ჱ 14 ჱ

37.3K 2.8K 259
                                    

Korku dolu gözlerle ona bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Ne itiraz cümlesi kurabiliyordum ne de ondan kaçabiliyordum. O da bunu bildiği için üzerime daha fazla gelmeye başlamıştı.

''Yapma...'' diye fısıldadım sadece. Rıfat ise beni duymamışcasına üzerime doğru eğildi. Kaçış yolum yoktu artık. Sona gelmiştim. Dudaklarını boynuma bastırarak beni sırt üstü yatağa yatmaya zorladı. Karşı çıkmaya çalıştığım da onu daha fazla kızdıracağımı biliyordum, zaten gücümde kalmamıştı artık. Ben yenilgiyi kabul etmiştim.

Dudakları boynuma hafif bir ısırık bıraktıktan sonra dudaklarımı buldu. Öylesine sert öpüyordu ki ağzımın içinde ki kan tadını almıştım. İşte buydu. Rıfat ile evlenmek demek her gün kan kusacağım demekti.

Dağılmış şalımı tamamen başımdan attı ve elbisemin önünde bulunan üç düğmeyi sökeresine açtıktan sonra, eliyle göğsümü kavradı. Yapmaması için yalvarmam gerekti ona ama artık hiçbir şey yapasım yoktu. Onun önünde daha da fazla küçülemezdim. Ben güçlü durmaya çalıştıkça gözümden akan yaşlar daha hızlanmaya başlamıştı. Onun vücudumda dolaşmaya başlayan elleri ile artık ağzımdan kaçan hıçkırıklara da engel olamıyordum. Nefesim kesikleşmeye başlamıştı. Sonra bir anda beni ensemden tutarak yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdı. ''Kahretsin,'' diye tısladıktan sonra dudaklarıma tüy hafifliğinde belli belirsiz bir öpücük bıraktı. Ben ne olduğunu anlayamadan ensemi bırakarak yan tarafıma uzandı ve beni kendine doğru çekerek sımsıkı sarıldı.

''Yapamıyorum...'' dedi kederli bir sesle. ''Senin canını yakamıyorum... Senin canını yakmaktansa canımın yanmasına razıyım...''

''Sen benim canımı yaktın...''

Belimde ki eli biraz daha sıkı sararak ''Gülüm... Beni bir ömür sevmeyecek olsan da senin başka bir adamın karısı olmana izin vermezdim... Veremezdim... Ben senin için acı çekmeye, canımdan vazgeçmeye razıyım fakat... Senin başka bir adamın karısı olmana razı gelemezdim,'' dedikten sonra şakağıma bir öpücük bıraktı.

Bu şekilde ne olacaktı bilmiyordum. Nereye kadar kavgayla, suçlamayakla gidecekti hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim yorulmuştum artık... Hem de çok fazla...

''İlk gönlüme ne zaman düştün biliyor musun?''

Bilmiyordum, bilmek gibi bir isteğim de yoktu. Bu yüzden sessiz kaldım fakat o yine de devam etti.

"Lise ye gidiyordun... O kadar güzeldin ki..."

''Daha o zamandan saplantılı bir manykamışsın,'' demekten kendimi alıkoyamadım. Benim bu laf sokmam üzerine güçlü bir kahkaha attı ve çenemden tutarak başımı kaldırdı.

''Söz konusu sensen Gülüm ben her şey olabilirim.''

''Ölü olmanı tercih ederdim.''

''Çok acımasızsın kara gözlüm.''

''Acımasızlıktan bahseden sen misin?''

Hafifçe gülümsedi ve bir şey söylemeden beni daha sıkı sararak ''Uyuyalım...'' diye fısıldadı. Karşı çıkmadım. Zira uyku bu hayattan kısa süreli de olsa tek kurtuluşu yeriydi.

❧ ❧ ❧

O gecenin üzerinden iki gün geçmişti ve konağa döndüğümüz gün Rıfat bir iş seyahati için İstanbul'a gitti. Bu benim için kaçırılmaz bir fırsat olmuştu. İki gün boyunca huzurlu ve rahat bir uyku uyuyabilmiştim. Ve kendim bile inanmakta zorlanırken Rıfat'ın ailesine alıştığımı fark etmiştim. Bu sabah kahvaltı yaparken yapılan konuşmalara ilk defa bende katılmıştım Hatta Rıfat'ın annesi ve kız kardeşleri ile dışarı çıkaracak bir kaç elbise bile almıştım. Ve uzun zamandan sonra bugün ben gülmeye başlamıştım tekrar.

Gül YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin