9.BÖLÜM
BU ARALAR ISLERIM OLDUGU ICIN DUZENLI YAYINLAYAMIYOR UZGUNUM .... HIKAYEYI BEGENDIYSENIZ VOTELEMEYI UNUTMAYIN LUTFEN ... :)1 hafta sonra
Ayağa kalkıp elimi karşımdaki adama uzattım. Açıkçası işlerin bu kadar uzun sürmesini beklemiyordum. Bürokrasi...
"O zaman umarın bu işi hallediyoruz ama söylediğim gibi her şey gizli olacak." Toplu adam sürekli yaptığı gibi cebinden mendilini çıkarıp terleyen kel başını ve alnını sildi.
" Elbette bay Konitopolus,herşey istediğiniz gibi olacak." Başımla onayı verdikten sonra adamın odamdan çıkışını izledim. Sıkıntıyla ellerimi saçlarımın arasına soktum. Sonunda vakit gelmişti. Onunla yüzleşmekten başka çarem yoktu. Büyükbabamla konuştuktan sonra Roxy'i onların evine bırakacaktım ama Roxy'nin babasının avukatı ile yaptığım görüşmeden sonra bunu erteledim. Önemli olan işlemlerdi. Şimdi onu DNA testi için evden alacak sonrada büyükbabama götürecektim. 1 haftadır eve uğramamıştım ve ne açıklama yapacağımı düşünürken buldum kendimi. Sonrada bunu düşündüğüm için kendime kızdım. Neden açıklama yapmak zorundaydım ki. Lanet olsun... Canıma okuyacaktı biliyorum. Derin bir nefes aldım ve odamdan çıkıp evimin yolunu tuttum.*****
Camın kenarına geldim ve aşağıdaki siyah arabaya baktım.1 haftadır hala oradaydı. Sanırım Antonio'yu hafife almıştım. Pekala, yine olayları gözden geçirdim. Onu kelepçelemiş, cüzdanını çalmış ve gece eğlenmeye çıkmıştım. Tamam, abartmış olabilirim ama oda beni baştan çıkarmaya çalışmıştı. Buda suç sayılmaz mıydı? Özellikle nedenini bilmediğim halde bende bunu isterken. Lanet olsun dedi iç sesim. Roxy... Sokak kızı, sen kimseye muhtaç değilsin. Peki, neden hala camdan bakıp gelip gelmeyeceğini kontrol ediyordum. Kahretsin. James'i düşünmeliydim. Hala onun yasını tutmalıydım. Âmâ ben durmuş hala esmer bir güzelliğin hayalini kuruyordum. Kapının çalınması ile yüreğim hızla çarpmaya başladı. Aşağı ki araca baktım. Hiç bir kıpırdama yoktu. O zaman bu gelen Aman Tanrım... Antonio... Koşarak kapıyı açmaya giderken, son kez aynaya baktım. Beni bırakmasının hem de hiçbir açıklama yapmadan acısını çıkaracaktım. Âmâ önce onun yeşilimsi ela gözlerini görmeye ihtiyacım vardı. Kapı çalınırken önünde durdum ve yavaşça kapıyı açtım. Gözlerim gördüğüm görüntü karşısında büyürken ağzımdan çıkan sözlerin farkında bile değildim. "Siktir."
Apartmana geldiğimde korumaların aracının hala karşı caddede durduğunu gördüm. Adımlarımı hızlandırıp araca yöneldim. Sürekli rapor verseler de ne kadar sinirli olduğunu öğrenmeye ihtiyaç durdum. Eğilip siyah camı tıkladım. Âmâ ne cam açıldı nede kapı. Bir kez daha vurdum. Aynı sessizlik olunca yavaşça kapının kolunu tuttum ve çektim hemen açıldı. Sağ kolum olan Sakis'i gördüm. Boynundaki derin kesikten oluk oluk kan akıyordu. Başımı hızla apartmana çevirdim. Roxy... Koştum, asansörü bile beklemedim. Merdivenleri hızla çıkarken gözümün önünde hep onun görüntüsü vardı. Bana kafa tutuşu, saçlarını savuruşu, sirtaki yapışı, gülümseyişi ve yüzünde oluşan gamzeleri. Heyecan ve korkudan kalbim çılgın gibi atarken kapıyı yumrukladım.
"Roxy..."
Zayıf, çelimsiz ama bir o kadar gereksiz uzun olan adam bana yaklaştı.
"Bu kadar güzel olduğundan bahsetmemişlerdi." Yanındaki tıknaz herife döndü.
"Ne dersin Michael, önce tadına bakmalı mıyız?" Tıknaz adam pis bir gülümseme ile beni süzdü.
"Önce ben!" Bir kahkaha attı zayıf olan.
"Daha önce bu kadar güzel bir şey gördüğünden bile şüpheliyim." Kahverengi küçük gözlerini bana sabitledi.
"Benden sonra belki."
İğrenç elini bana uzatırken bağırdım. "O pis elini bana sürersen, seni hadım ederim. "
Michael bir kahkaha attı ve o koca göbeği titredi.
"Luke, seni tehdit etti." dedi. Zayıf adam gülümseyerek saçlarımı yakaladı ve çekti.
"Sana yazık olacak. Âmâ altımda zevkle titreyeceksin tatlım." Ona tiksintiyle bakarken, tek düşündüğüm Antonio idi. Son kez de olsa onu görmek istiyordum. Gözlerim dolmaya başladığında adamlar daha çok güldüler. Ölmekten korktuğumu düşünüyor olabilirler ama çok fazla acı ve vahşet gördüm. Korktuğum tek şey onu son kez görmeden ölmek. Bu sırada kapı çalınması ile üzerime doğru ilerleyen Luke dona kaldı. Sonra onun sesini duydum.
"Roxy." Oturduğum koltuktan kalkmaya çalışırken bağırdım. "Antonio." Kapı daha sert yumruklandı ve şişko herif bana bir tokat attı.
"Kes sesini sürtük. "
Dudağımdan akan kanı yalarken gülümsedim.
"Sizi canlı canlı doğrayacak. Yanlış adama bulaştınız." dedim.*****
Sesini duydum.
"Antonio." Hayatta dedim kendi kendime... Hala hayatta. Ceplerime elimi götürdüm. Sonra masamın üzerinde bıraktığım anahtarlarımın görüntüsü gözümde canlanırken bir küfür savurdum. Ardından koridorda geriledim ve hızımı kesmeden kapıya dayandım. Kapı büyük bir gürültüyle açılırken aynı hızla içeri daldım. Onu gördüğümde yüreğime bir ağırlık çöktü. "Roxy" dedim ve başımın arkasında bir acı hissettim. Gerisi koyu bir karanlık.Gözlerimi açtığımda salonumun ortasında yerde yatıyordum. Hafifçe doğrulduğumda arkamdan kollarımın sarıldığını fark ettim. Biri ellerimi arkadan tutup beni kaldırdı.
"Sakin ol koca adam." dedi bir ses. Başımın arkasına bakmaya çalıştım. O anda Zayıf uzun bir adam Roxy'i önüme getirdi. Başına bir silah dayamıştı. Mavi gözlerini gözlerime dikti. O gözlerde korku değil, özlem gördüm ve onu başkalarına emanet ettiğim için bir küfür savurdum. Yüzü bir taş gibi sabitken, bana Barbie bebekleri hatırlattı. "Roxy, korkma." dedim. Gülümsedi.
"Geç kaldın. Beni bir daha bu kadar bekletme." dedi sadece. Sinirle onu tutan adama baktım.
"Kızı bırak! Bu işi aramızda çözelim." Adam pis bir gülümseme ile bana bakarken konuştu.
"İşimiz aslında seninle değildi ama şimdi ikinizden de kurtulmamız gerek." dedi bozuk bir aksanla. Gözlerimi tekrar Roxy'e çevirdim. Ona güç vermek istedim. Omuzu adamın göğsüne geliyordu ve başında dayanmış bir silah vardı. Yine de oldukça sakindi.
"Antonio, bir daha beni yalnız bırakırsan canına okurum." dedi ve bana göz kırptı. Ne yapmak istediğini tam anlayamasam da, işlerin iyi gitmediğinin farkındaydım. Adamın silahlı elini hızla tuttu ve sol omzuna dayayıp silahı ateşledi. Her şey o kadar hızlı oldu ki. Silahtan çıkan sesle adını haykırdım. Onun omzundan çıkan kurşun adamın kalbine girdi. Adam yere yığılırken Roxy'nin gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve oda adamın üzerine düştü. O an çıldırdım. İçimde kaynayan tüm duygular alevlendi ve coştu. Tek hamlede kolumu kurtardım ve arkamdaki adamın şaşkınlığından yararlanıp onun göğsüne sağlam bir dirsek attım. Ardından dönüp yakasına yapıştım ve suratının ortasına sağlam bir yumruk attım. Adam karşıya doğru sürüklenirken Roxy'e döndüm ve onun narin bedenini kucağıma aldım.
"Tamam, ufaklık, kurtulacaksın." dedim. Bana bakıp gülümsedi. Yüreğim o kadar titredi ki bu gülümseme ile... Bir an kalbimin atmayı kestiğini düşündüm ve o küçük bedeni kendi bedenime daha çok bastırdım bilinçsizce...