Bölüm 5

101 13 5
                                    

Mağzanın müdürü artık değişmişti. Ahmet beydi. Eskisinden daha iyiydi herşey. İstediğimiz kıyafetle gelebiliyorduk.

Sadece..

Sürekli etrafta dolaşma diye bir huyu vardı. Herkesi sürekli kontrol ediyordu. Özellikle beni, kafamı ne tarafa çevirsem orada bitiveriyordu.

Leyla'nın öldürücü bakışları resmen beni deli ediyordu. Sanki çocuğu ben peşime takmışım gibi. Bakışlarını üzerimden biraz çekince rahatlamıştım. Ama şimdi de yanıma geliyordu. Hadi Bismillah!

"Ela, bi'gelsene,"

Dedikten sonra gözlerim yeni patronu taradı. Elimle "gidebilir miyiz?" işareti yaptıktan sonra başıyla onaylamıştı. Leyla kolumdan çeke çeke yemekhaneye indirince ben de artık sinirlenmeye başlamıştım. Yemek haneye iner inmez kolumu bana doğru fırlatıp karşıma geçti.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Ne yapıyor muşum?" diyerek kendimi savunmaya aldım

"Sana o çocuğu seviyorum dedim! Peki sen ne yaptın, çocuk neredeyse oraya koştun hemen! Bunun içinmiydi "siz sevgili olamazsınız." lafları. Senden nefret ediyorum!"

Diye bas bas bağırmaya başladı. Ne kadar saçmaladığın farkında mıydı acaba? Ben onun değil o benim peşimdeydi.

"Leyla, sinirlisin sonra konuşal-,"

"Hayır şimdi konuşacağ-,"

Benim lafımı Leyla, onun lafını ise Ahmey Bey bozmuştu. Buyrun cenaze namazına. Leyla'ya elimle susmasını işaret ettim. Oda umursamazca omuz silkti. Hey Allah'ım yardım et!

"Ne oluyor? Yukarı müşteri doldu," derken sinirlendiği belli oluyor. Aşağıda çokta durmadık ama bunun siniri neden?

"Y-yok birşey Ahmet Bey," durumu toparlaya çalıştım. Benim aksime Leyla daha da batmasına neden oluyordu.

"Bitti tamam mı senle herşey! BİTTİ." diyip omuza çarparak yukarı çıktı. Ben Ahmet Bey'e ne açıklama yapsam diye yüzüne bakarken oda bana başıyla yukarıyı göstermişti. Minnetle bakıp yukarı döndüm.

Leylaya gerçekten inanamıyordum, nasıl böyle bişey düşünebilirdi?

Biraz daha işimle oyalanıp çıkış saatini bekledim.
Ama Ahmet Bey bütün elemanlarla bir şey konuşacağını söylemişti.
Herkes onu bekliyordu. Teşrif edemedi bir türlü Bey'imiz.

Sonunda gelmesiyle herkes toparlandı.

"Evet arkadaşlar, sizinle konuşmak istediğim konu, yarın akşam bir tanışma yemeği düzenledim.
Bu yemek hem birbirimizi daha iyi tanıma, hemde iş ile alakalı prosedürü konuşuruz...Lütfen eksiksiz size söyleyeceğim yerde olun, Çıkabilirsiniz."

Herkes yavaş çıkarken en son ben çıktımıştım. Bineceğim otobüsü kaçırmıştım. Ve ne zaman geleceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Yürüsemiydim acaba? diye düşünürken siyah spor araba önümde durdu. Hiç aldırış etmeden Hala otobüs bekliyordum.
"Hay ben böyle otobüse!" diye saydırırken,"Ela?"

Adımı duymamla arabanın camına eğildim. Bu Ahmet'ti yani Ahmet Bey. Hemen kendimi toparlayıp, "Buyurun bir şey mi oldu?" dedim.

"Beklediğiniz otobüs gelmeyecek sanırım. Buyurun bırakayım sizi."

Durduk yere niye beni bırakmak istiyordu bu adam.

"Teşekkür ederim. Gelir şimdi galiba." dedim tereddütle. Saat epey geçti birazdan ayyaş adamlar dolardı sokağa. Bilirsiniz Türkiye de kadın olmak bi hayli zor.

"Saat baya geç oldu. Yemem sizi, merak etmeyin." dedi tesbessümle.

" Hayır yani siz yanlış anladınız beni. Zahmet vermek istemem."

"Sırtımda taşımayacağım ya. Lütfen buyurun."

"Peki o halde." Diyerek bindim, kemeride taktıktan sonra araba hareket etti. Ama ikimizde konuşmuyorduk. Ve söze giren yine o oldu.

"Evi tarif edersen belki seni bırakabilirim?" Hem konuşuyor hemde gülüyordu. Aptal! Sanki ben her gün arabaya biniyorum ya. Hey allahım! suç bende ne diye bunun arabasına bindiysem.

"Ela hanım, bekliyorum hala."
Bu sefer ciddi söylemişti.

"Kusura bakmayın sağdan dönün.."

Evin önüne gelmemle beklemeden indim. "Tekrar teşekkür ederim."

"Sorun değil. Iyi akşamlar Ela."

Ela? Hanım'a ne oldu? Bian afallasam da elimi kaldırıp iki kez salladım. Motor sesi mahalleyi inletirkem bende zaman kaybetmeden evime doğru yol aldım.
Eve girer girmez kendimi sıcak duşun altına attım. Biraz rahatlamak hakkımdı sanırım. Sıcaksu bedenim de sanki dünya'nın en iyi masaj ustaları masaj yapıyordu. O kadar etkili ve iyi.

Banyo'dan çıktıktan sonra şort ve beyaz bir atlet giydim. Salon'a geçip telefonu'mu elime aldığım da ne bir arama ne bir çağrı gördüm. Kimim vardı ki beni arayıp soracak? Bu kocaman dünya'da tek başımaydım. Kendi kendimi transtan uyandırıp kafamı koltuğa yasladım, ve gözlerimi yumdum. Hayır, uyumak istemiyordum biraz hayal aleminde gezinmek istiyordum. Gözlerimi kapatır kapatmaz Ahmet Bey'in görüntüsü belirmişti. Gözlerimi kırpıştırarak tekrar açtım. Bu neydi şimdi? Neden o belirmişti gözümün önüne?

Bunları düşünürken bir yandan da Ahmet yani Ahmet beyi düşünüyordum. Böyle düz bir burnu vardı. Bir çok erkeğinkine nazaran iyiydi. İnce ok gibi  kaşları vardı. Devam edecek olursam, saçları dağınıktan ziyade özenli ve bakımlıydı. İnsanı kendine çeken o kokusu mest oluyordu o kokuyu alan.  herkesi etkisi altına alabilecek sempatik tavırlar.
Ama garip  olan tarafı müşterilere özellikle alımlı ve bakımlı kadınlara ne kadar ilgiliyse elemanlarına bir o kadar sert ve despottu şimdi hakkını yiyemem eski patronuma nazaran diyecek birşeyim yoktu.

Daha fazla düşünmek istemediğim için kendimi yatağıma attım yarın iş yoktu ama yemek vardı.
Bu düşüncelerle çoktan uyku bastırmıştı. Bende daha fazla zorlamadım.

♦♦♦

Sabah uyandığımda gerçekten kendimi iyi hissediyordum. Bedenim dinlenmişti. Saate baktığımda biri geçtiğini gördüm. Ne kadar uyumuştum çok iyi gelmişti bu uyku.

Hemen yataktan kalkıp duşa girdim.
Lavantalı duş jeliyle bir güzel temizlendim. Havluya sarılıp çıktım lavanta kokusu tüm evi sarmıştı.
Bayılıyorum bu kokuya, yahu!

Üzerimi giyinmeden yatağımı düzenledim. Güzel bi kahvaltıyı hak etmiştim.
Kendime hazırladığım mükemmel ötesi kahvaltı ile enerjik bir güne start vermiştim ne kadar olumlu düşürsem o kadar iyi geçerdi günüm yada ben öyle düşüneyim öyle olsun diyelim..

😊😊

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin