6.BÖLÜM
Yeni tanıştığım insanlara ilk kez bu kadar çabuk kaynaştığımı hatırlıyorum. Damon, kardeşine göre daha iri olsada yinede daha güler yüzlüydü. Ama sanırım beni en çok etkileyen, aralarındaki güçlü bağdı. Antonio, Klaus'la bir çocuk gibi oynarken ilk kez onu tanıdığımdan beri onu bu kadar neşeli görüyordum. İster istemez kendi kendimi bu neşeye kaptırdım. Valeria'nın yaptığı yemeği yedikten sonra beraber mutfağı toplamaya başladık.
"Birbirlerine çok düşkünler sanırım." dedim elimden geldiğince ilgisiz olmaya çalışarak. Valeria gülümsedi. "Hemde çok gördüğüm en harika aile!Gerçi tek şahit olduğum ailede onlar ama." Şaşkınlıkla ona baktım. Tekrar gülümsedi.
"Kimsem yok benim. Tabi artık varda, uzun hikaye."
"Anlıyorum."dedim yavaşça. "Sanırım,seninde kimsen yok." dedi. Gülümsedim.
"Evet, tek başımayım. Ama önemli değil. İnsan asla sahip olmadığı bir şeyin hasretini çekemez öyle değil mi?" Valeria, sıkıca elimi tuttu. "Hayatım, hayal etmekten asla vaz geçme, hayallerinin ne zaman gerçek olacağını bilemezsin." Nedenini bilmiyorum, ama Valeria'yı kendime oldukça yakın bulmuştum. Başımı hafifçe çevirip Klaus'u havada uçuran Antonio'ya baktım. Fazla yakışıklı, can sıkacak kadar fazla. Kulağımın yanında sesini duydum Valeria'nın. "Genleri oldukça iyi, Damon'u ilk gördüğümde daha çekici biriyle asla karşılaşmayacağımı biliyordum. O kadar karşı konulmazdı ki."
Hızla başımı çevirdim.Yanaklarımın kızardığını biliyordum.
"Ben Antonio için maalesef bu şekilde düşünmüyorum. Hayatımda gördüğüm en gıcık adam olduğunu düşünüyorum.Tahammül edilemez." Valeria bir kahkaha attı. Neşesi anında beni de sardı ve bende ona eşlik ettim."İyi anlaşıyorlar." Klaus'u yavaşça kucağımdan indirirken, gözlerimi kısıp, iki kadını izledim. Tip olarak ne kadar farklılarsa, karakter olarakta bir o kadar benziyorlardı. Koltuğa otururken, bu yakınlık canımı sıktı. "Karına söyle,Roxy'den uzak dursun." Bakışlarımı kadınlardan abime çevirdim. Çatılı kaşlarınla bana bakıyordu.
"Neden bunu kendin söylemiyorsun."
"Senin karın, ayrıca... O benim kız arkadaşım değil, ona yakın davranmak zorunda da değil." dedim homurdanarak. Damon, keyifle oturduğu koltukta yayılırken gülümsedi.
"Sence Valeria mecburiyetten biri ile samimi olabilir mi?"
"Tehlikeliler." dedim fısıltıyla. İşte o an Damon kahkahayı bastı.
"Tanrım, korkuyorsun Antonio, o kızın aklını başından almasından korkuyorsun." dedi.
"Saçmalama kardeşim." Ona baktım, gür kumral saçları beline kadar hafif dalgalar halinde iniyordu ve o şahane gülümsemesini Valeria'ya takınmıştı. Tehlike, kesinlikle ikisinin bir arada olması tehlike demekti.
Damon'ları yolculadıktan sonra kapanan kapının arkasından hala bakıyordum.
"Kendini fazla kaptırma istersen, onlar benim ailem." Antonio'nun soğuk sesi ile başımdan aşağı bir kova su dökülmüş gibi hissettim. Sinirle ona döndüm.
"Ne demek istiyorsun sen?" Bir iki adımda bana yaklaştı.
"Ailemle samimi olman demek onlarında hayatının tehlikede olması demek. O yüzden Valeria sana görüşmek istediğini söylerse, kabul etmeyeceksin."
Daha önce bir çok hakaret duymuş ve bir çok kez dayak yemiş biri olarak söyleyebilirim ki, hiç kimse kalbimdeki kabuğu oyup bu şekilde kanatmamıştı. Ağlamamak için dudaklarımı ısırırken, gülümsedim.
"Biliyormusun, Antonio. Sokaklarda geçen çocukluğumda tek öğrendiğim bir şey oldu. O da hayatta hiç kimseye güvenme."
Parmağımı sert kaslı göğsüne bastırdım.
"İşte sen bunun en iyi kanıtısın." dedim ve hızla arkamı dönüp onun odasına girip sertçe kapıyı kapattım.
Odama giderken ona baktım. Evet, bu ağır olmuştu ama yapmam gereken bir şeydi. Valeria'yı düşünmeliydim. Oda öksüz olduğu için birbirlerine bağlanacaklarını biliyordum. Gözlerimi yumdum ve aklımdan titrek dudaklarla, ıslak gözleri silmeye çalıştım. Kahretsin. Adımlarımı hızlandırdım ve kapısını çaldım. "Roxy." Hıçkırık seslerini duyabiliyordum.
"Ufaklık! Gelebilir miyim?" Bir hıçkırık daha. Sen tam bir pisliksin oğlum dedim kendi kendime ve çok yufka yüreklisin. Kapı tokmağını yavaşça çevirdim ve başımı içeri soktum.
Arkası kapıya dönük bir halde yatakta oturuyordu. Ne yapacağımı bilemeden birkaç dakika öylece kaldım. Bir kadın nasıl teselli edilirdi ki. Ellerimi saçlarımın arasına soktum. Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım. Sonrada yavaşça arkasına oturdum.
"Üzgünüm ufaklık, seni kırmak istememiştim."Ağlarken omuzları titriyordu. Ama cevap vermedi. Yavaşça elimi uzatıp sırtına salınan kumral yumuşak bukleleri okşadım. Omuzlarının titremesi geçti.
Hafifçe eğildim ve parmaklarımla çenesinden tutup onu nazikçe kendime çevirdim. Islak bebek mavisi gözleri ile bana bakıyordu. Daha önce bundan daha güzel bir çift göz gördüm mü hatırlamıyorum. Küçük burnunun ucu kızarmıştı ve etli dudakları dahada çok şişmişti.
Yanaklarından hala yaşlar süzülürken parmaklarımla yavaşça onları sildim. Ona bakarken ve yüzünü incelerken nedense nefesim kesiliyordu. Çok güzel kadın tanıdım, fazlasıyla seksi, güzel ve çekici ama hepsini aynı anda masumiyetle harmanlayan bir tek Roxy'di. "Üzgünüm." dedim fısıltıyla. Göz bebekleri titredi ve ben kendime daha fazla hakim olamadım.
Eğilip dudaklarına masum bir öpücük bıraktım. Ama o küçük elini enseme koydu ve beni kendisine bastırdı. O anda onun ılık nefesi ile benliğimi kaybettim. Çok farklı bir dünyadaydım sanki. Arzu, tutku, ihtiras, ihtiyaç birbirine karıştı. Onu oturduğu yerden dudaklarımı ayırmadan kucağıma çektim. Bacaklarını açtı ve kucağımda, olması gereken yere oturdu.Tutku ile öpüşürken, onun acemi öpücükleri ile daha çok kendimden geçiyordum. Bir bakire... Dedi içimdeki ses, bu gerçek olabilir miydi? Ama onun geçmişini bilmiyordum, yetimhaneden kaçtıktan sonra neler yaşadığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. İçimdeki bencil taraf haykırdı tekrar. Bir bakire, sana ait olabilecek bir bakire.... Küçük ellerini omuzlarıma koydu ve beni sırt üstü yatağa itti. Ellerimle kalçasını tutarken, gülümseyerek bana eğildi. Saçları bir şelale gibi başımın etrafını sardı. Kokusu içimi deldi geçti.
"Antonio."dedi, arzudan boğuklaşmış sesi ile. Gülümsedim. Yavaşça eğildi. Elleri ile ellerimi tutup başımın üzerine koyduğunda, bir bakire değil... dedi iç sesim üzüntüyle, ama olsun sana ait olabilir. Küçük burnunu burnuma sürterken, daha kendime ne kadar hakim olabilirdim bilmiyorum. Dudakları dudaklarıma yaklaştı ve tekrar fısıldadı.
"Bence beni fazla hafife alıyorsun."
Ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Sonra aniden o sesi duydum. Klik... Başımı hızla yukarı ellerimin olduğu yere çevirdiğimde beni bileğimden yatak başına kelepçelediğini gördüm. Ona döndüm. Bana göz kırptı ve kucağımdan bir hamlede atladı."Roxy!Çöz şunu." ellerini masumca önünde kenetlerken gülümsedi.
"Çok ahlaksızsın Antonio, şunu söylemeliyim ki,ilginç yatak odası eşyaların var." Tekrar kelepçeye baktım.
"Bunlar benim değil!" Gülümsedi tekrar.
"Aslında şu dolaptaki kutuda buldum ve burasıda sana ait olduğuna göre." Rachel! Lanet olası sürtük... Gözlerini kıstı.
"Hatırladın değil mi?" Küçük omzunu silkti hafifçe.
"Neyse önemli değil, şimdi sen bu odada uslu uslu dur! Ben sonra gelirim." Tekrar kolumu çektim ama bu bana acıdan başka bir şey vermedi.
"Roxy, hiçbir yere gidemezsin, paran yok! Pasaportun yok!" Tam arkasını dönmüştü ki durdu ve hafifçe bana döndü.
"Antonio, sen beni duymuyor musun? Beni fazla hafife alıyorsun." Elinde gösterdiği şeye baktım.
"Benim cüzdanımı mı çaldın." Kaşlarını çattı.
"Çok ayıp! Ödünç aldım diyelim. Şimdi izninle, gidip biraz alışveriş yapacağım ve Yunanistan'ın gece hayatına dalacağım. Kaçta gelirim bilemem." Sinirle bağırdım.
"Eğer o kapıdan çıkarsan, seni saçından sürüklemek zorunda da olsam geri getiririm ve yemin ediyorum Roxy, seni dizime yatırır, o küçük kıçın kızarana kadar pataklarım." Ellerini beline koydu.
"Kes sesini! Ben senin kölen değilim, ayrıca istediğini söyleyebileceğin, canın istediğinde öpüp, şefkat gösterip canın istediğinde aşağılayabileceğin sevgilinde değilim. Ben hür bir kadınım Antonio ve bu gece yanında uyumak istediğim adam da kesinlikle sen değilsin."
Kapıyı çarpıp odadan çıktı ve ben arkasından kapıdaki kilit sesini duydum. Avazım çıktığı kadar bağırdım."Roxyyyyyyyyyyyyyyyyyy"