaşça yanımdaki koltuğa oturup elimi tuttu. Meraklı gözlerle beni izliyordu.Ne yani beni sevdiğini söylemesi yalan mıydı? Yalnızca bir kez benimle yatmak için bir çaba sarf etmiş, bende ona bebeğimle ilgili gerçeği söylediğimde bir daha buna teşebbüs etmemiş ve her ikimizi de kabullendiğini söylemişti. İstersem çocuğuma harika bir baba olacağını belirtmişti ve hamileliğimin ilk günlerinden beri adeta üzerime titremişti. İşte o anda kafamda bir plan şekillendi. Gerçeği ancak bu şekilde öğrenebilirdim.
"İyi misin sevgilim."O bakıp titrekçe gülümsedim. Tiyatro da oynadığım zamanlarda James her zaman mimiklerimi harika kontrol ettiğimi bu yüzdende iyi bir oyuncu olacağımı söylerdi.
"Evet, şimdi oldukça iyiyim."dedim rahatlamış bir ses tonuyla.
"Bay Konitopolous'un çıktığını gördüm ve seni merak ettim."Ona bakıp gülümsedim ve elimle yanağını okşadım.
"Kevin, her zaman hak ettiğimden daha naziksin."dedim. Gözleri titredi ama hala meraklıydı.
"Sorun halloldu o zaman."Gülümsememi genişlettim.
"Kesinlikle. Her şeyi hallettim, istediğin zaman evlenebiliriz."dedim. Yüzüne yayılan geniş gülümseme ile her zamankinden daha yakışıklı gözüküyordu. Elimi tutup avucumu öptü.
"İşte bu harika sevgilim. Gidip çıkış işlemleri ilgileneyim ha birde ofise uğrayıp iş planlaması yapmam lazım."İşte o cümle ile atağımı yaptım.
"Gerek yok! Ofisle ilgili hiçbir şey yapmayacağız artık."Bir an donup kaldı. Ardından şaşkınca kirpiklerini kırptı ve bana baktı.
"Nasıl yani?"
"Antonio, bebeğimi istedi. Tamamen, bende bebekten vazgeçmesi karşılığında tüm servetimi ve şirketi verdim."dedim bir çırpıda ve yüzünün her hareketini izledim. James bir insanı yüz ifadesi ile çözebileceğimi söylerdi ve ben bunu ilk kez deniyordum. Yüzü sabitti ama bir an gözü seyirdi ve kaşı titredi.
"Roksanne, her şeyimi verdin? Peki ya bebeğin geleceği."Umursamazca omuz silktim."Önemli değil, sen bir avukatsın ve aldığın ücretle de geçinebiliriz."Dudağı seyirdi bu kez ve yüzünün rengi değişmeye başladı. Ama ifadesi sabitti.
"Kâğıtları her ihtimale karşı yanında getirmiş, sanırım planladığı buydu. Bende tereddütsüz imzaladım."Sonra ona bakıp gülümsedim.
"Ama önemli değil, sen ve bebeğim yanımdasınız. Önemli olan bu öyle değil mi?"Bir müddet beni süzdü ve elimi tekrar öptü.
"Elbette sevgilim. Şimdi izin ver, çıkış işlemlerini halledeyim de seni evine götürebileyim. Eminim, orada daha rahat edersin."Ona bakıp elimden geldiğince minnetle gülümsedim.
"Teşekkür ederim Kevin, sen harika bir erkeksin."Bana bakıp soğukça gülümsedi ve odayı yavaşça terk etti. Lanet olası aptal kadın! O anda anladım. Antonio çıkarken söylediği sözde ne kadar samimiyse, Kevin'nında bana olan hisleri o kadar yalandı...