Bölüm 28

63 7 0
                                    

Bir haftaya düğün yetişir miydi? Kesinlikle hayır! Bunun gelinliği var, mekanı var, davetiyeleri var, kınası var..yani var Allah var!

"Olmaz bir haftaya, saçmalama!"

"Niyeymiş?" şuan bu soruyu ciddi ciddi soruyordu. Galiba düğünü sırf gelinlik ve damatlık olarak görüyordu.

"Benim daha kınam olmadı, olsa bile gelinliğim bile hazır değil. Sen ne düğününden bahsediyorsun?"

Yine ve yine umursamazca omuzlarını silkti. Hersey bi kenara benim düğünüm bi kenara olmalıydı. Davetiyelerden düğün çiçeğine kadar herşeyim uyumlu olması gerekiyordu. Sonuçta insan hayatında kaç defa evleniyor ki?

"Hâllederiz ya sıkıntı yapma. Bir haftaya olmasa bile iki haftaya bu iş bitecek! Sıkıldım liseliler gibi sürekli buluşmaktan!" diyip isyan etmeye başladı. Bir bakımada haklıydı. Sonuçta -neredeyse- dört yıllık bir flört dönemimiz vardı, yaşımızda gelmişti.

"O zaman ben yarın yıllık iznime ayrılayım, anca yetişir. Şöyle yapalım bu hafta kına diğer hafta düğün?"

Nişan yapmayacakdık. Gereksiz ve saçma para israfı birşeydi. Zaten sözümüz nişan kadar şatafatlıydı.

"Sen kınayı yaparken bende bi bekârlığa veda yaparım,"

Bekârlığa veda demek kızlar demek, alkol demek, eğlence demek.. Yine gereksiz bir adetimiz.

"Sadece erkekler olacaksa neden olmasın?"

"Sen nerede gördün bekârlığa veda partisin de sadece erkek olduğunu? Birkaç danscı gelir elbet."

Şuan tepinerek hayır, hayır diye bağırmak istesem de kendimi tuttum. Daha doğru iyi bir dille izah etmem gerekiyordu. Ben onunla yapmayacaksın diye inatlaşırsam o ne yapar eder o partiyi yapardı. İstisnasız.

"O zaman bizim kınaya de erkek danscılar gelsin?"

Bi gelsin bakalım ne oluyor!"

Yani kısasa kısas oluyor. Kınaya erkek danscı getireceğimden değil ama başka türlü onu vazgeçiremem.

"Sizde getittirmeyecesiniz o zaman?"

"Aynı şey değil!"

Bal gibi de aynı şey.

"Aynı şe-,"

"Aynı şey değil dedim, uzatma. Siz kınaya erkek getirmiyorsunuz. Biz de partiyi yapıyoruz ama klüpte yani erkek erkeğe."

Dansı bırakıp masaya geçtim. Burada daha iyi konuşurduk. Yani bir yandan seviniyorum çünkü; partiye kızlar gelmiyor. Tabii kötü yanı zaten klüp kız dolu. Nasıl bir çelişki de kalmıştım böyle?

"İyi de kız getirmiyorsunuz, zaten klüp kız dolu?"

Her zaman ki hareketi olan; yana bakıp sabır diledi.

"Her konuyu halletdik, bi partiye kız gelme olayı kaldı öylemi? Benim tanımıyomuş gibi konuşuyorsun, canımı sıkıyorsun. Biz oraya sadece eğlenmeye gideceğiz ve eğleneceğiz,"

Bir bakıma haklı tabii. Bir bakıma değil komple haklı şimdi.

"Tamam, tamam özür dilerim. Yarın yine buluşup hazırlıklara başlayalım olur mu?"

Olumlu bir şekilde başını salladıktan sonra kalktık ve arabaya geçtik. Kır düğünü mü olmalıydı? Yoksa salon mu? Aklımda bu ve bunun gibi milyonlarca soru vardı.

♦♦♦

Sabah uyandığım da direk hastaneyi arayıp yıllık iznimi istemiştim. Zor olmamıştı çünkü; hastanenin sahibi Deniz'in babasıydı. Deniz'e bu hafta içinde kınayı yapacağımızı söylediğim de sözdeki gibi hemen hazırlıklara başlamıştı.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin