ჱ 23 ჱ

47.2K 2.8K 221
                                    



Korku... Beş harf tek kelime ama fazlasıyla ürkütücü. Şu an bedenimi, ruhumu esir alan tek duyguydu.

İnsan her duygunun üstesinden geliyordu da iş korkuya gelince takılıp kalıyordu. Duygu önce kalbini sonra ise beynini ele geçiriyordu. Ve sen artık sadece gelecek olanı beklemeye başlardın. Tıpkı benim yaptığım gibi. Kendimi bu odadan bütün gün çıkarmıştım. Dicle Hanım'ın gelmesi bile beni bu odadan çıkaramamıştı. Korkuyordum. Çok korkuyordum.

Neden korktuğumu bir türlü anlayamıyordum. Ben bu evliliği yaparken kalbimi öldü bilmiştim şimdi ise... Şimdi kalbim bana isyan ediyordu. Rıfat'ı umursamayacağım derken, onun umursamadığım davranışı kalmamıştı.

Çok yorgundum... Savaşmaktan, bir şeylere karşı çıkmaktan, suçlanmaktan çok yorulmuştum. İstediğim tek şey huzurdu. Annemin dizine yatıp saçlarımı okşamasını istiyordum... Huzuru ancak öyle bulabilirdim, ya da ben öyle sanıyordum.

Çalan telefonum ile irkilmeme engel olamadım. Rıfat'ın numarasını gördüğümde ise bedenimi saran titreme tufanına çoktan yenik düşmüştüm. Birkaç kesik nefesin ardından telefonu zorda olsa açabildim.

"Kendini yine odaya kapatmışsın."

Sesi fazlasıyla düzdü. Hiçbir ifadeye yer bırakmıyordu. Hafifçe yutkundum.

"Huzur bulduğum şeyleri yapmaya çalışıyorum."

Sözlerim ardından telefonun ucunda alay dolu bir kahkaha yankılanmıştı. Bu durum benim sinirimi fazlasıyla bozsa da kendimi frenleyerek sustum.

"Benim odamda... Benim yatağımda huzur bulman çok hoş karıcığım."

Her kelimesi kalbime bir hançer gibi saplanıyordu. "Senin olmadığın her yerde huzuru buluyorum ben."

"Çok yazık..." dedi ayıplar bir ses tonuyla. "Oysa ben huzuru birlikte bulabileceğimizi düşünüyordum."

"Ne istiyorsun Rıfat?"

Telefonun ucunda bir an sessizlik oldu. Sonra onun ciddi sesi kulaklarımda yer edindi.

"Ne istediğimi hala anlamadın mı Gül?"

Dalga geçme sırası bana gelmişti şimdi. "Gülüm den ne istediğini biliyordum fakat Gül den ne istediğini bilmiyorum."

"Bu yüzden sensin işte Gül."

"Anlamadım?"

"Bu kadar zeki ve cesaretli olduğun için kalbimde yer edinen kadın sensin."

"Aptal ve korkak olmayı tercih ederdim."

"Ben de senin beni sevmeni isterdim... Ama hayat işte. Hazırlan, yarım saate seni almaya geliyorum."

Bir şey söylememi beklemeden telefon yüzüme kapanmıştı. Yaşadığım, şok ve sinir ile olduğum yerde tepinme arzuma zorlukla gem vurarak bu eve geldim geleli en sevdiğim renk olan siyaha büründüm. Başıma da koyu kahve şalımı yaparken hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Ben şu an hazırlanmıyor olsam büyük ihtimal beni sürükleyerek de olsa bu evden çıkarırdı. Kimseye rezil olmaya niyetim yoktu.

On dakika sonra kendimi onun arabasını bulmuştum. Gelmesi ile hemen geri çıkmıştık evden.

Araba toprak yolda ilerlerken bende boş gözlerle etrafa bakınıyordum. Olabildiğince bakışlarımı Rıfat dan kaçırmaya çalışıyordum. Onunla yeni bir tartışmanın ateşini fitilleyecek değildim. Yorgundum. Fazla yorgun... Hayatım o kadar çok değişmişti ki... Ben bile değişmiştim. Artık aynaya baktığımda gördüğüm kişiyi tanıyamıyordum. Belki de Rıfat haklıydı. Gülüm ölmüştü.

Gül YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin